Enrique Iglesias - Heart Attack❄
4 Kasım 2015
Çarşamba"Dünden sonra seninle daha iyi anlaşabileceğimi fark ettim." Beyza, sınıf kapısına sırtını yaslamış dün olanların hakkımdaki düşüncelerini nasıl değiştirdiğini anlatıyordu. Kollarımı göğsümün altında birleştirmiş ne kadar sıkıldığımla ilgili söyleniyordum kendi içimde. Gözlerimi birkaç saniyeliğine Beyza'nın yüzünde gezdirmeyi bırakıp koridorun sonundaki küçük kalabalığa çevirdim. Birkaç kızın arasında, beyaz tenine geçirdiği siyah spor atletiyle ve omzunun biraz altında biten kızıl saçlarıyla Gece dimdik duruyordu.
"Önce odaklanmayı öğren!"
Önündeki kızı azarlarken ıslanmış saçlarını geriye itti ve sinirle saçlarını karıştırdı. "Böyle bir hatayı nasıl yapabilirsin?" O an Beyza'nın sesinin soluğunun kesildiğini, benimle aynı yöne baktığını fark ettim.
"O üzerindeki benim tasarladığım forma mı?" Sesinde sahte bir şaşkınlık vardı. "Anlamadım," dedim gözlerimi kısarak. "Sinsi," diye mırıldandı ve omuz silkmekle yetindi. "Benden daha çok yakışmış."
"Okulun formalarını sen mi tasarlıyorsun?"
"Aslında hayır," dedi ve uzun saçlarını geriye atarak burukça gülümsedi. "Spor için olan üniformaları ben tasarlıyorum. Gece yüzme takımının kaptanı."
"Hoşuna gitmeyecek şeyler de tasarlayabilirsin," dedim gülerek. Küçük bir kahkaha attı ve saçlarını savurdu yeniden. "Pembe mayolar kulağa hiç de fena gelmiyor."
"Kimi çekip çeviriyorsunuz bakalım?"
Batu kolunun altına sıkıştırdığı Burcu ile yanımıza geldiğinde konu dağılmıştı. Aralarında yine bir sorun olduğu Burcu'nun yüz ifadesinden belliydi fakat belli etmemek için isteksizce gülümsüyordu. "Gece," dedi Beyza. "Üstündeki çok yakışmış onu konuşuyorduk.""Üçünüze de çok güzel olur aslında," dedi Burcu aniden atılarak. "Çünkü beyaz tenlisiniz. Siyah en çok size yakışıyor."
Bıçak kadar keskin bakışları üzerimde hissetmemle gözlerim onu buldu ve aynı ifadeyle birbirimize bakmaya başladık. "Çok güzel kız," dedim gözlerinin içine bakarak. Ne dediğimi duymasa da dudaklarımdan anlayabildiğini varsayarak küfür ettim.
Gözlerini kısarak bana karşılık veriyordu ki aramıza bir gövde girdi ve göz temasımız kesildi. Başımı yavaşça kaldırdım ve bu gövdenin sahibine, Rüzgar'a baktım.
"Ağzını topla," diye fısıldadı. Sakindi ama tehditvari bir bakış vardı harelerinde, içten içe sinirlendiğini düşündürmüştü bu hali bana.
"Gitsene sevgiline," dedim çenemle Gece'yi işaret ederek. Göğsümde birleştirdiğim kollarımı daha da sıkılaştırdım. Dişlerini sıktığını çenesindeki kasların seğirmesinden anlamıştım. Daha iki gün önce yatağımda olan adamın başka bir kız için karşımda dimdik durması göğsümde büyüyen sancıyı şekillendirdi.
"Gece neden seni bu kadar rahatsız ediyor?"
Gözlerini kıstı ve hafifçe üzerime doğru eğildi kollarını benim gibi göğsünde birleştirerek. Bu sorusuna istemsizce güldüm. "Sen kör bir çocuksun Rüzgar."
"Sensin çocuk," dedi ciddiyetini hiç bozmadan. "Sana bir soru sordum."
"Bana saldıran oydu." O sabah olanlar aklıma geldikçe sesimdeki gücü yitiriyordum. Neden bu kadar zoruma gittiğini bilmesem de beni suçlaması durumu daha da beter bir hale getiriyordu. "Neden gidip kızıl kafalıya sormuyorsun? Sana her şeyi anlatır, tabi o kadar cesaretliyse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARIN ATEŞİ
Ficção AdolescenteEş kutuplar birbirini iter kuralının bozgun hikayesi. Yalnızlığı ve günahı kanına katmış damarları soluklu bir kadına, kirpikleri öpülesi zehirli bir adam bahşedildi. Zehirli adam, yeşil cennetine ateşin kucakladığı okyanusları kabul etti. Kadın k...