Lorde- Team
❄
2 Ekim 2015Acı insanlarda farklı biçimlenirdi. İnsanlar aslında zekiydi, aptaldı. Bencildi. Herkes bir şeyler bilirdi ama hangisi doğruydu? Acı insanlara ne öğretirdi? İntihar etmeyi ya da öldürmeyi acı öğretmezdi. Acı teşvik ederdi, öldürmeyi ve intihar etmeyi zaten biliyorduk. Acının öğrettiği şey aslında düpedüz kararlılıktı.
"Abla, acıyor."
Emre'nin ellerini arkasında tutmaya devam ettim. Bir kez daha klozete eğilip içindeki acıyı, kini kustu. "Sakin ol, iyi olacaksın."
Derin nefesler alıp duraksadı. Gözleri kanlıydı ve teni olduğundan çok daha beyazdı. "Her şeyi berbat ettim, iyi olmayacağım."
"Senin suçun değildi," diye fısıldadım. Tonlarca duyguyu, aynı anda da hissizliği barındıran sesim yankılandı. Ve sonra bir öğürme.
Bedenini tamamen serbest bıraktım. Banyonun girişinde yere attığım okul çantamı taktım omzuma. "Ben, annem veya babam, herhangi birimiz eve gelene kadar hayatta kalmaya çalış."
Banyonun kapısını kapatırken deliler gibi kahkaha atıyordu. Hiç zaman kaybetmeden her zaman yaptığı gibi üç saniyede ruh halini değiştirmişti.
"Para bırak!"
"Bıraktım, okula git. Eğer başka yerde görürsem öldün."
Merdivenlerden aşağı indi hızlıca ve mutfağa girdi. "Okuldasın aptal, nasıl göreceksin?"
Kaşlarını kaldırıp tatlı tatlı sırıttı. Bu sırıtışın altında yatan kelimeler beynimdeki çarklara dolanırken onu cevapsız bırakıp kendimi evden dışarı attım.
Telefonum yeniden titredi uzunca. Kime ait olduğunu bilmediğim numaradan yeni bir mesaj vardı.
Okula gitmek için fazla güzel bir gün.
Sert bir nefes alıp verdim burnumdan ve ellerimi saçlarıma attım. Kim neden benimle uğraşıyordu bilmiyordum ama canını yakacaktım, komik değildi. Hem de hiç komik değildi.
Sinirle ekrana bakarken yeni bir mesaj daha geldi.
Sinirlenme hemen, seninle dalga geçmiyorum.
Ayaklarımdan saç diplerime kadar uyuştum sanki. Beni mi izliyordu, ne tür bir şakaydı bu? Sinir ile korku harmanlanıp beynimde bir acı kontası oluşturmuştu. Parmaklarımın eti kemiklerimden sıyrılmak ister gibi yanıyordu.
Parmaklarım ekranda gezindi ve kurabileceğim en sakin cümleyi kurmaya çalıştım.
Beni mi izliyorsun?
Neredeyse hiç zaman kaybetmeden cevap geldi. Kanım derimin altında titriyordu ama ben ne korkuyordum artık ne de öfkeliydim.
Seni izliyorum, seni ezberlemem gerek.
Ekranı kapatıp telefonu okul çantamın ön gözüne attım. Taksiye okulun tam olarak yerini bilmediğimden ismini verdim ve çok değil 15 dakika sonra okuldaydım. Okul bahçesinde Burcu ve Batuhan'ı gördüm. Onlara doğru daha birkaç adım atmıştım ki Batuhan'ın göğsüne inen yumruk duraksamama neden oldu. Tartışıyorlardı.
"Aptal! Kim bilir ne haltlar yedin, bu yüzden yalan söyledin!"
Batu gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Sabrı taşıyordu, onu tanımıyordum bu yüzden sinirlenince ne yapacağını kestirememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARIN ATEŞİ
Novela JuvenilEş kutuplar birbirini iter kuralının bozgun hikayesi. Yalnızlığı ve günahı kanına katmış damarları soluklu bir kadına, kirpikleri öpülesi zehirli bir adam bahşedildi. Zehirli adam, yeşil cennetine ateşin kucakladığı okyanusları kabul etti. Kadın k...