Bana sarılan çocuk: Tabii ki bendim.
Bana sarılan çocuk: Başka birinin mi sarılmasını isterdin?
Bana sarılan çocuk: Ve sanırım hasta oldun.
Bana sarılan çocuk: Bu yüzden mesajlarım sadece iletiliyor.
Bana sarılan çocuk: Bu beni üzer
Bana sarılan çocuk: Daha çabuk iyileşmen için kapının önüne bir çorba bırakacağım.
Bana sarılan çocuk: Umarım çabuk iyileşirsin Jisung-ah
Çalan zil sesi ile kendini yataktan kalkmaya zorladı Jisung. Biraz daha gayret gösterdikten sonra kalkmıştı.
Yavaş adımlarla alt kata inip kapıyı açtı. Kimseyi görememişti, tam kapıyı kapatacak iken gözüne yerde duran bir tabak ilişti. Eğilip tabağı eline aldı. Tabağın dışı hala sıcaktı bu yüzden hemen kapıyı kapatıp içeri girdi ve elindekini de masanın üzerine bıraktı.
Telefonunu eline aldı ve gelen mesajlara baktı. Sanırım bu çorbayı ona dün sarılan çocuk yapmıştı.
Mesajları okuduktan sonra masanın üzerindeki çorbaya tekrar baktı ve parmaklarını klavyenin üzerinde dolaştırdı.
Jisung-ah: Öncelikle sadece şaşırdığım için bu soruyu sordum ve başkasını sarılmasını istemezdim.
Jisung-ah: Gerekirse kimsenin sarılmasını istemezdim.
Jisung-ah: Ayrıca daha önce ki mesajında çorba yapamadığını söylemiştin.
Bana sarılan çocuk: Evet, yapamadığımı söyledim ama senin için öğrendim.
Jisung-ah: Peki, çorba için teşekkür ederim.
Bana sarılan çocuk: Rica ederim :)
Jisung'un ağzından
Çorbanın tadına bakmak için mutfaktan kaşık almaya gitmiştim ama o sırada zil çaldı. Elimdeki kaşık ile kapıyı açtım.
Karşımda Felix ve Hyunmin ikilisini görmeyi beklemiyordum. Elimdeki kaşığa saçma bakışlar atıp içeri girmişlerdi.
"Bu çorba da neyin nesi?" diyen Felix'i duyduğum da kapıyı kapatıp içeri geçtim.
Şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı.
"Ben de bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum? Ne oldu anlat hadi." dedikten sonra koluma girmişti Seungmin.
Oflayarak kendimi koltuğa bırakmıştım. Ardında baştan sona olan şeyleri anlattım.
"Evet, sizce ne yapmalıyım?"
"Bence onunla konuşabilirsin, belli ki seni seviyor. Bizde Seungmin ile bu şekilde birlikte olduk değil mi? Hem sana çorba bile yapmış."
"Hyunjin,pardon ama o senin mallığın. Seungmin'e gidip düzgün bir şekilde de söyleyebilirdin. Ki sen onu yerine Seungmin'in bildiği numarayı kullanarak ona mesaj attın."
"Ben nereden bileyim Felix, Seungmin'in o numarayı bildiğini? Söylesene bir."
"Çünkü hepimize söyledin, bilmeme gibi bir ihtimalimiz yoktu." diyerek göz kırptı Felix.
"Ama sen de benimle az uğraşmadın." diyerek Seungmin'e kızgın bir bakış atmıştı.
"Hak ettin çünkü." Seungmin de göz devirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rain
FanfictionOnunla yağmur da ıslanmak kadar güzel bir şey yoktu [romantizm.] ikibinyirmi ocak