<8> Korku Evi

109 8 2
                                    


"Nasıl olmuşum"
"Çoooooook güzel"
"Yağğğ sende öyleeee"
Yalandan öksürdü Berra
"Gel buraya cici kızzz"
"Hazırmısınız kızlar?"
"Hehe"
"Tamam bizimkiler yoldaymış gidiyorlarmış bizde gidelim."
Bir tek Banu gelemeyecekmiş evde oturup kitap okuyacakmış he he bende inandım neeyysse.
Arabaya binip gittik.
"Vay canına büyülendiim" diye dalga geçtim indiğimizde, çünkü park yeri olmadığı için biraz öteye çocuk oyun alanının bölümüne park etmiştik.
Oğuz da bu lafımın üzerime sadece göz devirmekle yetindi.
Dışardan gerçekten de tüyler ürpertici bir yer olarak dizayn edilmişti. İçim biraz ürpermedi değil açıkçası.
Ev şöyle;
•2 li binmek için tasarlanmış vagonlar geliyor ve her bir vagonu başka bir odaya bırakıyor.
•odaların bazı yerlerine saklanmış olan ip uçlarını bulup bir sonraki adıma geçiyorsun.
•bazı odalarda tuzaklar var ve bazılarında da hiç beklenmedik anda karşına çıkabilecek korkunç şeyler var.
•bir sonraki ipucunu bulduğun zaman odadaki bir yerde olan kolu aşağı çekiyorsun ve vagon geliyor.
•Vagonlarla diğer odaya giderken korkutucu şeyler oluyor.

"Sen ve Berçem eş olun, ben ve Deniz eş olucaz, Yasemin ve Güney,Işıl ve Toprak, Berra,Umut eş olsun"
"Tamam o zaman"
Görevli:"ilk vagon geldi"
Ben ve Oğuz ilk gelen vagona bindik. Her yer kapkaranlıktı hiçbirşey göremiyordum ve birazda tedirgindim.
"Ee nasıl hissediyosun?"
"Gayet iyiyim"
Cümlemi bitirir bitirmez karşıma yüzü kanlar için seri bir katil fırladı ve çığlığı bastım.
"Ne gülüyosun be"
"Gayet iyisin"
"Gülmesene"
Bir anda vagonun onun oturduğu kısımın rayında bir çöküntüye girdi ve yokuştan indik ben gayet iyiydim çünkü benimki düzdü.
"LAAĞĞNN"
"Şimdi gülme sırası bende"
"lağğn düşüyoomm"
"düşmezsin düşmezsin"

Vagon durdu ve bizde indik.
"kapıyı açsana"
"hazırmısın?"
"Galiba"
Kapı gıcırdıyarak açıldı ve bizde yavaş yavaş içeri girdik.
"Şurda bir kapı var"
"Git bak bakiyim"
"Kilitli"
"Kilidi burada bir yerde olmalı"
"Bak aklıma ne geldi"
"Ne geldi bakalım parlak zeka"
Ona dil çıkardım ve konuşmaya devam ettim.
"Buranın adı neden korku evi de Gizem evi değil? Çünkü daha çok Gizem evine benziyo"
"Bende bir şey diyecek diye bekliyorum"
Göz devirip bir şeyler aramaya başladım. Kanepenin altına baktım ve tozdan başka birşey yoktu.
Perde arkası:boş
Çekmece içleri: boş
Saat arkası: bir not
Çarşaflar:boş
Ampullerin içi: bir not

1.𝑛𝑜𝑡:
𝑃𝑒𝑛𝑐𝑒𝑟𝑒𝑙𝑒𝑟 ℎ𝑒𝑟 𝑧𝑎𝑚𝑎𝑛 𝑔𝑢̈𝑣𝑒𝑛𝑙𝑖 𝑑𝑒𝑔̆𝑖𝑙𝑑𝑖𝑟!
Bu notun üzerine koşarak pencerenin yanına gittim ve açtım. Mermerde yoktu amaa Peki ya mermerin altı?
"Tam tahmin ettiğim gibi
"Buldunmu?"
"Evet anahtar burda"
"Aç çabuk kapıyı"
"2.notu okumadık daha"
"Öf ne gerek var"
"İyi madem"
Anahtarı deliğe soktum ve çevirmeye çalıştım ama olmuyordu.
"Olmuyo"
"Dur birde ben deniyim"
"Ee"
"Olmuyo"
O kilidi açmaklan uğraşırken bende 2. Notu açıp okumaya başladım.

2.𝑛𝑜𝑡
𝐻𝑒𝑟 𝑘𝑎𝑝𝚤𝑦𝚤 ℎ𝑒𝑟 𝑘𝑖𝑙𝑖𝑑 𝑎𝑐̧𝑚𝑎𝑧 𝑎𝑚𝑎 ℎ𝑒𝑟 𝑘𝑎𝑝𝚤𝑦𝚤 ℎ𝑒𝑟 𝑘𝑎𝑟𝑡 𝑎𝑐̧𝑎𝑟.
"Bune şimdi? Oyun mu oynuyolar bizimle???!!!!"
"kartı bulmak gerek"
Stresten tavanı bakmaya başladım.
Heyecanla;
"ORDA!" diye bağırdım ve elimle tavana bantlanmış kartı gösterdim.
Masaya çıktım ve kartım kartı almaya çalıştım,ama boyum yetmiyordu.
"Dur ben alırım"
Eliyle kartı aldı ve çekti.
Birden tavandan bir kare açıldı ve açılan karenin tokmağı kartmış. Karede haliyle hızlıca Oğuz'un bileğine çarpmasıyla Oğuz'un iki büklüm olması bir oldu.
"Ağğğ bileğimm ağğğ"
"iyimisin?" diye yanına koştum,
"SENCE?"
Oğuz'u acısıylan bırakıp açılan yere baktım. Sığabilirdim ve hiç düşünmeden içine girdim.
"Heyy napıyosun!"
Oğuz'u takmayıp devam ettim.
Loş ışıkta gözüme bir merdiven çarptı ve oraya doğru ilerledim. Aşağıya baktım ve depo gibi bir yerdi. Aşağı indim ve eşyaları karıştırdım.
1-2  tane kart buldum ve aldım. Hızlıca çıkıp Oğuz'un yanına gelicektimki o kapıya benzer karenin kapandığını gördüm. İttirdim ama açılmadı. Terlemeye başladım.
"OĞUZ"
".."
Ses yoktu ve ben iyice panikliyordum.
"Oğuz" diye tekrarladım.
"Aç şunu bak Oğuz şakaysa hiç komik değil!" derken gözlerim dolmuştu ve ben iyice paniklemiştim.
Küçük kapalı alanlarda kalmaktan korkuyordum çünkü 8 yaşında bir bodrumda 24 saat sıkışmıştım.
Sesimi duyabilecek kimse yoktu ve o günde babam iş gezisine çıkmış annemde uyku ilacı alıp yatmıştı.
Beni bulmasıda zordu.
12 yaşındaykende okulda tuvalet kabininde kalmıştım.

Elim titriyordu ve elimdeki kartlar düşmüştü. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.
"Oğuz"
Ağzımdan zorlukla çıkmıştı kelimeler. Sesim titriyordu. Son bi gayretle
"OĞUZ" diye bağırabildim.
konuşucak gücüm kalmadığında kapıya vurmaya başladım.
Bir süre sonra pes ettim.
Sessizce titreyen ellerimi kıpkırmızı olmuş gözlerime götürdüm. Ağlamaya devam ediyordum.
Birden kapı açıldı ve Oğuz'u gördüm.
Çabucak ordan çıkıp Oğuz'a sarıldım. Sarılırken ağlayışlarım arttı. Ne olduğunu anlamadı ama o da bana sarılırdı. Kaç dk öyle kaldık bilmiyorum ama çok iyi geldi. Geri çekildim ve göz yaşlarımı sildim. Hafiften bir gülümsedim ve "hadi devam edelim"
"Bu şekilde olmaz"
"Lütfen,bari bu bölümü bitirelim."
"... tamam"
Çoğu şeyi yaptık ve daha 1. Bölümde olduğumuz için o kadarda korkutucu değildi.
"Halının altına bakmayı denedin mi Berçem?"
"Yoo"
"Baksana"
Halıyı kaldırmamla bana kocaman bakan örümceği görüp çığlığı basmam bir oldu. Koşarak Oğuz'un arkasına saklandım.
"AL ŞUNUUU"
"Sadece küçücük bir örümcek"
"Yağğ al lütfen bak fobim varrr" sesim acınası çıkmıştı.
"yoo o benim arkadaşım dimi Hayrettin"
"bak Oğuz lütfen diyorum!"
"ama o seni çok sevdi"
"AAA BANA GELİYOOO AAA "
Koşarak masanın üstüne çıktım.
ağlamamak için zor duruyordum.
"YAA GİİT LÜTFEN OĞUZ ALIRMISIN ONUU!!"
"Hayrettin üzülüyo ama!"
"OĞUUZ"
titremeye başlamıştım ve sıcak basmıştı bir an önce gitmek istiyordum ki hemen sol tarafımda duran vagon kolunu gördüm ve çektim.
Vagon 2-3 dk içinde geldi ve bende koşarak ordan çıktım arkamdan da Oğuz geldi ve bindi.
Binmesiyle koluna sertçe yumruk attım.
"FOBİM VAR DİYORUM NİYE ALMADIN ONU!?"
"Ayıp oluyo ama o benim arkadaşım ayrıca birde adı var onun adı HAYRETTİN"
"Başlarım Hayrettin'ine!"
Bir cafe'ye geçip diğerlerini bekledik.

...
Eve dönerken Oğuz ve ben en arkada kalmıştık. Yürüyerek dönüyorduk çünkü Toprak ve Denizin (kardeşler) acil bir işleri çıkmıştı ve araba lazımdı e tabi Oğuzda verdi.
"Herşeyi mahvettim. Üzgünüm"
"Ben çok eğlendim"
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten. Özür dilemene gerek yok"
"Ama bitiremedik. Benim yüzümden"
"Sonra tekrar geliriz sorun yok"
Sadece gülümsedim. Her ne kadar sorun yok dese de kendimi suçlu hissediyordum.
"Yarın" dedim
"yarın güneşin batışını izleyelim mi?"
"Neden olmasın"
"Kim kim?"
"İkimiz tek. Baş başa"
"Hı?"
"Tabi senin için sorun yoksa"
"Hayır hayır sorun değil."
"Kamp yaparız"
"Sadece 1 hafta oldu geleli ve senin sayende fazlasıyla şey yaşadım, 1 haftaya göre. Teşekkür ederim."
Gülümsemekle yetindi o zar zor kurduğum cümleye.
Eve gelmiştik. İçeri girdik o da yukarıya çıktı.
Yorucu bir günün ardından güzel bir uyku bekliyordu beni...

YAZ AŞKI {𝑡𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑑𝚤}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin