Sekizinci Bölüm

1K 134 145
                                    

SONG JI EUN - DON'T LOOK AT ME LIKE THAT

PARK HYO SHIN - SNOW FLOWER

🌻

2 HAFTA SONRA

Kim Konağı'nda süregelen hazırlıklar büyük bir hızla devam ederken büyükbaba da sağlığına kavuşmuş, balığa çıkacak kadar dinç hale gelmişti. Uzun zamandır evden ayrılmadığından olsa gerek dışarı çıktığında bir an önce nehir kıyısına gidip biraz balık avlamak istediğini söylemişti yardımcılarına. Bay Gwa hâlâ tedirginlik ile çarpan yüreği ile buna mümkün olduğu kadar karşı çıksa dahi yaşlı Alfa'yı durduramamışlardı.

Bu esnada Jungkook salonda, öğle yemeği için Taehyung'la aynı masada oturuyordu. Sessizce yemeklerini yerken konuya direkt olarak girmek istedi:

"Bugün müsait olduğunda Hwasa hakkında konuşabilir miyiz?"

Taehyung başını kaldırdı. Lokmasını yutarken çatalını da tabağına yasladı ve yemeğine devam eden Jungkook'u izledi. "Konu ne?" diye sordu.

"Bu konuyu düşünmemi istemiştin. Ben de düşündüm ve kararımı verdim." dedi Jungkook ve çatalını bırakıp tabağının kenarından aldığı peçete ile dudaklarını sildi. Ayağa kalkarken Taehyung heyecan yüzünden midesinin bulandığını hissediyordu.

"Ne zaman geleyim? Bütün gün müsaitim."

"Sana haber veririm. Afiyet olsun."

~

Jungkook uzunca bir süre bahçede oyalandı. Gerginliğini ve endişesini atabilmek adına çiçekleri, birkaç küçük ağacı ve süs havuzundaki Koi balıkları ile ilgilendikten sonra saat dörde doğru eve geri girdi. Taehyung ortalarda görünmüyordu. Kendisini odasına kapatmış olabileceğini düşünmüştü çünkü kokusu hâlâ hissedilir biçimde odalarının olduğu kata hakimdi.

Duş alıp temiz kıyafetler giyindiği esnada Hoseok odasına çıkıp büyükbabanın onu görmek istediğini, işleri biter bitmez yanına gitmesini söylediğinde çoktan akşam yemeğini atlama planları yapıyordu kafasında. Fakat bundan kaçış olmadığını bildiğinden işlerini halleder halletmez aşağı indi ve müsait olduğunu öğrendiğinde, büyükbabanın kapısını çaldı.

"Kim o?"

"Benim, büyükbaba. Jungkook."

"Ah, Jungkook! Canım, gel içeri gel." Jungkook onun sesini duyar duymaz içeri girdi ve başıyla selamladı yaşlı adamı. "Nasılsın evladım? Geç otur şöyle karşıma. Neden hiç yanıma gelmiyorsun anlamadım. Seni kıracak bir şey mi yaptım?"

"Hayır, elbette yapmadınız. Bahçe işlerine daldığımdan evde olamadım pek. Üzgünüm."

"Anladım. Yüzünün rengi yerine gelmiş, bahçe ile uğraşmak sana iyi geliyor."

"Siz de iyileştiğinizden beri oldukça mutlusunuz efendim. Şükürler olsun."

Büyükbaba genişçe gülümsedi ve atlattığı ağır hastalık sonrasında yerine gelen iştahının sonucu olan göbeğini pat patlayarak arkasına yaslandı. "Taehyung ile anlaştığımızdan beri sıkıntı edecek hiçbir şeyimin kalmadığını biliyorum, onun rahatlığı bu."

"Anlaştınız? Bunu bilmiyordum."

"Evet, tanrıya şükürler olsun ki o inadından vazgeçti evladım. Yoksa sıkıntıdan düşerdim yatağa."

"Anladım... Aslında, büyükbaba..." diye mırıldandı. Bunu onu kırmadan nasıl söyleyebilirdi ki?

"Söyle Jungkook, çekinme."

SEALED FATE (devam etmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin