"Sana gitmeni söylemiştim, Ashton. Her gün gittiğin gibi o kadının yanına git." dedim kollarımı bağlayıp, ağlamamak için kendimi kasarken. Kafasını iki yana salladı.
" Sen benimsin küçüğüm ve küçük kızımı asla bırakmam." Sonra beni kolları arasına çekti.
" Ama sen benim değilsin, babacık." dedim kısıkça ama duyduğundan emindim.
----------" Bana arkandan tuzluğu uzatır mısın?" dediğinde arkamı dönüp kırmızı tuzluğu ona uzattım. Teşekkür edip işine devam etti.
Yine bir tezgahta oturmuş, ayaklarımı sallayarak Ashton'un ağzıma tıkıştırdığı şeyleri yiyordum. Üzerimde siyah örme bir kazak vardı. Dün gece Ashton'un giydiği kazak.
Dün geceyi düşünmek bile beni çok ayrı boyutlara ve hislere sürüklüyordu. Günler geçtikçe Ashton'a aşık oluyordum.
Ocağın altını kapatıp yanıma geldi. Ellerini bacaklarımın iki yanına koyup, yüzüme eğildi. Gülümseyip ona baktım, sakin sabahlarda aşırı sevimli oluyordu. Ama bir şeyler yolunda değilse bir canavardan farkı yoktu.
" Gece güzel uyudun mu?"
Ona bakıp, dudaklarımı ısırdım.
"Yorgun olduğum zamanlar çok iyi uyurum." diye cevapladım. Yüzünde sırıtma vardı. Ah o yamuk sırıtma...
Elini kalçama koyup beni kendine yasladı ve dudaklarımızı buluşturdu. Kırkırdayıp, ellerimi ensesinde birleştirdim.
Dilini ağzımın içine kaydırdığında gözlerimi kapatıp inledim. Sıcak diliyle damağımı, eliyle de çıplak bacaklarımı okşarken altında kıvranıyordum.
Bir kez daha inlediğimde geri çekilip, beni kucakladı. Bacaklarımı beline doladım. Beni çocuk taşır gibi taşıyordu.
Salona geldiğimizde benimle birlikte koltuğa oturdu. Üzerimdeki kazağı fırlatınca, vücudumu süzdü. Karşısında tamamen çıplak bir şekilde duruyordum. Gözlerimiz buluştuğunda yutkunduktan sonra yüzüne o tehlikeli sırıtışını yerleştirdi.
Bir parmağını tenimde gezdirdi.
" Tenin..." Dudaklarını yaladı.
" Benim için..."
Gözlerime baktı.
" Uyuşturucu gibi..."
Yutkunarak ona bakıp, devam etmesini bekledim.
" Sana bağımlı oluyorum..." Elimle elini tutup, gözlerine bakmaya devam ettim.
" Korkuyorum, Alyssa... Senin bana bağlanmandan..."
Kafamı iki yana salladım.
" Ama beni istememenden daha çok korkuyorum..."
Bir şey demeden gözlerine baktım.
" Ya da benim sana bağlanmamdan çok korkuyorum, Alyssa..."
Eğilip, dudaklarına ufak, titrek bir öpücük bıraktım.
"Korkma..." diye fısıldadım.
İç çekip bana baktı. Tavrının bu kadar çabuk değişmesini anlamıyordum.
Sevişme modundan çıkmıştık. Beni yana oturtacakken ellerimi omzuna koyup ona baktım. Ağlamak üzereydim.
" S-Sen beni bırakmazsan, ben seni hiç bırakmam Ashton. A-Annem ve babam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will you be my daddy? | Irwin
FanfictionBir ebeveyni olmayan çocuklar için, annesi yoksa "bu çocuk duygusuz olur, annesi yok." Babası yoksa "bu çocuk güçsüz olur çünkü babası yok." Ve evet, belki benim babam ben doğduğumda ölmüştü, güçsüzdüm ama beni her şeyden koruyacak bir daddy'e sahip...