Hayatınızda hiç, bir sanat eserine bakıp hüngür hüngür ağlamak istediniz mi? Ben bunu çok sık yaşamaya başlamıştım. Bilmiyorum belki de sadece kendi kafamın içinde olan saçma bir durumdur.. Son zamanlarda o kadar çok duygu durum değişimi yaşamaya başlamıştım ki.. en basitinden geçen gün alışveriş merkezinde boş boş gezen palyaçoya bakıp ağladım. Ne kadar saçma değil mi? Evet sanırım bu benim hayatımın asla bir yere varamaması ile alakalı olabilir. Bu arada kendimi tanıtmanın vaktinin gelmiş olduğunu düşünüyorum. Ben Jisung. 20 yaşındayım ve okulu bıraktım. Evet tam anlamıyla bıraktım. Şimdi detaylıca anlatacağım..
Resim bölümü son sınıf öğrencisiydim.. ta ki kafayı yediğimi anlayıp sanata küsmüş halde olduğumu anladığım ana kadar.. Bazen sanat bize küser bazen de biz küseriz. Bu durum biraz karmaşık sizleri bununla sıkmayacağım ve esas güne geçelim... Bugün uzun zamandır yapmadığım bir şey yaparak yakın arkadaşım olan Hyunjin tarafından zorla sergiye yollanıyorum.. Bilirsiniz bazen sanat eserleri sizinle konuşur, size doğru hazzı verir ve bazen de ağlatır..
Aklımda saçma sapan düşüncelerle yatağımdan kalkıp geceden beri çalan müziği kapattım. Bazen müzik dinleyerek uyumak beni çok rahatlatıyor açıkçası. Lavaboda klasik işlerimi hallettikten sonra pantolonumu giyip üstüme kazağımı geçirdim ve en son olarak kot ceketimi giyip evin anahtarını cebime koyup evden çıktım. Bugün hava oldukça serindi doğrusu, bir an için eve dönüp atkı almayı düşündüm ama sergi açılışına geç kalacağımı düşünerek hemen yola koyuldum. Yollar kalabalık insanlar bir sona varmayan yerlere koşuyorlardı. Sakince kulaklığımı düzelttim ve bir kaç şarkı dinledikten sonra çok sevgili arkadaşım Hyunjin'i sergi salonunun önünde sigara içerken buldum. Yanına yaklaştım ve kot ceketimin ön cebinden sık sık olmasa da içtiğim sigara paketimi çıkarıp bir dal sigarayı dudaklarıma yerleştirdim. Bu sırada Hyunjin konuşmaya başladı.
''Asla gelmeyeceksin sandım Jisung.. Lütfen bugün biraz kendini toparla ve günün tadını çıkar.''
Çok komik bir şekilde bana acıyarak güldüğünü gördüm, bu yeni bir şey değildi doğrusu Hyunjin sık sık bunu yapardı. Sadece bana değil bir başka yakın olduğumuz Changbin'e bile bu yüz ifadesini sık sık yapardı.
''Ben iyiyim Hyunjin.. Sadece biliyorsun ruhum pek huzurlu değil şu sıralar.. Parasite filmindeki gibi elimde pasta üflerken kalbimden bıçaklanacak gibi sıkılıyorum şu sıralar.. Neyse beni boş ver açılışa kalacak mısın?''
Bunu söylememle biraz daha sigarasından içip yanımızda duran küllüğe söndürdü ve konuşmaya başladı.
''Sanırım sadece açılışa kalacağım daha sonra Seungmin ile görüşmeye gideceğim. Bu aralar çok sık benimle görüşmeyi teklif ediyor ve heyecanımdan ne yapacağımı şaşırdım..''
Seungmin.. Seungmin, Hyunjin'in üniversite zamanlarımızın en başından beri sevdiği çocuktu.. Onunla konuşmaya çalışması tam olarak iki yıl sürmüştü ve bu oldukça sancılı bir dönemdi.
Hyunjin'e baktım ve anladığımı belirtip kafamı salladım sonra biraz düşündüm bu sırada elimde duran kulaklığımı kot ceketimin cebine sıkıştırdım o sırada aklımda dolanan soruyu sorabildim.
''Sence.. Sence oraya girdiğimizde okulu bırakmamla alakalı çok ön yargı yer miyim?''
Bana bakıp biraz düşündü ve sonra yüzüne alaycı bir gülüş yerleştirdi.
''Saçmalama Jisung.. Buradaki kimse diğerleri gibi değil.. Bu açılış farklı. Bilirsin belki de yeni insanlarla tanışırsın bu senin için de çok iyi olabilir canım arkadaşım.''
Ona hak vermiştim ama hala içim çok bunalmıştı. Etraftaki insanlar içeriye girdikçe biz de yavaştan görkemli binaya girmiştik. İçerisi oldukça şık ve mistik görünüyordu. Etrafta duran masalardan birer şarap alıp beklemeye başladık.
⸝⸝⸝⸝⸝⸝
Sergi açılışı olmuştu ve ben bu süreçte 4 kadeh içmiştim bile.. Hyunjin yavaştan gideceğini belirtmek için omzuma elini koydu ve bana gülümsedi.
''Bak biliyorum bu senin için zor, okulu bıraktın ve bu ortamlara uzun zamandır girmedin ama biraz tadını çıkar ve eserlere bak. Sonra da eve dönüp güzelce kullan o tuvallerini. Seni seviyorum bunu unutma. Şimdi gitmeliyim ama yarın seni ziyarete atölyeye geleceğim. Kendine iyi bak.''
Ona bakıp içtenlikle gülümsedim ona el sallayarak uğurladım. Şimdi yapayalnız bir halde yarı çakır keyifken kocaman görkemli sanat galerisinde bir oraya bir buraya sürükleniyordum.
Bir kaç tane sanat eserine göz gezdirdikten sonra yeni bir kadeh almak için bara gittim. Aldığım şarabı biraz hızlıca yudumlarken gözüme bir sanat eseri çarptı. Önüne doğru yürüdüm ve sadece izlemeye başladım. O kadar çok etkilenmiştim ki, uzun zamandır bu kadar güzel renk paletini bir arada gördüğümü hatırlamıyordum. Yavaşta şarabımı yudumlarken adeta içinde kaybolmuştum eserin.. Bu arada omzuma bir şey çarptı ve anın etkisiyle dehşete düşmüş halde kafamı yana çevirdim. Kafamı çevirince gördüğüm adama bakmaya başladım. O sırada o da bana dönüp baktığında olan olmuştu bile.. Binlerce kez incelediğim hayranlıkla izlediğim bütün sanat eserlerinde olmayan şeyi gördüm gözlerinde. Tuhaf bir biçimde kendimi izlediğim tablodaki masmavi renklerin içinde dalgalara savrulmuş gibi hissettim, gözlerine bakarken nefes almadığımı o konuşmaya başlayınca anladım ve şunu da fark ettim ki uzun süre nefes alamayacaktım..
''Ah.. Kusura bakmayın size çarptığım için tabloya bakarken çok dalmış olmalıyım..''
O an kalbimin sesini bütün galeri salonunun duyduğuna yemin edebilirdim.. Ona bakıp konuşmayı başladım, daha doğrusu çalıştım.
''Hi..hi..çç sorun de..ği..l tabii ki olabilir böyle şeyler değil mi? ha ha.''
Gerçekten mi Jisung? Rezil olmakta üstüme yok gerçekten.. O sırada arkamızda yürüyen bir kaç kişi bize doğru bakıp benim hakkımda bir şeyler gevelemeye başladılar.
''x: Jisung değil mi şu? Duyduğuma göre bir kaç ay önce okulu bırakmış bir de kendine ressam diyor bunu hak etmiyor resmen bütün her şeyden kaçtı..''
''y: Evet Jisung olmalı. Burada ne işi var bilmiyorum neden geldi acaba alay konusu olacak..''
Dehşet içinde ağzım açık o insanları dinlerken yerin dibine girmeyi bir çok kez diledim. O sırada yanımdaki adam konuşmaya başladı, kalbim patlayacaktı..
''Anladığım kadarıyla adın Jisung.. Tanıştığıma memnun oldum ben Minho.. Lee Minho. Bir şeyi merak ediyorum.. Neden bıraktın? Dinlemek istiyorum eğer sen de istersen..''
⸝⸝⸝⸝⸝⸝⸝⸝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Eyes / Minsung TAMAMLANDI
Fanfiction''Minho, sence Modigliani neden sevdiği kadının resimlerinde gözlerini çizmemiştir?'' Biraz düşünceli gibiydi, siyah kabanının cebine ellerini koydu ve sonra tekrar çıkarıp çenesine koyup düşünür gibi yaptı ve bana dönüp parlak gülümsemesini verdi...