''Minho, sence Modigliani neden sevdiği kadının resimlerinde gözlerini çizmemiştir?''
Biraz düşünceli gibiydi, siyah kabanının cebine ellerini koydu ve sonra tekrar çıkarıp çenesine koyup düşünür gibi yaptı ve bana dönüp parlak gülümsemesini verdi...
Sabaha doğru uyandım ve etrafıma bakmaya başladım. Üstümdeki yorgan yerdeydi ve arkamda Minho bana sarılıyordu.. yavaş hareketlerle arkamı döndüm ve onu izlemeye başladım. Çok güzeldi. Fazla güzeldi daha doğrusu. Yüzünün her bir noktasını inceliyordum. O gerçekten kusursuzdu. Acaba o da benden hoşlanıyor mudur diye düşündüm içimden. Ya benimle oyun oynuyorsa? Aklım saçma sapan sorularla meşgulken Minho uyanmış ve bana bakıyordu uykulu bir halde. Gülümsedi, gülümsedim.
''Günaydın meleğim''
Gülümsedim, kalbim şu an patlayacak gibi atıyordu, ellerimin içi terliyordu.
''Günaydın..''
Bana yaklaştı ve beni kollarıyla sardı usulca, önce yüzünü yaklaştırdı sonra burnuyla burnuma dokunup bana gülümsedi içtenlikle. Minho sen bana ne yapıyorsun İsa aşkına? Beni öldüreceksin. Bir süre bu şekilde uzandıktan sonra kalktık ve kahvaltı hazırlamaya başladık. O sırada çantamdan Minho'ya aldığım hediyeyi çıkardım ve mutfağa yöneldim. Masaya oturup seslendim. ''Hey, bir gelir misin yanıma?'' Arkasını döndü ve gülümseyerek yanıma oturdu. ''Ne oldu? İyi misin?''.
Yavaşça arkamda sakladığım kutuyu çıkarıp masaya koydum ve ona doğru ittim. ''Mutlu seneler Minho. Umarım beğenirsin..'' Şaşırdı. Çok şaşırdı, önce elleri titreyerek kutuyu önüne çekti ve gözleri dolarak kutuyu açmaya başladı. Kutudan kolyeyi çıkardı ve önce bana sonra da kolyeye bakıp gülümsedi. ''Bu.. Bu gerçekten hayatımda aldığım en güzel hediye Jisung.. Çok ama çok teşekkür ederim'' diyerek yerinden kalkıp bana sarıldı.
Yüzü boynumda nefesini hissettim ve içim ürperdi. Ben de kollarımı beline bağladım ''Rica ederim, bu kolye sevgiyi doğayı ve bağlılığı temsil ediyor. Umarım hayatın her zaman sevgi dolu doğanın huzuruyla ve güven dolu olur Minho.'' Yüzünü boynumdan çıkardı ve bana gülümseyip yanağıma öpücük bıraktı. Yanağım uyuşmuştu, boş boş onu izliyordum tepki veremiyordum artık. Kolyeyi boynuna taktı ve elimi tutup kolyeye götürdü. ''Bu kolyeyi asla çıkarmayacağım, artık senden bir parça benimle Sung, teşekkür ederim.'' gülümsedim. İçim nedense bir buruktu.
Hani böyle kötü bir şey olacağını hissedersiniz, içinize bir fil oturur sanki.. Şimdi nedense öyle hissediyordum. Kafamı iki yana salladım ve kendime gelmeye çalıştım. Kahvaltımızı yeni yapmıştık ve evime gitmek üzere hazırlanmaya başlamıştım. ''Jisung istersen kalabilirsin biliyorsun değil mi?'' aslında kalmak istiyordum ama içim çökmüştü resmen kendimi kötü hissediyordum. ''Teşekkür ederim ama bugün gitsem iyi olacak, kendine iyi bak'' ayakkabılarımı giydikten sonra kapıya yöneldim o sırada Minho beni durdurup gözümün kenarından, burnumdan ve sonra alnımdan beni öpüp gülümsedi. Birbirimize gülümsedik ve evime doğru yola çıktım.
⸝⸝
29 ARALIK
⸝⸝
Bir kaç gündür evden çıkmıyordum. Sadece bir gün önce bir partiye katılmıştım Hyunjin ile ama çok durmada evime dönmüştüm. Bugünlerde kafam çok karışıktı. Her gün Minho'ya gitmek istiyordum, ona sarılmak istiyordum. Hoşlanıyordum ondan bu artık belliydi. Onu öpmek ona sahip olmak istiyordum. Hatta dün rüyamda onunla seviştiğimizi gördüm ve bütün sabah yatakta resmen kendimi dövdüm. Ona dokunmak ve hissetmek istiyordum.
Sigaramı söndürüp ayağa kalktım ve Hyunjin'i aradım. Bu arada Hyunjin ve Seungmin sevgili olmuşlardı. Buna çok sevinmiştim gerçekten, sonunda birbirine kavuşmuşlardı.
''Alo Hyunjin ne yapıyorsun?''
''İyiyim Seungmin'i bekliyorum canım sen?''
''Canım çok sıkıldı bir yerlere gidelim mi?''
''Olabilir aslında, bizim sokakta yeni bir bar açıldı bu akşam dans olabilirmiş gidelim mi üçümüz?''
''Elbette tamam.. O zaman buluşalım.. tamam.. görüşürüz Hyunjin'im''
Telefonu kapattıktan sonra Minho'ya mesaj attım.
''Hey nasılsın?''
Biraz bekledikten sonra tekrar telefonumu kontrol ettim ama hala bir cevap yoktu. Telefonumu kenarı koyup odama geçip üstümü değiştirmeye başladım. Saçlarımı ayna da düzelttikten sonra fotoğrafımı çekip instagram'a yükledim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu gece için hazırım 🎈
hwanghyunjin, seungminthebuilding ve 1.345 diğer kişi beğendi
Fotoğrafı yükledikten sonra gelen yorumlara bakmadan masaya koydum ve ayakkabılarımı giyinmeye başladım. O sırada telefonuma gelen bildirimlere gözüm kaydı.
Leeminho gönderini beğendi
Şaşırmıştım çünkü sosyal medyadan beni takip etmiyordu. Hatta hesabı olduğunu bile bilmiyordum. Acele ederek telefonu cebime koydum ve kulaklığımı takıp evden hızlıca çıktım. Geç kalırsam Hyunjin beni azarlardı. Çok drama seven biriydi zaten.
Gideceğimiz bar tam karşımdaydı. Ceketimin cebinden sigara paketimi çıkarıp bir tane sigarayı ağzıma götürüp yaktım. Biraz içtikten sonra karşıma baktığımda Hyunjin ve Seungmin'i görüp gülümsedim ve onlara doğru yürüdüm. ''Hey sonunda gelebildim hadi içeri geçelim içip dans edelim!'' Hyunjin gülerek bizi içeri doğru itti ve hemen içkilerimizi alıp kalabalığın içinden geçip bir köşeye geçtik. Deliler gibi içiyorduk şimdi, Hyunjin ve Seungmin sürekli öpüşüyordu ben ise Minho'yu düşünüp duruyordum. Telefonumu zar zor elime alıp bildirim olup olmadığına baktım ama hiçbir şey yoktu maalesef. Bilmem kaçıncı içkimi içip bardağı masaya vurdum ve ayağa kalkıp bizimkileri de kaldırıp dans etmeye başladık. Kendimi oldukça iyi hissediyordum şu an. Müziğe kapılmış dans ederken gözüm tanıdık bir şeye çarptı. Başta bulanık görürken her şey netleştikçe kalbim acımaya başlamıştı. Karşımda bir bar sandalyesinde Minho biriyle öpüşüyordu. Bunu gördüğüm an yere çakıldım. Dünya durdu.
Hyunjin beni dürttü ve ben o an ağlamaya başladım. Seungmin neler olduğunu anlamış olacak ki hemen buradan götürelim dediğini işittim. Ama Tanrı biliyor ki, o an Minho beni gördü. Gözlerimiz bir buzul misali çarpıştı.
Minho gözlerini büyüttü önce sonra aceleyle bana gelmeye başladı. Ama başaramadı, ben avazım çıktığı kadar ağlıyordum Hyunjin beni sırtına aldı ve arabaya bindiğimiz gibi son hızla oradan ayrılmıştık.
Kötüydüm. Kalbim durmuştu. Ağlamaktan nefesim kesilmeye başlamıştı. En son hatırladığım Seungmin'in beni kucağına çekip sarılmasıydı.