{Bir şarkı söylemek istiyorum sadece bizim olan}
Ellerimden kayıp giden hayallerimi tutmaya çalışmak, bedeni yaşamayan birine aşık olmaktan daha çok acı veriyordu. Kafamda oluşan düşüncelerin uçup giden bir balonla seyahate çıktığına inandırmıştım kendimi. İçimde dinmek bilmeyen bir sızı gözlerim de ise durmak bilmeyen bir yaş vardı.
Hayallerim gibi gözlerimden akanlar da birer birer gidiyordu. Sonu olmayan düşüncelerimin esiri olmaya mahkum olmuş bir bedende çıldırasıya kadar düşünmek zarar veriyordu bana. Ya herşeyi bitirecektim ya da ihanetin bıçağını omzuma saplayıp oluk oluk kanların akmasına müsade edecektim. Başka türlü kendimi bu çukurdan kurtaramazdım.
Bir el uzanmıyordu tutmam için bir beden aramıyordu seyahate çıkmış düşüncelerimi veya bir mezar kendini hazırlamıyordu o toprağa gömülmem için. Bazı şeylerin zaferlerini görmek koca bir tere bağlıydı. Akıp giden mücadelemi gözleri kör olmuş bir insana gösteriyordum. Gözlerim, dokunuşlarım, uçuşan saçlarım ile bir rüyada olmayı diliyorduk. Sana uzanabilmek için rüyada olmam gerekiyordu.
Kaç dakikadır sigara kokan sokağın leş kaldırımında oturup hayatımı sorguluyordum sayamamıştım. Benim üzerimdeki adlandıramadığım yükün dışında Jin ve Jisoo'da da oldukça endişeli bir ifade vardı. Suskunluğumuzun tartıştığı şu anlarda onun karşıma çıkıp mantıklı bir açıklama yapmasını istiyordum.
"Bu adamdan bir bokluk çıkacağını biliyordum." diyen Jin bir hışımla ayağa kalkıp saçlarını karıştırdı. Benim için endişeleniyordu, en başından beri zarar görmemden korkuyordu. Bense kendi hayalimde ki adamı ona giydirmiştim. Oturduğum kaldırımdan kalkmak istemeyen bedenim Jin'e doğru döndüğünde "Mantıklı bir açıklaması vardır." dedim.
Hâlâ onu nasıl savunabiliyordum veya kendimi kandırmaya devam edebiliyordum aklım almıyordu. Bu kadar kısa sürede kişiliğimden ödün vermiş olamazdım. Onların sinirli bakışları eşliğinde her saniyemden daha çok nefret ederken Jisoo'nun sonu gelmeyen azarlamaları birazdan kulağımla buluşacaktı.
"Bak Jennie belki de bu olay tamamen bir yanlış anlaşılma fakat o adamın iyi biri olmadığına eminim."
Bu hayatta benden başka herkesin insanlarla ilgili fikirleri vardı. Dıştan oldukça karanlık birine benziyordu fakat içinde herkesin kalbini aydınlatabilecek ışıklar olduğunu görebiliyordum. Ona bu kadar güvenmem çoğu insan için aptalca gelebilirdi, bu benim için bir problem değildi zaten hayatım boyunca aptal kelimesinin yanına konulan tek isimdim.
Onun benim için yaptıklarını görmek istemeyen perdeleri vardı insanların. Gün ışığı son bulup karanlığa gömülünce içimdeki korkunun ona sarılmasını kimse görmek istemiyordu. Onlar ıssız bir gecede koşulsuz bana yardım etmesini, herkesin önünde aşağılanıp gözyaşlarımı akıtınca yanımda olmasını hissetmek istemiyordu. Hiç kimse onun bana kattığı güzellikleri bilmek istemiyordu.
"Neden ona karşı bu denli ön yargılısınız?" dediğimde bir yandan öfkemi kontrol etmeye çalışıyorken bir yandan da soğuk kaldırımdan bedenimi ayırıyordum. Jin'in ani bir hareket ile bedenini karşıma dikmesi sonucu ürküp sendelemiştim. "Sana iki tane fikir sundum, ikisi de mantıklı geliyor mu?" dediğinde hızla arkasına döndü.
Önüme uçuşan saç tutamımı kulağımın arkasına geçirip "Ben bir polis kızıyım sence kim senin sunduğun manyakça fikirleri bende uygulamak ister?" dediğimde ikiside aptalın teki olduğumu kanaat getirmişlerdi. Beni anlamaya çalışmak bu kadar zor olmamalıydı. Kai'nin bana vermekten çekindiği duyguları onda tatmak istiyordum sadece.
"Evet sen bir polis kızısın ama uyanık olman gereken yerde saf ayağına yatıyorsun." Jisoo'nun bir hışımla söylediği cümleyi sindirmeye çalışırken son kez Jin'e bakmaya çalıştım. Gözlerini benden kaçırıyordu, o da Jisoo gibi düşünüyordu. Onların gözünde her zaman saf ve aptal biri olmaktan çok yorulmuştum. Bütün yollarımı onların çizmesinden, onların istediği duyguları yaşamaya çalışmaktan gerçekten yorulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Of Eternity | Taennie
Novela JuvenilPolis kızı olan Jennie Kim ilk öpücüğünü uyuşturucu kaçakçılığı yapan Kim Taehyung'a vermişti. Kim Taehyung & Jennie Kim