"Bana bak, Alyssa. Gözlerini kapamayacaksın. Tamam mı?" dedi bacaklarımın arasından nefesini bana üfleyerek. Sadece kafamı sallayabildim. Bunu yapmasını çok sevdiğimi biliyordu. Ve bunu her fırsatta bana karşı kullanmaya hazırdı.
" Tamam mı diye sordum?" dedi parmağıyla içime doğru çizgiler çekerken. Ağzımdan bir inleme kaçarken, zorla konuştum.
"Tamam, Babacık."
---------------
Sabah gözlerimi araladığımda kesinlikle dün gece uyuyakaldığım yerde değildim. Gözlerim acıyordu. Son birkaç gündür çok fazla ağladığım için göz altlarım yara olmuştu.
Bacaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Üzerimde dün gece giydiğim giysilerim yerine düz siyah bir tişört vardı. Erkek parfümü kokuyordu. Dün geceyle ilgili hatırladığım son şey Ashton ile beraber benim eski evimde olmamızdı.
Grinin tonlarının olduğu odada tek parlak şey beyaz kapıydı. Onu açıp dışarı çıktığımda konuşma seslerini takip ettim. Merdivenlerden inip sağa döndüğümde telefonla konuşan Ashton'u gördüm. Bağırarak birilerine bir şeyler anlatıyordu.
Beni görünce yavaşlayıp, telefonu kapattı. Tezgaha dönüp, bana su bardağı ve bir hap uzattı.
" Bunu iç."
İçimden hayali eteklerimi tutup selam verirken ' Emredersiniz efendim.' demek gelse de yapmadım. Ve dediği gibi ilacı içtim.
Boş bardağı elimden alıp, lavaboya bıraktı.
" Aferin küçük kız." dedikten sonra dudaklarıma dudaklarını bastırdı.
Telefonu çalınca geri çekildi. Ben de dudaklarımı yaladım. Kahve tadı ağzıma yayılmıştı.Ashton inler gibi bir ses çıkardığında ona baktım. Dudaklarım dişlerimin arasındaydı. Telefonunu kapatıp, resmen masanın üzerine fırlattı.Beni belimden tutup, tezgaha oturttu. Bacaklarımı iki yana aralayıp arasına girdi. Eli sertçe ensemi kavrayıp, dudaklarımızı birleştirdi. Bu sefer bastırmakla kalmadı, dilini zorlandığında izin vermeyince kalçamı sıktı. İnleyip ağzımı aralayınca sıcak kahve tadındaki dilini ağzımın içine kaydırdı. Dili damağımı okşarken, inlemekten başka bir şey yapamıyordum. Bir eli kalçamı sıkarken, diğeri ellerimi tutuyordu.
Dilini ağzımdan çekti ama geri çekilmeden önce alt dudağımı dudakları arasında ezdi. Ona şaşkınca baktım. Az önceki öpücük ilk öpücüğümdü ve Ashton tarafındandı. Benden 7 yaş büyük biri tarafından. Beni evlatlık alan adam tarafından. Beni bir daha öpmesi için yalvaracak haldeydim. İçimde daha önce tatmadığım bir his vardı. Bacaklarımı birbirine bastırma gereği duydum. Ashton susmayan telefonunu alıp, karşı taraftaki kişiye küfür etmeye başladı.
Telefonu yeniden sinirle kapatıp, ellerini saçları arasından geçirdi. Sonra bana döndüğünde kasılmış çenesini gördüğümde yutkundum. Beni tezgahtan indirdi. Kalçam tezgaha yaslanırken yeniden dudaklarımızı buluşturdu. Sıcak dili ağzımdan içeri kaydığı an, şuraya düşüp bayılacağımı sanıyordum. Dizlerim titriyordu. Nefessiz kalana kadar beni elleri yanaklarımın iki yanında beni öptü. Bedenlerimiz birbirine yapışıktı. Kasıklarımın hizasında batan bir şey vardı. Bir baskı hissediyordum. Geri çekildiğinde alınlarımızı birbirine yasladı.
Telefonu yeniden çalınca yine küfürler etmeye başlayıp, yanımdan ayrıldı. Telefonu kapatınca bana döndü. Yüzünde sıkkın bir ifade vardı.
" Seninle kahvaltı etmek isterdim ama gitmem gerekiyor.Calum birazdan burada olur. Akşam geldiğimde kahvaltıyı telafi edeceğim." dedi ve dudaklarını son kez dudaklarıma bastırıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will you be my daddy? | Irwin
FanfictionBir ebeveyni olmayan çocuklar için, annesi yoksa "bu çocuk duygusuz olur, annesi yok." Babası yoksa "bu çocuk güçsüz olur çünkü babası yok." Ve evet, belki benim babam ben doğduğumda ölmüştü, güçsüzdüm ama beni her şeyden koruyacak bir daddy'e sahip...