⸝⸝⸝⸝
Kuşların sesi ve havanın sıcak olmasıyla ter içerisinde uyanmıştım. Evet normalde olsa asla öten kuşlar hoşuma gitmezdi fakat bugün çok heyecanlıydım. Minho ile görüşecektim ve heyecandan delirecektim. Yatağımdan kalktım ve iyice gerindim sonra göbeğimi kaşıya kaşıya mutfağa gidip kahve yapmaya başladım. Boyalı tişörtümü biraz düzelttim ve masamda duran sigara paketimden bir tane sigara alıp yaktım, bir yandan telefonumu arıyordum. Bugün sattığım resimlerin parası yatacaktı hesabıma. Çok uzun zamandır kendi paramı kazanıyordum evet ama okulu bıraktığımdan bu yana az bile olsa kazancımda azalma olmuştu. Telefonumu bulup tam hesabıma bakacakken telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi. Çok uzun zamandır konuşmuyorduk çünkü kendisi farklı yerlere seyahat eden bir anneydi. Daha doğrusu emekliliğini yaşayan harika bir kadındı. Saçlarımı karıştırıp aramayı kabul ettim ve konuşmaya başladım.
''Merhaba canım annem nasılsın?''
''Jisung! Güzel çocuğum iyiyim neler yapıyorsun biricik oğlum?''
''Anneciğim iyiyim sergiden gelecek parayı bekliyorum.. Seni çok özledim.. Evime gelecek misin yakın zamanda?''
''Canım biliyorum ben de seni çok fazla özledim, yakın zaman da gelmeyi düşünüyorum. Paraya ihtiyacın var mı oğlum? Arkadaşlarınla aran iyi değil mi? Karnın tok mu? Bak sağlığın kötüyse söyle hemen sana gelip çorba yaparım..''
Gülümsedim.
''Hayır hayır ben iyiyim merak etme.. Hyunjin ve Seungmin bana iyi bakıyor.. Paraya şu anlık ihtiyacım yok.. Anne bir şey diyeceğim, ben Minho ile karşılaştım.''
Anneme olanları anlatmıştım. Aslında şöyle, annem en başından beri bana destek olan bir kadındı. Babam ile boşandıktan sonra gezmeye başlamıştı ve çok sık olmasa bile görüşürdük. Bana her zaman çok iyi şekilde bakmıştı ve beni anlamıştı. Minho konusunda ise bana her zaman kalbimin sesini dinlememi tembihlemişti. Hani bunlardan kaçmamı değil savaşmamı ve güçlü bir şekilde üstesinden gelmemi söylemişti. Onunla gurur duyuyordum, sayesinde böyle güçlüydüm, güçlüydük.
''Jisung.. İyi misin? Ne yapacaksın oğlum?''
''Anne bugün onunla görüşeceğim bana anlatacakları varmış. Gideceğim sen ne diyorsun?''
''Canım oğlum, sevgi zor bir şeydir. Ona git ve anlatacaklarını dinle, eminim geçerli bir sebebi vardır. Kendini üzme ve karşındakini de üzme. Sen iyi bir çocuksun, eğer karşındakini üzersen acısı bir gün senden çıkar bunu unutma. Ayrıca yakın zamanda geldiğim de onunla tanıştır beni çok merak ediyorum..''
''Tamam anneciğim, sana haber veririm, şimdi kapatmalıyım.. Seni çok seviyorum kendine iyi bak.''
⸝⸝⸝⸝
Telefonu kapattıktan sonra biraz düşündüm. Aslında annem haklıydı, her zaman beni bu şekilde büyütmüştü. Derin bir nefes alıp verdim ve kahvemi içerek salonu turlamaya başladım. Ne giyineceğimi düşünerek odama yol aldım ve elbise dolabımı açıp bakınmaya başladım. Çok düşünmek istemiyordum o yüzden bol şeyler giydim. Saçlarımı gelişi güzel düzeltip mutfağa geri gittim. Kahve bardağımı yıkayıp bir sigara daha yaktım ve mutfak tezgahının üstüne oturup evi izledim bir süre.
Bu sırada aklıma gelince paramın yatıp yatmadığına baktım, yatmıştı. Hemen bir kaç faturayı telefonumdan ödeyip işlerimi hallettim. Sigaram bitince saati kontrol ettim ve artık gitmeliyim diye düşünerek eşyalarımı toplayıp sırt çantamı omzuma aldım. Spor ayakkabılarımı giyip kapıyı kilitledim. Yola çıkınca telefonumu elime alıp Minho'ya yazmaya karar verdim ama unuttuğum bir şey vardı. Numarasını silmiştim. Gelişi güzel otobüse binip gidecektim şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Eyes / Minsung TAMAMLANDI
Fiksi Penggemar''Minho, sence Modigliani neden sevdiği kadının resimlerinde gözlerini çizmemiştir?'' Biraz düşünceli gibiydi, siyah kabanının cebine ellerini koydu ve sonra tekrar çıkarıp çenesine koyup düşünür gibi yaptı ve bana dönüp parlak gülümsemesini verdi...