8

1.2K 145 6
                                    

{Beni hala sevecek misin acı
çeken ruhumdan başka bir şeyim olmadığı zaman}

Kader, bizim için yazılmış olanaklar veya sunulmuş fırsatlardı. Kaçamak olarak verilen her seçeneğime koca bir çarpı atmıştım. İşaretlemek zorunda kaldığım şıklar bana koca bir yanlışı itmişken hala ayakta kalabilmek nefesimi kesmeye yetmişti. Yüksekteydim, dengemi kaybetmeye yeminlenmiş bedenim ile çok yüksekteydim. Rüzgarın esintisi bedenimi havalandırmaya çalışıyordu. Ona karşı gelemeyecek kadar zayıf birine dönüşmüştüm. Duygularımı onun karanlığına döküp zayıf olmayı tercih etmiştim.

Onun yanımda oturuyor olması çığlık atma hissi yaratıyordu içimde. Günlerdir anonim biri olarak karşıma çıkan adamın bedenini hissediyor, kokusunu duyuyordum. Beni bu denli anlayabilmesi hala alışık olmadığım bir konu haline gelmişti. Yaklaşık yarım saattir ikimizde sadece denizi seyrediyor ve arada burnumu çekme seslerini kulaklarımıza sunuyordum. Ona anlatmak istemediğimi hissetmiş olmalı ki ruhuyla konuşmayı tercih etmişti. Suskunluğum onu deliye değil sevgiye dönüştürmüştü.

Bu çok farklı bir histi. Bilgilerimin yazılı olduğu bir kağıdı okumuş gibiydi. Beni bana anlatmaya hazır bir ifade vardı gözlerinde. Sanki neden ağladığımı biliyor ve içimdeki düşünceleri duyabiliyordu. Bunların hiçbiri mümkün değilken ruhuma işkence yapmak mı istiyordu? Aradığım bedeni tam dibimde suskunluğu ile sevişiyordu. Ben çözülmesini dilediğim dudaklarımın yandığını hissediyordum. Bu ne türlü bir durumdu?

Fazla sessiz olan ortamı bozmak adına sesli bir şekilde boğazımı temizleyip daldığı bakışları ile irkilen yüzüne baktım. Yanımda hayaller kurmuş ve uzun süredir dalık bir durumda mıydı? Bu neden benim yanaklarımı kızartıyor ve çığlık atma hissini içimde uyandırıyordu? Kendimi uzun zamandır ona plotonikmişim gibi hissediyordum. Aksi takdirde ellerimin bu denli titremesinin başka bir sebebi olamazdı.

Boğazından aşağı iktirdiği umutları gözümden kaçmamıştı. Fazla iç çekmiş ve fazla nesefini dışarıya vermişti. Başını çevirip yüzüme bakmasını istiyordum. Tekrar benimle konuşup tekrar onunla aynı yoldan yürümek istiyordum. Ben çıldırmış olmalıydım. Kendimin hatta babamın yüzünü önüne eğecek hisler yaşıyordum. İçimde dönüp dolaşan istekler gururumu ayaklarım altına alacak nitelikteydi. Bedenimi, duygularımı ve düşüncelerimi esir alan bu adam bana ne yapmak istiyordu?

"Fazla suskunsun." dedim yüzünü incelerken. Kelimelerini hazinesine gömecek bir adam değildi. Düşündüklerini karşısındaki umursamadan dile getiren bir yapıya sahip gibiydi. Onun hakkındaki şeyleri kesin bir bilgi gibi kendime soruşturmam tamamı ile hataydı. Ben onu tanımıyor ve bilmiyordum sadece kendimi kandırıyordum. Hayalimdeki yapıya sahip olduğunu düşünüp saçma salak gelecek planları yapıyordum. Hayal etmek bana göre değildi, gerçekleri yaşayan bir kıza göre hiç değildi.

"Sanırım." dedi elindeki çakmağı cebine koyarken. İkimiz de şuan ki kendimizi tanımıyor gibiydik. Ne yaptığımızı veya ne söylediğimizi kestiremiyor her an gözyaşlarımızı içimizde tutuyor gibiydik. Altın damlalar üretip varlığını devam ettiren suları vardı gözlerinde. Bu yüzünden akıtmaya kıyamıyordu gözyaşlarını. Birinin ona merhamet etmesi olağan dışı gibi geliyordu. Halbuki o şuan bana merhamet ediyordu.

Duyduğum sesler veya hissettiğim algıların her birinin boşluktan ibaret olduğunu biliyordum. Yanımda duran varlığı, kimliksiz bir şekilde hayatıma yer vermişti. Bu benim olanaklarım içerisinde en son sırada olacak bir durumdayken ilk başa koymuştum sanki. Sızlayan gözlerim ve kendini kapatmaya meyilli olan göz kapaklarım onun bedeni ile hislerini yerle bir etmişti. Bu benim için fazlaydı, bu duygularla yaklaşmak veya ona temasta bulunmak için yer aramak benim için ağırdı.

Dance Of Eternity | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin