" Shh! Alyssa sessiz olmalıyız, güzelim." Büyük eliyle zaten ağzımı kapatmıştı ama çığlıklarım bulunduğumuz kabini inletiyordu. Kabinin kapısına görevli geldiğinde, ter içindeki halimle Ashton'a baktım. Bana düşmanı işaret etti. Üzerine kendi tişörtünü geçirdiğinde hala içimdeydi.
" Efendim, bir sorun mu var? Çığlık sesi duyduk." dedi görevli kadın. Ashton iki eliyle beni kalçamdan tutup hareket ettirmeye devam ediyordu."Ah, hayır sevgilimin saçı fermuara takıldı. Bir sorun yok, iyi günler." dedikten sonra kapıyı kapattı. Buna kahkaha attım."Baya büyük bir fermuarmış."
----------
Alnımda tuhaf bir ıslaklık hissetmemle gözlerimi araladım. Tepemde bir adet Ashton duruyordu.
"Artık uyanman gerekiyordu, Alyssa. Beraber yemek yiyeceğiz." Bir kolunu bacaklarımın arasından geçirip beni kucağına aldı. Galiba yavaş yavaş bu kucakta taşınma işine alışıyordum.
Mutfağa geldiğimizde beni bir sandalyeye oturttu. Arkama geçip, bileğindeki siyah tokayla saçlarımı topuz şeklinde topladı. Esnemelerim arasında ona teşekkür ettim.
Kendisinin yaptığını düşündüğüm yemeği fırından çıkarıp, tabaklarımıza koydu. Ton balığı ve çeşitli sebzeler domates sosu ve baharatlarla fırında pişirilmişti.
Ashton kendine beyaz şarap dökerken ben suyu tercih ettim.
" Calum ile nasıl geçti günün?" dedi yemeğinden bir parça alıp ağzına atarken. Bir yudum su içip ona baktım.
" Gayet iyi. Calum ile vakit geçirmeyi seviyorum." dediğimde kafasını sallamakla yetindi.
Sessizlik içinde yemeğimizi yedikten sonra tabakları alıp lavaboya bıraktı.
Sonra bana döndü. Kapıdan çıkmadan önce eliyle onu takip etmemi işaret edince, hemen ayağa kalkıp onun arkasından ilerledim.Salona geldiğimizde koltuğa oturdum.
İçeride loş bir ışık vardı. Keskin bakışları benim üzerimde dolaştı." Tatlıya geçmek ister misin Alyssa?"
Yutkunup onu izlemeye devam ettim. Dudaklarını yaladı. Bunu her yaptığında lütfen beni öp diye ayaklarına kapanmak istiyordum.
" Ya da neyse önce film izleyelim. Daha önce grinin elli tonunu izlemiş miydin?" dediğinde kafamı iki yana salladım.
" Sevdiğim filmlerden biridir. Seri 3 filmden oluşuyor, en azından ikisini bu akşam izleriz." dedikten sonra ayağa kalkıp, filmi ayarladı. Sonra koltuğa oturup beni biraz daha yakınına çekti.
Üzerimde hala o lanet tişört vardı.
Film, biraz fazla uygunsuz sahne içeren bir filmdi. Sevişme sahneleri geldiğinde ben bakışlarımı Ashton ve ekrandan kaçırırken, Ashton da benim tam aksime ekrandan ya da benden gözlerini çekmiyordu.
Christian'ın ağzında buz ile bir şeyler yaptığı sahne geldiğinde gözlerimi ekrandan çekmedim. Daha doğrusu çekemedim. Nasıl bir his olduğunu merak etmiştim. Anastasia'nın zevk çığlıkları kulağıma dolarken belimde ilerleyen Ashton'un eli bacaklarımı birbirine bastırmama sebep oluyordu.
Acaba Ashton aynısını bana yapsa ne halde olurdum?
Gözlerimi yavaşça ona çevirirken, onun çoktan bana baktığını fark edince yutkundum.
Ela gözleri koyulaşmıştı. Çenesi yine kasılmıştı. Sabahki haline benziyordu. Beni öpmeden önceki haline.
Gözlerimi yeniden ekrana çevirdim ama bunun da yararı olmamıştı. Sıcak basıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will you be my daddy? | Irwin
FanfictionBir ebeveyni olmayan çocuklar için, annesi yoksa "bu çocuk duygusuz olur, annesi yok." Babası yoksa "bu çocuk güçsüz olur çünkü babası yok." Ve evet, belki benim babam ben doğduğumda ölmüştü, güçsüzdüm ama beni her şeyden koruyacak bir daddy'e sahip...