I told him

1.4K 193 57
                                    

Minho'nun ağzından

"Tanrım, ona söyledim. İnanabiliyor musun?" oflayarak konuşmuştum.

"Ne diye böyle bir şey yapıyorsun zaten. Hata sen de."

"Changbin beni daha çok üzüyorsun." ağlamaklı bir ses tonuyla söylemiştim.

"Ne-" tam söze başlamıştı ki kapı çalmıştı.

Changbin'den önce davranıp kapıyı açtım. Chan hyung ve Min joon gülerek bana bakıyordular. Peki onların gelmesine şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Gözlerimi devirip Changbin'in yanına gittim.

"Nesi var bunun böyle." diye sormuştu Chan hyung.

"Hey, sizi duyabiliyorum."

"Minho, bu benim umrumda değil." deyip göz devirdi Chan hyung yanımıza gelirken.

"Buraya ne söylemek için geldiğimizi hatırla." diye söylenmişti Min joon.

"Akşama Jisung'a gidiyoruz. İki grubun daha iyi anlaşması için bir fırsat olduğunu söyledi. Jeongin de geliyormuş, ortak arkadaş şeysi." diye geçiştirdi Chan hyung.

"Beni kimse oraya götüremez."

"Neden?" diye sormuştu Chan Hyung.

"Minho, Jisung'a bilinmeyen numara olarak yazmıştı. Bir mesajlaşmada sizden bahsetmiş. Siz de Jisung ile arkadaşsınız. Aynı şekilde nerede oturduğunu da söylemek zorunda kalmış ve eğer oraya giderse onu bulabileceği için endişelniyor." tek bir nefeste çoğu şeyi anlatmıştı Changbin.

"Minho, sen aptal mısın?" diye sormuştu Chan Hyung.

Hepsine ağlamaklı bir yüz ifadesi ile bakıyordum.

"Her şeyi ben anlattığıma göre bunu da ben cevaplıyorum. Evet Chan Hyung, Minho tam bir aptal." diye atılmıştı hemen Changbin.

"Minho, biraz sakin ol. Bu onunla konuşabilmen için bir fırsat. Ayrıca seni eninde sonunda bulacak zaten ama daha çabuk bulmuş olur."

"Min joon haklı Minho." Changbin de söylenmişti.

"Peki. Geliyorum."

Jisung'ın ağzından

"Jisung sen ciddi misin?"

"Neden ciddi olmayayım Felix."

"Şu Seo Changbin'in de içinde bulunduğu arkadaş grubu bu akşam sana mı gelecek? Tanrım şaka yaptığını söyle lütfen."

"Şaka değil Felix."

"Ben gelmiyorum. Changbin hyung da orada olacak."

"Felix, işin iyi tarafından bakar mısın? Changbin hyung ile konuşma fırsatın olacak. Belki o da senden etkilenir. Bu fırsatı elinin tersi ile itme derim."

"Seungmin'in bu kadar haklı konuşması sinirlerimi bozuyor." diyerek somurtmuştu Felix.

"Ne demek, her zaman." Seungmin de gülerek söylemişti.

"Aşkım, bir anda ciddi başka bir anda gülen ifadeni gördükçe ben de senden korkuyorum." diye söylemişti Hyunjin. Seungmin ise sadece gözlerini devirmek ile yetinmişti.

"Evet, Lee Felix geliyor musun geliyor musun?" diye sormuştum tek kaşımı kaldırarak.

"Başka seçeneğim yok ki. Gelmek zorundayım." demişti Felix'te.

Yanına gidip ona sarılmıştım. Ardından Seungmin yanımıza gelip sarılmıştı.

"Grup sarılması." diye çığlık atıp Hyunjin de bize katılmıştı.

Birkaç dakika boyunca o pozisyon da kalmıştık. Sonunda ben konuşmuştum.

"Hadi bakalım, ayrılın. Daha burayı toplayacağız. Akşama misafirlerimiz var."

"Sadece bi' an unuttuğunu düşünmüştüm." oflyarak söylemişti Felix.

"Sen öyle düşünmeye devam et. Ben unutmam."

"Dedi her şeyi unutan Han Jisung hazretleri." demişti Hyunjin. Kızgın kızgın Hyunjin'e bakıyordum.

"Sincap kızgın hadi biz bir şeyler almaya gidelim." deyip Seungmin'in elini de tutup gitmişti.

"Bize de evi toparlamak kaldı." diye konuşmuştu Felix.

Aslında o kadar dağınık değildi ev de. Bu yüzden on beş dakika da toparlamıştık. Seungmin ve Hyunjin çiftini bekliyorduk. Onlarda çok geçmeden gelmişlerdi.

"Yiyecek ve içecekleri biz hazırlarız. Siz oturun." Hyunjin söyleyip mutfağa gitti.

"Biz burada ne yapacağız?" diye arkasından sızlanmıştı Felix.

"Ne giyeceğini düşün, sonuçta Seo Changbin'i etkilemen lazım değil mi?" deyip kahkaha atmıştım. Felix'te gözlerini devirmişti.

"Sen düşün, ben şu ikisini izleyeceğim ." deyip Felix'in yanından ayrıldım.

Mutfağın kapısına yaslanıp onları izlemeye başladım. Hyunjin'i söylemesi için cesaretlendiren bendim ama bilinmeyen numara olarak yazacağı aklıma gelmemişti. Sürekli ona söylemelisin diyordum. O ise farklı bir yol denemişti. Ki onu da eline yüzüme bulaştırmıştı.

İkisinin de birbirinden hoşlanıp arkadaşlığımız bozulur diye birbirlerine söyleyememeleri ise ayrı ironiydi.

Omzuma konan baş ile kafamı hafif çevirmiştim. Felix'i görünce tebessüm edip tekrar önüme dönmüştüm.

"Birbirleri için yaratılmış gibiler, değil mi?" diye sormuştu Felix onlara bakarken.

"Kesinlikle."

"Ben de Changbin ile böyle olur muyum?"

"Neden olmayasın?" sorduğum soruya karşı Felix oflamıştı.

Geçen bu konuşmadan sonra yine sessizliğe bürünmüştü ortam. O sırada Hyunjin Seungmin'in dudağına küçük bir öpücük kondurmuştu. Tabii Felix durur mu? Hemen konuşmaya başlamıştı.

"Hey, sevgi gösteriniz sona erdi mi?" Hyunjin göz devirip cevap vermişti.

"Hayır, biraz daha izlemek zorundasın." ardından Seungmin'i belinden tutup kendine çekti.

"Kusuyorum sanırım." dedikten sonra kusma taklidi yapmıştı Felix. Biz ise Felix'in bu haline gülüyorduk.

"Gördüğüm kadarıyla burada ki işiniz bitmiş. Hadi gidin üzerinizi değiştirin." deyip odama doğru adımlamıştım.

Odamdaki dolabın kapağını açıp biraz bakınmıştım. Gözüme ilişen kıyafetlerle gülümsemiştim. Ayağa kalkıp dolabın karşısına geçtim. Giyeceğim kıyafetleri yatağın üzerine bırakıp duş almaya gittim.

Yaklaşık on beş dakika sonra duştan çıkıp yatağın üzerinde ki kıyafetleri giymiştim. Ardından odadan çıkıp aşağı indim.

Felix beni görünce ıslık çalmış ve söze başlamıştı.

"Bugün de düştük."

"Ben emin oldum şu an. Sen Changbin hyung'ı değil beni seviyorsun resmen." biz gülüyorduk Felix ise şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Hayır. Bir kere Changbin hyung varken neden sana bakayım." demişti Felix, şaşkın halini üzerinden atıp.

Tam cevap vereceğim sırada kapı çalmıştı.

_____________

*799
Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Umarım güzel bir bölüm olmuştur ama bir kaç bölümdür boş yapıyormuş gibi hissediyorum. Bu bölüm için ise tek söyleyeceğim şey 'Hoşsun ama boşsun' olur açıkçası. Tekrar özür dilerim...
23.01.2020
6 episode

rainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin