2 hafta sonra:
Rüyanızda hiç tanımadığınız birini gördünüz mü hiç? Uyandığınızda yüzünü bile hatırlamadığınız bir yabancı... Peki o rüyadan sadece elini hatırlıyorsanız. Çok saçma geliyor değil mi kulağa? Ama ben tamda bunu yaşıyorum şuan. Sadece bölük pörçük hatırladığım şeyler.
Yüzünü görememiştim. Bir el sadece... Elini hatırlıyorum o rüyadan. Esmer sayılacak bir ten rengi vardı. Elimi tuttu. Eli büyüktü. Ama çok güzeldi. Benim elim ise minicik kalmıştı yanında. Ama o kadar güzel hissettiriyor ki. Sonra elimi tutup koşmaya başladı. Nereye gittiğimizi bilmeden.
Ben rüyamı düşünmeye dalmışken annemin sesi duyuldu mutfakta. “Eflin!”“Efendim...”
“Kaç kez oldu sesleniyorum ama duymadın. Kahvaltını yapsan diyorum. Ne dersin?”
“Dalmışım sadece.”
Bakışlarım tabağımı buldu. Yemek yemeyi sevmezdim pek. Somurttum yine.
“Hadi Eflin!” annemin sesiyle tabağımdan küçük bir parça peynir koydum ağzıma. Telefonumun bildirim sesiyle bakışlarımın hedefi bu sefer telefonum oldu.
Yine oydu. BG... Her sabah attığı mesajlardan biriydi. Minik bir tebessüm kondu dudaklarıma. Ona alışmıştım.Bay Gizemli: Günaydın. (09.45)
Bay Gizemli: Kahvaltını yapmayı unutmaa!! (09.45)
Bay Gizemli: Bol bol ye ve tabağını bitirmeye çalış lütfen. (09.46)
Eflin: Günaydın BG. (09.46)
Eflin: Şuan bunu yapmaya çalışıyorum :( (09.46)
Bay Gizemli: Kahvaltını bitirdikten sonra bana tabağının son hali atmayı da unutma :) (09.47)
Eflin: Tamam atarım 😑 (09.48)
Bu konuşma rutin hâline gelmişti artık. Telefonumu bırakıp tabağa baktım. Tabakla olan bakışmamın bölünmesini sağlayan tek şey annemin sesiydi.
“Eflin o tabak bitecek. Zaten yeni yeni toparlanmaya başladın.” Tamam anlamında kafamı sallayınca yanağıma öpücük bıraktı ve konuşmaya devam etti.
“Çıkıyorum ben.”
“Tamam.” Deyip sarıldım ona. Annem de evden çıkınca tabakla olan bakışmama geri döndüm. Birkaç şey yedikten sonra tabağın son halini BG'ye yolladım. Yaklaşık 3 dakika sonra görmüştü mesajımı. Hemen ardından da telefonun melodisi doldurdu kulağımı.
“Efendim??”“Yine bitmemiş o tabak Eflin!”
Gözlerimi devirdim. Her sabah aynı konuşmayı yapıyorduk.
“Şuan gözlerini devirdiğini biliyorum.”
Yine gözlerimi devirdim. Beni bu kadar iyi tanıması sinirlerimi bozuyordu.
“Yine gözlerini devirdin.” Gülüşü doldurdu kulaklarımı sonra.
“Ay yeter! Kapatıyorum.” Yine güldü.
“ Dur kapatma.”
“Ne oldu?”
“ Hiç sadece sesini özlemişim.”
Yanaklarımın kızardığını hissettim. Ben sessiz kalınca kahkaha attı bu sefer de. Anlaşılan bugün keyfi yerindeydi beyefendinin.
“Seni tekrar engellendiğimde bakalım böyle gülebilecek misin acaba? Merak ediyorum.” Bu sefer ben gülüp telefonu suratına kapattım. Telefonu masaya bıraktım. Ardı ardına gelen bildirim mesajlarına gülüp odama çıktım.
Hazırlanmam gerekiyordu. Üzerime bir t-shirt ve kot pantolon geçirdim. Mutfakta bıraktığım telefonu da alıp evden çıktım. Stresle nefesimi dışarı üfledim. Hastaneye gitmem gerekiyordu. Randevumu kaçırmak istemiyordum. Evin hastaneye çok yakın olmasına sevinip adımlarımı hızlandırdım.
Hastaneye varana kadar kimseyle göz teması kurmamıştım bile. Hastaneye vardığımda psikolog Pelin Hanım’ın odasına doğru yöneldim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Beni görünce gülümsedi.
“Merhaba...” diye mırıldandım.
“Merhaba tatlım. Ben de seni bekliyordum.” Dedi sevecen ve enerjik bir sesle. Karşısındaki koltuğa geçip oturdum.
“Nasılsın bugün bakalım?”
“İyi...” Kısa cevabımdan tatmin olmamış gibi bir yüz ifadesi vardı.
“Biraz daha açar mısın?” Kısa bir süreliğine düşündüm. Ben nasılım? Kafamda bu soru cümlesi yankılanmaya başladı. Sonra aklıma hayatımda yaklaşık 1 aydır olan BG geldi. Gülüşlerimi bana geri vermek için çabalayan adam... Ve başarmak üzereydi. Sonra ben nasılım sorusunun cevabı yankılandı kafamda. Mutluydum... Uzun zaman sonra ilk defa. Kafamı kaldırıp minik bir tebessümle karşımdaki kadına baktım. Şaşırdı. Gülmemi beklemiyordu çünkü .
“Sen..” Sözünü kestim.
“Evet gülümsedim. Ve uzun zaman sonra ilk defa mutluyum.” O da heyecanla sorusunu sordu.
“Peki... Buna neden olan şey ne? Anlatmak ister misin?” Evet anlamında başımı salladım.
“Biri var... Ama sadece bir yerlerde var olduğunu biliyorum. Uzaktan da olsa her zaman gülümsetir beni. Uzak ta olsa yanımda. Bazen kızdırdığı anlar oluyor.” Duraksadım ve sabah ki hâli aklıma geldi gülümsedim. “Ama sahici kızgınlıklar değil tabii ki bunlar. Kısaca iyi bir arkadaş.”
Sözümü kesmeden beni dinleyen doktoruma kafamı kaldırıp baktım. Gülümseyerek beni dinliyordu.
“Gerçekten sadece arkadaşın mı? Daha fazlasıysa?” Somurtup gözlerimi devirdim.
“ Sadece arkadaş...”
“Peki..” Deyip gülümsedi. Ve konuşmaya devam etti. “ Krizler devam ediyor mu hâlâ?”
“Hayır. En son otobüstekini size anlatmıştım.” Tabii BG'nin olduğu kısmı atlayarak...
“Çok iyi bir şey bu!” Enerjisi sesine yayılmıştı. Bu kadının bitmek bilmeyen enerjisine gerçekten hayrandım. Yaklaşık 45 dakika daha konuştuktan sonra vedalaşıp hastaneden çıktım. Ne yapacağımı bilemez hâlde etrafıma bakındım. En iyisi her zaman ki yerime gitmek. Sahile vardığımda bankın boş olduğuna sevinip oraya oturdum. Karşımdaki koskocaman denize bakışlarımı değdirmemeye çalışarak gözlerimi gökyüzüne çevirdim.
Gerçek huzur buydu işte... Belki bazı kişilere sıkıcı bile gelebilir ama benim için çok özeldi. Düşüncelerimi bölen bu sefer telefonumun sesiydi. BG... Sanırım mesajlarına bakmayı unutmuştum ve onu engelleyeceğimi sanıyordu. Hâlâ çalan telefonu daha fazla bekletmemek için açtım ve kulağıma götürdüm.
“Eflin?”“Efendim?”
“Gerçekten engelleyecek misin?”
İçimden bu hâline kahkahalar atıyordum.“Bilmem... Engelleyim mi?” Telaşla konuşmaya başladı.
“Ne gerek canım? Hiç ama hiç gerek yok bence. Hem biz böyle çok iyiydik ya. Eflin engellemeyeceksin değil mi? Engellersen kapında serenat yaparım her gece.”
“Engellesem mi o zaman?” Ufak bir kahkaha attım. Sessiz fısıltısını duydum.
“Gülüşüne ölürüm senin.” Yüzümün kırmızıdan mora geçtiğine gerçekten emindim artık. Boğazımı temizleyip konuşmaya çalıştım.
“Tek bir şartla engellemem seni.” Meraklı sesini duydum.
“Neymiş o?”
“Bana gerçekten fotoğrafını atacaksın. Yüzünün gözükmediği de olabilir.” Derin bir nefes verdi kabullenircesine.
“Peki... Ne zaman atıyım?”
“Şimdi...” onaylar mırıltısını duyunca telefonu kapattım. Gözlerimi gökyüzüne çevirip beklemeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra gelen bildirimle hemen telefonumu elime aldım. Gördüğüm fotoğrafa şokla baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Gizemli |texting
ChickLitBay Gizemli: Teşekkür ederim. Eflin: Ne için bu teşekkür? Bay Gizemli: Hayatında bana yer verdiğin için. Eflin: Ben de teşekkür ederim. Bay Gizemli: Ne için bu teşekkür? Eflin: Bana o gece mesaj attığın için. Eflin ve Bay Gizemli (Nam-ı...