Üçüncü Bölüm

1K 154 115
                                    

*Jugeunkkae okunuşu: cu-gunk-ge

Yemeğe indiklerinde neyse ki Taehyung masada yoktu ve sofra kaldırılıp herkes dinlenmek için odasına çekilene kadar da gelmemişti. Seokjin, yemekten sonra yaptıkları kısa bir muhabbetin sonrasında kendi evine gittiğinde, Jungkook sonunda yalnız kalabilmişti. Kendisine ait olmadığı için eski evinden getiremediği kitaplarına olan özlemi çok büyüktü. Hele ki böylesine karmaşık bir gün geçirmişken ve sinirleri yıpranmışken hafif bir şeyler okumak bütün derdini yok edebilirdi.

Pencerenin önünde durmuş, bahçeyi aydınlatan sokak lambalarını izlerken kapısı tıklatıldığında yeterince yüksek bir sesle "Gir." dedi. İçeriye ondan varsa yoksa bir karış kadar uzun olan bir adam girdi. Burnunun altını ince uçlu bir kalemle çizmiş gibi görünmesine sebep olan bıyığı, gergin cildi ile çok tuhaf bir görünüşe sahipti. Elinde Jungkook'un bavulu ile yatağın dibine kadar geldi ve bavulu bıraktıktan sonra hafifçe eğilip selam verdi.

"Bay Jeon, benim adım Ban Gwang fakat siz Gwa olarak hitap edebilirsiniz."

"Eğer öyle istiyorsanız, Bay Gwa, elbette böyle sesleneceğim. Bavulumu getirdiğiniz için teşekkür ederim. Bana kendi soyadım ile seslenmenizi rica edebilir miyim sizden?"

"Ah..." Bay Gwa'nın kafası karışmış gibi göründü. Bunu tuhaf bulduğu belliydi, elbette tuhaf bulacaktı; ne de olsa Jungkook Kim Taehyung ile evlenecekti ve herkes onu damat olarak kabul etmişti. Bay Gwa da henüz imzaların atılmadığını bilmiyor olmalıydı. "Tabii. Bay Jeon, efendimiz size bir yardımcı tayin etmemizi istedi. Fakat önceden size sormamı da söyledi. Kendi evinizde hizmetkârlarınız vardı, değil mi?"

"Aslına bakarsanız hayır, daha önce buna gerek duymamıştım. Tam olarak ne yapmam gerekiyor?"

"Sizin bir şey yapmanıza gerek yok efendim. Yalnızca kadın bir yardımcı mı yoksa erkek bir yardımcı mı istediğinizi ve özel olarak taşıması gerektiğini düşündüğünüz herhangi bir kabiliyeti söylemeniz yeterli."

"Anladım." dedi Jungkook. Bunu daha önce hiç düşünmediği için, herhangi özel bir isteği de yoktu. Bu nedenle yalnızca "Sanırım erkek bir yardımcı olursa daha rahat hissederim. Bir de... Eğer Omegalar ile anlaşabilen biri olursa..." demekle yetindi. Bay Gwa kafasını anlayışla salladı.

"Ah, tabii ki. İzninizle."

Jungkook onun yeniden eğilmesini ve hızlı adımlarla odasını terk etmesini izledikten sonra yeniden pencereye dönüp derin bir iç çekti. Seokjin'in de dediği gibi artık evinde değildi, duruşunu sağlamlaştırması ve sırtını dikleştirmesi gerekiyordu. Bunlara alışmak için bolca zamanı olacaktı zaten. Fakat önceliği, evdeki herkese güçlü bir insan olduğunu göstermekti. Kendince Omegaları temsil ettiğini düşünüyordu ve herhangi bir aşağılanmaya tahammül etmeyeceğine dair –yine kendisine– söz vermişti.

Birkaç dakika geçmişti ki kapısı yeniden tıklatılınca Jungkook Bay Gwa'nın önceki dediklerine eklemesi gereken bir şeyler olduğunu düşündü fakat girmesini söylediğinde karşısına çıkan kişi Bay Gwa değildi.

"Bay Jeon."

Kendi yaşlarında gibi gözüken genç adama baktı Jungkook. Onu incelerken selamına karşılık vermeyi unuttuğunu fark etti ve hemen toparlanıp yanıtladı.

"Merhaba..."

"Beni Bay Gwa gönderdi efendim. Sizin kişisel yardımcınız olacağım."

"Ah, anladım." Jungkook şaşırdı. İsteği çok basit bir biçimde kabul edilmiş ve çabucak yerine getirilmişti. Belki de hâlihazırda bu kişiyi tayin edecekleri belliydi.

SEALED FATE (devam etmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin