{Sonunda her şey ortadan
kaybolur}Bir kalp eller arasında yabancılaştırılıp bana sevk edilmişti. Atmayı bilmeyen bu kalp kaderimin kör talihi ile sevişip deli gibi atmaya başlamıştı. Ben olduğum noktadan memnundum. Geride kalanlar veya gelecekte benimle olanlar birer savaş açtığında kendi arasında siperleri ben olduğumu unutmuşlardı. Yara almış olsam bile o yarayı saracak birinin karşıma çıkacağına emindim.
Oturduğum sandalyede başımı ellerimin arasına alarak bakmaktan çekindiğim Jisoo ve Jin'in etrafımda tur attığını kulağıma gelen kum ezilme sesi ile anladım. Geldiğim konum çok farklıydı, hayallerimi süsleyen bir öpüşme yaşayacağıma emindim. Ben birine aşık olup dudaklarımı onda kaybetmek istemiyordum sadece ilk öpücüğümü 22 yaşından önce gerçekleştirmek istiyordum.
"Bir daha anlatır mısın şu olayı." Jin'in dalga geçer sesi ağlama isteğimi daha çok bastırırken kafamı kaldırıp başımda dikilen iki bedene baktım. Utanç verici bir an yaşamıştım. Şuan olduğum kuma gömülüp bir daha gün yüzüne çıkmak istemiyor ve gözlerim patlayasıya kadar ağlamak istiyordum.
"Fazla gerilmiştim ve sanırım yüzüne hapşurdum." dediğimde Jisoo midesi bulanır gibi yüzünü buruşturdu. Şuan moral vermesi gerekirken sergilediği yüz ifadeleri ile olduğum yerde kalp krizi geçirmemi sağlıyordu.
"Alt tarafı öpüşecektiniz." Ciddileşen ve azarlanan konuşma her geçen dakika daha utanç bir kız olduğumu yüzüme vurgularken derin bir nefes almakla yetindim. Kimse beni anlamıyor veya anlamak istemiyordu. Bu benim için alışılmadık bir durumda. Bir erkeğin kokusunu ezberleyecek kadar dip dibe olmak, dudaklarımı memnuniyet ile izlemesi veya tekleyen kalbimi daha hızlı attırması...
"Ama öpüşmedik ve öpüşmeyeceğiz." dediğimde iyice anlamaları için parmaklarım ile tırnak işareti yaptım. "Ve sanırım benden tiksiniyor." Sıkıntı ile nefes verdiklerinde ellerimin arasından kayıp giden şansıma son kez tükürdüm. Bu gece öpüştüğüm anı düşünüp evin içerisinde aptalca gülmek istiyordum. Ama inatla beni yüz üstü bırakan kaderim bunu istemediğini bir kez daha hatırlattı.
"Sadece fazla acemisin."
Acemi olmam gelişmem için iyi bir yol ve başarı ile sonuçlanmam için gurur verici bir olaydı. Savunmasız bir böceğin acımasız bir rüzgara karşı gelmesi gibiydi. Uçup savrulacağını çok iyi biliyorken olduğu yere tutunmak istiyordu. O an kalp atışlarımın beni uzaktan izleyen adam için attığını bilmeme rağmen karşımda duran dudaklarda kaybolmak istemiştim.
Hayatımda bir günlüğüne yeri olacak insanları çok fazla kafama takıyordum sanırım. Bir gün önümde duran suyun buharlaşıp hayatımdaki varlıkları gökyüzüne buluşturup benden koparacağına eminken bu kalp neden düzgün atmıyordu? Saçlarımı öpen rüzgarın, beni selamlayan güneşin veya umutlarımı alıp kendine saklayan yıldızın son bulma hikayesi kitaplığımda tozlanıyordu. Ben olanları denizin sunduğu yansımadan izliyordum.
"Gidelim mi?" Jisoo'ya yalvaran bakışlar attığımda başını sallayıp masanın üzerinde duran çantasını eline aldı. Ayağa kalktığımda üzerime yapışan elbiseyi aşağıya çekiştirip rüzgardan dolayı birbirine giren saçlarımı düzenledim.
Öpüşme sesleri kulaklarımı çınlatırken bakmamak adına arkamı döndüm ve işlerini bitirmelerini bekledim. Sırtımda hissettiğim el ile gülümseyen yüzüne bakıp buradan bir an önce kaybolmak adına hızla ilerledim. Adımlarım sanki beraberinde koşuşturmayı getirecek ve ruhumu şahlandıracak gibiydi.
Yürüdüğüm bu yollar ortadan ikiye ayrılıp, beni içine çekecek gibi duruyor ve başımın dönmesine neden oluyordu. Koluna girdiğim Jisoo etrafına özenle bakarken terleyen bedenim aklımdan geçen anılarımı bana kelepçeliyordu. Mahvoluşum insanlara altın bir taç hediye ederken bana kırık umutları aşılıyordu. Bugün ben olmaktan memnundum peki ya yarın da memnun olacak mıydım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Of Eternity | Taennie
Teen FictionPolis kızı olan Jennie Kim ilk öpücüğünü uyuşturucu kaçakçılığı yapan Kim Taehyung'a vermişti. Kim Taehyung & Jennie Kim