Truth or Dare? Courage

1.4K 187 179
                                    

Minho'nun ağzından

Herkes kendi halinde oturmuş konuşuyorlardı. Ben de sıkıntıdan telefonumla uğraşıyordum. Arada kafamı kaldırıp etrafa göz atıyordum. Sonra tekrar telefonumla uğraşmaya başlıyordum. Benim için bu bir kısır döngüydü.

Yine telefonumla uğraşırken yanımda bir hareketlenme hissetmiştim. Kafamı yan tarafa çevirmemle Jisung ile göz göze gelmiştim.

Jisung "Sıkıntıdan ölmeme az kaldı."

Minho "Ne yapabiliriz ki?"

Jisung oflamıştı. Ardından aklına bir şey gelmiş olsa gerek heyecanla yerinden kalktı. Ve konuşmaya başladı.

"'Doğruluk mu cesaret mi?' oynamaya ne dersiniz?"

Felix " Hey, bu fazla klişe."

Changbin " Eğlenmek için oynayabiliriz bence."

Herkes-Felix hariç-onaylamıştı. Felix hâlâ oynamamak için direniyordu. Changbin ise dayanamamış Felix'i kolundan tutup boş olan bir yere oturtmuştu.

Ben de bir bakış atıp son boş kalan yere oturmuştum. Şişe de oluşturduğumuz dairenin ortasında duruyordu.

Jisung "O zaman ilk ben çeviriyorum."

Chan Hyung soruyordu Felix ise cevaplıyordu. Şişe onların arasında durmuştu.

Chan "Doğruluk mu cesaret mi?"

Felix biraz düşünmüş,ardından cevap vermişti.

Felix "Cesaret."

Chan "Eğer sevdiğin biri varsa onu ara ve onu sevdiğini söyle"

Felix "Öyle biri yok."

Chan "Emin misin?"

Felix "Kesinlikle."

Chan "O zaman burada biriyle öpüşecek olsan kiminle öpüşürdün."

Felix "Changbin hyung sanırım."

Ortamdan bir 'ooo' sesi yükselmişti. Felix ve Changbin ise kızarmışlardı.

Bu sefer şişeyi Chan hyung çeviriyordu. Şişe Jisung ve Changbin'in arasında durmuştu. Changbin soruyordu Jisung cevaplıyordu. Changbin bana bakıp yandan bir gülüş attı.

Changbin "Doğruluk mu-"

Jisung "Cesaret"

Changbin düşünürmüş gibi yapmıştı.

Changbin "Fransız öpücüğü ama kim ile? Buldum, Minho. Ayrıca bir dakika boyunca."

Jisung "Ne"

"Ne" Jisung ile aynı anda konuşmuştuk.

Changbin "Duydunuz."

Jisung oflamış ardından emekleyerek yanıma gelmişti.

"Cidden bunu yapacak mıyız?" diye sormuştum. Jisung omuz silkip dudaklarıma yapışmıştı.

Şaşkınlıkla ağzımı açmıştım ve Jisung'ın dilini ağzımda hissetmem bir olmuştu.

Changbin'e bunu ödetecektim. Şu an çığlık falan atmam lazımdı. Ama ona karşılık veriyordum.

Changbin "Hey, neredeyse iki dakika olacak."

Jisung son kez dudağımı çekiştirip ayrılmıştı.

Jeongin "Ben bunu görmek zorunda değildim ama."

Seungmin "Gözlerini kapattığımda ellerimi ittin, bunu sen istedin resmen."

Jeongin "Bunu söylememen gerekiyordu."

Hyunjin "Siz de az değilmişsiniz." ikimizi göstermişti. Jisung'a baktığım da dudaklarını yalıyordu. Tanrım, çıldırıyorum resmen.

Şişeyi Changbin çeviriyordu bu sefer. Şişe benim ve Min joon arasında durmuştu. Min joon soruyordu ben cevaplıyordum.

Min joon "Doğruluk mu cesaret mi?

"Doğruluk"

Min joon "En çok utanç duyduğun an?"

"Sanırım... Sanırım az önceki an."

Herkes gülmüştü. Ben ise kızarmakla meşguldüm. Bir tek ben değil Jisung da kızarmıştı.

Felix "Siz ikiniz kızardınız mı?"

Hyunjin "Hey, az önce utanmanız gerekiyordu şu an değil."

Jisung "Ne kızarması? İçerisi fazla sıcak."

"Kesinlikle"

Changbin "Kesin öyledir. İnandık biz de."

Tekrar gülmeye başlamışlardı.

Min joon "Neyse, yeter bu kadar, onları daha fazla utandırmayın."

Şişeyi çevirmişti ardından Min joon.

Şişe Jeongin ile Hyunjin'in arasında durmuştu. Jeongin soruyordu Hyunjin cevaplıyordu.

Jeongin "Doğruluk mu cesaret mi?

Hyunjin "Cesaret"

Jeongin "Favori çiftimi birlikte görmem lazım. Minho hyung ve Jisung hyung'dan gördüğümü sizden de istiyorum." Hyunjin ve Seungmin'i göstermişti.

Felix "Jeongin sen bebeksin, kendine gel."

Changbin "Hiç bebeğe benzer bir yanı yok. Baksana şuna küçük şeytan resmen."

Jeongin "Hadi" ellerini çırptı.

Hyunjin ve Seungmin'e baktığımda, Seungmin'in kızardığını Hyunjin'in ise gayet rahat olduğunu gördüm.

İkisi zaten yan yana oturuyorlardı. Hyunjin, Seungmin'in karşısına geçip hemen dudaklarını kapanmıştı.

Jeongin'e baktığımda ise gülmemek için zor duruyordum.

Jeongin'in çığlık atmaması için Felix eliyle Jeongin'in ağzını kapatmıştı. Ama Jeongin de Felix'ten kurtulmak için debeleniyordu. Ve bu komik bir görüntüydü.

Sonunda dayanamamış ve gülmeye başlamıştım. Diğerleri de benim neye güldüğümü fark edince onlarda gülmeye başlamıştı.

Biraz da olsa gülmemi kesebildiğimde şaşkın şaşkın bize bakan Seungmin ve Hyunjin ile bakışmıştım. Onların hali de ayrı bir komikti.

Bu sefer de Jisung ile göz göze gelmiştim. Yüzünde minik bir tebessüm ile bana bakıyordu. Yüzümde gülüş solmuş yerine küçük bir tebessüme bırakmıştı.

Etraftaki seslerin hiçbiri umrumda değildi şu an. Sadece o vardı. Onun için ne söylenir bilmiyorum. Daha önce hiç böyle hissetmedim. O benim için ilkti.

Ufacık bu düşüncülerimden beni ayıran bir sesti.

Felix "Bakışmanız bitti mi?"

"Ne?"

Seungmin "Yok bir şey, siz devam edin."

Min joon "Artık devam etmeyelim bence. Sizin kötü işlerinize alet olmaya hiç niyetim yok."

Herkesten 'evet' gibi mırıltılar çıkmıştı.

Yine herkes kendi halinde takılıyordu ben de telefonumla uğraşmaya başlamıştım tekrar.

Jisung ile de bir daha konuşmamıştık. Bir kaç saat sonra da yorgun olduğumuz dile getirerek ayrılmıştık zaten.

Benim evime-karşı apartmana- geçerken umarım görmemiştir diyordum içimden.

Kapının kilidini açtıktan sonra Changbin bende önce davranıp eve girmişti.

Min joon "Biz gidiyoruz, siz de çok geç olmadan uyuyun."

"Tamam"

El sallayıp gitmişlerdi. Ben de hızlıca eve girip kendimi koltuğa attım. Uyuyakalmışım ama...

__________________

*744
Umarım güzel olmuştur. Bu bölümde böyle oldu biraz değişik...
24.01.2020
7 episode

rainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin