Bölüm 2

20 2 0
                                    

Işıl daha tepki veremeden adam hızlı bir atakla ışıla atıldı ve onunla birlikte yere düştü. Işıl kaçmak için dirense de adam onu öyle bir sıkıştırdı ki kılını bile kıpırdatamıyordu. ' Bu adamın neyi oluyorsun?' diye ters bir şekilde sordu. Işıl 'yemin ederim ben bu adamı tanımıyorum' dedi. Adam ona inanmıyormuş gibi baktı. 'Öyle mi? O zaman bu samanları ziyarete gelmiş olmalısın dedi aşağılar şekilde. Işıl adama ne söylese de inandırsa diye düşünürken adam elini ışılın boynuna getirdi. Işıl daha ne olduğunu anlayamadan kafasını öyle sert çarptı ki gözleri kapanırken kendisine öldürecek kadar sert bakan adamı gördü.

Nefes alışverişini hissediyordu. Yavaş yavaş etrafında ki sesleri duymaya başladı. Daha sora vücuduna temas eden zemini hissetti. Yavaşça doğruldu. Uzaktan sesler geliyordu. Anlamsızca etrafına bakındı. Bir yatakta yatıyordu. Başının arka tarafı o kadar ağrıyordu ki her an bayılabilir gibiydi. Fakat tek ağrıyan noktası orası değildi. Ayak bileğide ağrıyordu. Üzerinde kendi eşyaları da yoktu. Siyah bir tişört siyah bir eşofman vardı. Saçında ki toka da yoktu. Neredeyim ben diye kendine sordu. Hızla kalktı ve üzerinde ki örtüyü attı. Oda lacivert beyaz renklerle kaplıydı. Odanın ortasında bir yatak karşında koltuk odanın içinde bir kapı vardı. Yanında ki komodine baktı. Üstü boştu. Allah aşkına neredeyim ben diye kendine sordu yeniden. En son hatırladığı şey bir adamın kendisini sıkıştırdığıydı. Odanın dışına açıldığını tahmin ettiği kapıyı açtığında çokta dar olmayan ama uzun bir koridora çıktı. Solundan sesler geliyordu sağ taraf ise uzanıp sonunda bir pencereyle bitiyordu. Seslere doğru temkinli adımlarla yaklaştı. Bir kızın sesi geliyordu.

'Siz aklınızı mı kaçırdınız? Daha tanımıyoruz kim olduğunu ne olduğunu bile bilmiyoruz. Aptal bir haber yüzünden böyle bir şeye kalkışamazsınız. İzin vermiyorum. Hem babana ne diyeceksin. Eminim ki tuğrul amaca bu işe karşı çıkacak.'

'Bana söylediğini yapıyorum sadece' diye erkek sesi geldi. Işıl sesin kendisini sıkıştıran kişiden geldiğini fark edince biraz daha merdivenlere yaklaştı ve aşağıya doğru baktı. Aşağıda üç erkek iki kız vardı. Kızlardan biri ayakta sanki onları bir şeye ikna etmeye çalışıyor gibi hafif onlara eğilmişti. Kendisini sıkıştıran adam ise koltuğun ucuna oturmuş gayet ciddi bir şekilde masaya bakıyordu. Ayakta duran sarışın kız adamın önüne doğru eğildi.

'poyraz bak bu iş çok saçma. Böyle bir şey yaptığımız da mert iyice bize diş bileyecek.' Adam bir anda sinirle kadına döndü. ' sence mertten korkan birine mi benziyorum' dedi. Işıl 'mert' ismini duyar duymaz sigara içen adamı hatırladı. O adam bunlarla düşmandı diye bağlantı kurdu. Sinirle ayağa kalktı ve başını yukarıya çevirmesiyle ışılla göz göze geldiler. Poyraz hafif şok oluş halde kıza bakakaldı. ' sen!' diye seslendi. Işıl da hafif bir şok geçirdi ve anlık refleksle geriye çekildi. Fakat daha sonra göz gezdirince kapıyı gördü. bir hızla merdivenlerden koşarak inmeye başladı. Merdivenden inerken ayak bileğinin daha çok acıması onu bir tık sakinleştirdi. Fakat buna ne poyraz izin verdi ne de kendisi bunu mümkün kılabildi. Poyraz kızın bileğinden son anda yakalayıp kendine doğru çekti. Işıl koşar halde olduğu için bir anda çekilmesiyle ayakları birbirine takıldı ve adamın üzerine doğru yığıldı. Fakat düşerken de kendi ayağına kendisinin çarpmasıyla ayağının daha da acıdı ve tiz bir çığlıkla karışık 'Ahh!' diye inledi. Adam kendisini kollarından sıkıca tuttu ve ayağa kaldırdı. ' nereye gidiyorsun? Daha seninle konuşacaklarımız var!' dedi. Işıl acıyla yumduğu gözünü açtı. Işıl kendisini izleyen meraklı kişilere göz attı. Hava ne aydınlıktı ne de tam karanlık. Saat kaçtı ki? ' benim seninle konuşacak bir şeyim yok. Ne konuşmak istiyorsan git o adamla konuş' diye tersledi. Poyraz kızın gözlerinin içine baktı. 'öyle mi? Peki o zaman' dedi ve ışılı zorla yukarıya doğru geri çıkarmaya başladı. Işıl dirense de elinden kurtulamadı. Merdivenlerin ortalarına kadar gelmişken aşağıda duran kişilere dönüp ' yardım edin bana ne olur?' dedi. Ama tanımadığı insanlar kendilerine tereddütle bakıyorlardı. Poyraz onu sonunda çıktığı odaya geri getirdi. 'burada dur. Konuşmak isteyince çağırırsın konuşuruz' dedi başını sallayarak. Daha sonra hızla kapıyı çarptı ve kilitledi. Kapıya vurmaya başladı ışıl. ' yemin ederim benim bir alakam yok. O adamı da orada ilk defe gördüm. Ne olur aç kapıyı gideyim ben. Lütfen!' diye avazının çıktığı kadar bağırdı. Ama çoktan koridorda ki ses kaybolmuştu. Kapıya hızla bir kez daha vurdu. Odanın içinde sağa sola gidip gelmeye başladı. Saatin kaç olduğunu bile bilmiyordu. Aşağıda ki adam kimdi? Mert denilen adam ya annesine ulaşırsa o zaman ne olacaktı. Sanki her şey birbirine giriyordu. Kafasını çevirince hafiften sallanan perdeyi gördü. O an durdu. Merdivenlerden yukarı çıkartmıştı o adam kendisini. O zaman ikinci katta sayılırdı. Yavaşça pencereye ilerledi. Demirlik ya da engelleyici herhangi bir şey yoktu. Kapıya döndü. Koridordan ses gelmiyordu ayrıca. Aşağıya baktığında aşağıda yerden bir metre kadar yükseklikte bir çıkıntı vardı. Aşağıya kendini sallandırıp onun üzerine düşerse o adam kendisini engelleyemezdi. Fakat ayağının daha da mahvolacağını biliyordu. Değer miydi? Tekrardan aşağıya baktı ve dönüp kapıya baktı. 'ne olacaksa olsun' dercesine başını salladı ve penceren ayağını aşağıya sarkıttı. Elleriyle pervaza tutundu. Ve kendini düşündüğü şekilde aşağıya sallandırdı. Ayağında terlik ya da ayakkabı olmadığı için çok ses çıkmayacağını düşünerek kendini aşağıya bıraktı. Tam istediği gibi olmuştu. Fakat ayağı cidden çok acımıştı. Önce eliyle bileğini tuttu be birkaç saniye öylece kaldı yerinde. Etrafına bakındı. Sonra yukarıyı kontrol etti. Belli bir kısım sırf ağaçlık ve çimenlikti. Evin ön tarafına doğru dolaşmaya başlayınca birbiri sırasınca düzeniz park edilmiş birkaç araba gördü. Arabalarla evin arasında çimlendirilmiş yuvarlak bir alan bulunuyordu. Ne olur birinin kapısı açık olsun diye düşündü. En başta ki ve en sonda ki siyah arabalara baktı. Daha sonra arkada kalan turuncu arabaya baktı. Arada kalan mavi arabanın kapısını son bir umutla çekti. Ve o andan kapı açıldı. Keşke başka bir şey isteseydim diye düşündü. Arabanın içine geçip bağaj düğmesini buldu. Bağajı açtıktan sonra kapıyı en yavaş şelide kapatıp bağaja attı kendini. Şimdi tek yapması gereken şey bu arabanın sahibinin gelmesiydi.

ANLAŞILMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin