Gözyaşlarının Ateşinde Boğulmak

940 902 1.2K
                                    

Karanlık bir yolda ilerliyorduk. Etrafımızda yolumuzu aydınlatabilecek olan sokak lambaları, ay, yıldızlar veyahut güneş vardı. Yolumuzu aydınlatan en ufak bir ışık bile mutlu olmamıza yeterken bunca ışığın arasından bize bir tanesi bile verilmemişti. Verilse de küçük parmaklarımızdan acımasızca çekilip geri alınmıştı.

Bizim bu karanlık yolda kaybolmamıza izin vermişlerdi. Kanlı hareleriyle bu kayboluşumuzu izlemiş, acımasız kalplerini doyuma ulaştırmışlardı. Gözyaşlarımız onlar için su, acı dolu feryatlarımızsa yemek kaynağı olmuştu. Bizim acımızdan, üzüntümüzden besleniyorlardı. Düşene bir tekme de onlar vuruyordu.

O ışıklar bizim için umudu temsil ediyordu ve umutlarımız tek tek söndürülüyordu. Karanlığa boğulmamız için ellerinden geleni yapmışlardı ve sonunda da bunu başarmışlardı. Lakin bunu yaparken atladıkları ufak bir detay oluşmuştu. Onlar çocuğu karanlığa boğmaya çalışırken çocuk karanlığın ta kendisi olmuştu. Şimdi çocuk kendi karanlığında onları boğuyordu.

Oluşturdukları karanlıktan bir canavar yaratmışlardı. Öyle ki artık o masum çocuk bile o canavardan korkar olmuştu. Canavarın kalbinin en derinine inip bir gün kendisini o zindandan çıkaracak bir ışık bekliyordu. Çocuktu işte. Saftı, masumdu... Haberi yoktu ki o ışığın asla gelmeyeceğinden. Karanlığa artık alışması gerekiyordu. O da canavara dönüşen tarafı seçecekti sonunda. Bir gün ümitleri tükenecekti, beklediği ışığın çoktan sönmüş hatta belki de hiç yanmamış olduğunu fark edecekti. İşte o zaman kıyamet kopacaktı.

Işıkları sönmüş, karanlığa gömülmek üzere olan çocuklar az ilerimde bulunan binanın içindelerdi. Onlara bir yeni arkadaş daha götürmek için buraya gelmiştim. Buraya gelmemin bir diğer sebebiyse onlara biraz da olsa ışık sağlayabilmekti. En azından bir ateş böceğinin ışığı kadar bu karanlığı aydınlatabilsem bile bu onlar için çok büyük bir anlama gelmekteydi. İlk ışık geldikten sonra diğerlerinin açılması da kolaylaşırdı.

Kimsenin benim gibi karanlıkla bu kadar haşır neşir olmasını istemiyordum. Kimse bu kadar karanlıkta kalmayı hak etmiyordu. Onların da bu karanlığa teslim olmaması için elimden gelenin fazlasını yapıyordum, yapacaktım. Bugün onlar için getirdiğim hediyeler de bunun kanıtıydı.

Şirketten bugün için özel olarak çağrılmış olan birkaç kişi elindeki hediyeleri içeriye taşıyorlardı. Gözlerim içeriye doğru ilerleyen insanları istemsizce takip ediyordu. Düşhane'nin geniş bahçesinden geçtikten hemen sonra oldukça büyük olan binanın içine giriyorlardı.

Gözlerim yeniden geriye çekildiğinde sırasıyla binanın her ayrıntısına baktım. Tekerlekli olan geniş kapıların ardında oldukça büyük olan bir bahçe vardı. Bahçenin bazı kısımlarında küçük çocuklar için oyunlar çizilmişti. Çoğu yerinde de belli aralıklarla dizilmiş olan banklar bulunuyordu. Kenarındaysa basketbol ve futbol sahası bulunuyordu. Ağaçlar ve çiçekler ekerek ayrı bir renk katmak da ihmal edilmemişti.

Rengarenk olan bahçeyi izlemeyi bitirdiğimde bakışlarım binaya yöneldi. Birkaç basamak çıktıktan sonra binanın kapısına ulaşılıyordu. Kahverengiye yakın bir rengi olan yetimhane önceden de söylediğim gibi oldukça büyüktü. Aslında yetimhane olmasına rağmen bu kadar iyi olmasında Oğuz'un ve benim parmağım vardı. Her ay düzenli olarak maddi bağışta bulunuyorduk. Burada yaşayan çocukların hiçbir şeyin eksikliğini hissetmemesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorduk. Ayrıca her ayın belli bir zamanında böyle hediyeler alarak yanlarına da gidiyorduk. Onlarla uzun uzun sohbet ederek maddi desteğin yanı sıra manevi destek de sağlamış oluyorduk.

Onlar bizim kardeşimiz bizse onların abisi gibiydik. Kimsesiz hissetmelerine asla izin vermemiştik. Buranın ismini bu yüzden Düşhane olarak değiştirmiştik. Bu düşüncemle beraber gözlerim de binada bulunan tabelaya doğru hareket etmişti. Bu şekilde isimlendirmemizin sebebi yetimhane olarak anılmasını istememizdi. Bu tabir onları daha da yalnız hissettirebilirdi. Ayrıca bu tabir onları hayatlarının güzel olduğuna belki inandırabilirdi. Çoğu kez onlara "Bu kadar masum insanın arasında olduğunuz için çok şanslısınız. Bu şansa her insanoğlu sahip olamaz. Siz o ayrıcalıklı kesimdensiniz. Bu kadar masum çocuğun bir arada olduğu bir yer ancak düşlerde görülür. Zaten bu yüzden buranın adı Düşhane. Gerçek olamayacak kadar güzel olduğu için bu isme sahip." demiştim. Ben bunu bu kadar inanarak söylediğim için onlar da inanıyordu.

Günahın Gölgesindeki MeleklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin