"Güzelim, dondurmayı böyle yemeye devam edersen akşam oturamaz hale geleceksin."
Gözlerimi devirip dondurmamı yalamaya devam ettim. Ashton etrafa baktıktan sonra elimden dondurmayı alıp beni tezgahın altına ittirdi. Bir yandan etrafa bakarken diğer yandan femuarını açıyordu.
"Biraz da bu dondurmayı yala kedicik."
---------
Dudaklarımı aralamam için uğraşan Calum'u ittim.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun!"
Öfkeden parlayan gözleriyle bana baktı. Ellerini iki yana açarak, üzerime yürüdü.
"Alyssa, kör müsün? Sana olan aşkımı göremeyecek kadar kör müsün?!"
Bir yanım üzülürken diğer yanım sinirleniyordu.
" Calum, benim için arkadaştan fazlası değilsin. Sana o şekilde yaklaşamıyorum."
" NEDEN?" diye resmen kükredi. Cevabımı ikimiz de biliyorduk, o yüzden konuşmayıp gözlerine baktım.
" SİKTİĞİMİN ASHTON IRWIN'I! LANET OLSUN SANA!" dedikten sonra duvara sabitli olan raflardaki her şeyi yere fırlattı.
" Alyssa, onu seçiyorsun. Ama ben senin için geri geleceğim ve sen o zaman benim olacaksın! O pezevenkin değil! BENIM!" diye bağırdığında korkmuştum.
Biraz kırık camlar içinde gezindi.
" O şu anda başka birini becerirken, sen burada yalnızsın. Ve bil bakalım yanında kim var? CALUM! BEN YANINDAYIM ALYSSA, ASHTON DEĞIL! BEN! ASHTON SENI BIRAKTI!"
Bir şey demeden onu izledim. Sonunda konuşmayacağımı anladığında küfürler saydırıp, evden gitti.
O çıktığı an duygularım bedenimi ele geçirdi. Hasta hissediyordum. Cebimden zorla telefonumu çıkardım. Nefes alamıyordum. Gittikçe duvarlar üzerime geliyor gibiydi, gözlerim kararıyordu.
Güç bela, Ashton'un ismine tıkladım. Telefon çaldı, çaldı ve sekretere düştü. Yeniden ve yeniden aradım. Belki 15 kere aradım. Ama hep aynısı oluyordu.
Başım dönmeye, midem bulanmaya başlamıştı. Bayılacak gibi hissediyordum. Ashton'dan umudu kesmiştim. Onun altında olan isime tıkladım.
Daha ikinci çalışta telefon açıldı.
"L-Luke- Ashton ev- b-ben ço-ok kötü-yüm."
Luke karşı tarafta bir şeyler söylerken daha fazla dayanamadım. Telefon yavaşça elimin arasından kaydı. Gözlerim de karanlığa kapandı.
------------
" Artık uyanması gerekiyor." diye bir ses duymamla gözlerimi araladım.
" Neredeyim ben?" diye mırıldandım. Beyaz ışık çok fazlaydı. Ama tepemde dört kişi dikiliyordu.
Mavi saçlı bir deniz kızı, kırmızı bir dinozor ve sarışın bir zürafa vardı. Bir de şişko bir kaplumbağa. Gözlerimi yeniden ovaladım.
" Siz kimsiniz?" diye mırıldandım yavaşça.
Sarışın olan kaplumbağaya bağırdı.
" Tanrım! Ona ne yaptınız!?"
" Hafızası birkaç güne yerine gelir." dedi kaplumbağa ve çıktı.
" Neden bir deniz kızı, dinozor ve zürafa görüyorum?"
" Alyssa, dinlenmem gerek güzelim." dedi sarışın olan. Beni yatağa geri yatırırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will you be my daddy? | Irwin
FanfictionBir ebeveyni olmayan çocuklar için, annesi yoksa "bu çocuk duygusuz olur, annesi yok." Babası yoksa "bu çocuk güçsüz olur çünkü babası yok." Ve evet, belki benim babam ben doğduğumda ölmüştü, güçsüzdüm ama beni her şeyden koruyacak bir daddy'e sahip...