1

7.9K 547 544
                                    

{Tanrı bazen bizi korumak için hayatlarımızdan bazı insanları çıkartır}

Hayat bir uçurumdan ibaretti aslında. Korkular, gerçekler her bir adım attığında bedenimize, o sonsuz kuyuda bulduk kendimizi. Kaçmak için iyi bir yol olduğunu düşünsek bile, sırtımızdaki bıçakları daha fazla sapladık bilmeden. Vücudumuzdan akan kanı birer birer soluduğumuzda ciğerlerimize umutlarımızı benliğimizin kölesi yaptık.

Güçlü durmak her geçen gün daha fazla acı veriyordu insanlığa. Yeniden doğuşumu zaferle kutladığımda sıcak şarap takdir eder gibi dans ediyordu dudaklarımda ve ben kendi bedenimin lideri olmaktan gurur duymuştum ilk defa. Yapılan yanlışlar çırpınmaya çalışır gibi geleceğimi mahvetmek isterken duygularımın denizinde boğmuştum onları. Geçmiş veya gelecek, ikisinin de yazarı bendim lakin her dakika iliklerime kadar acı çekmeyi tercih etmiştim.

Topuz yapmaktan hafif kıvırcık olmuş saçlarımı tarayıp perçemlerime küçük bir toka yerleştirdiğimde aynadaki yansımam gururla karşıladı beni. Siyah dar pantolonumun üzerine göbeğimi açıkta bırakan bol bir tişört geçirip açlıktan guruldayan karnımın önceliğinde tabak sesleri gelen mutfağa doğru ilerledim. Masaya özenle yerleştirilen kahvaltılıklar ve babamın dilinde dolanan şarkılar bugün oldukça neşeli olduğunu kanıtlıyordu. Yüzüme anlamaz ifademi yerleştirip gözlerimi üzerine diktim.

"Günaydın kızım."

Neredeyse kahkaha şeklinde çıkan cümlesi ile kaşlarımı kaldırıp kendimi tahta sandalyeye attım. Ben iyi bir okul kazandığımda bile bu denli mutlu olmamışken bu saçma tavırlarının altında hangi neden vardı merak etmiyor değildim. Yeşil tabakta duran peyniri ağzıma attığımda bana doğru dönüp gururlanan bakışlarını sergiledi.

"Uzun zamandır peşinde olduğumuz adamların mallarını patlatıp çoğunu hapise attırdık." dediğinde istemsizce gülümseyip ellerimi alkış yapar gibi birbirine vurdurdum. Hayatımın her evresi babamın hedeflediği avının tuzağa düşmesine sevinmekle geçmişti. Şayet sevinecek başka bir neden bulamayışımı annesi tarafından terk edilen bir kız olmama bağlıyordum. Dönüp baktığımda kendim adına harcadığım zamanın hiç olmadığını görmek özgürlüğümün, paranoyak bir polis babaya sahip olduğum için kısıtlandığına inanıyordum.

"Senin adına sevindim baba."

Elindeki son tabağıda masaya bıraktığında kafasını sallayıp karşımdaki gıcırdayan sandalyeye oturdu. Heyecandan parıldayan gözleri kahvaltı yapmam için beni dikizlerken çatalı elime alıp soslu zeytini ağzıma götürdüm. Kendine rutin haline getirmiş olduğu gazeteyi açıp gözleri ile yazıları takip etti. Çocukluktan beri ne zaman babam gazete veya dergi okusa gözlerim ile yüzünü inceler ve her aldığı haberde tepkilerine bakardım. Artık çocukluğuma dair herşeyi bir vagonda ateşe verdiğimi yüzüne bakmaktan kaçındığım zaman anlamıştım.

Ellerim güçsüzleşmeye yüz tuttuğunda içimden lanet eder ve bunu kendime yakıştıramazdım. İstenmeme duygusunu her doğum günümde annemden ufacık bir mesaj beklerken daha çok yaşıyor ve kendimle baş başa kaldığımda çürümeye pas tutmuş duygularımı iğrenerek izliyordum.

Bir insanın yanlışı olmak kızartmazdı belki yanaklarımızı, terletmezdi avuç içlerimizi veya düşündürmezdi derin hatalarımızı. Çünkü yanlış bir insana tabir edilebilecek en iğrenç kavramdı ve ben annem için bir yanlış olduğumu bir derdim olduğunda anlatamadığımda fark etmiştim.

Düşüncelerimi esir alan vücudum tabağa odaklanıp çatalım ile önümdeki peynirle oynadığımı babamın boğazını temizlemesi ile anlamıştım. İfadesiz suratı gözlerime odaklandığında mutlu olduğumu hissettirmek adına gülümseyip başımı yana doğru eğdim.

Dance Of Eternity | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin