On İkinci Bölüm

948 146 75
                                    

Bir hafta sonra...

O gün Seul'de hava, kış aylarının ilk günlerine nazaran daha sıcaktı. Henüz göç vakti gelmemiş kuşların şakımaları ile doluydu bahçe ve baktıkça insana huzur veriyordu. Jungkook'un seneler öncesinde ektiği kızılağaçların yaprakları sararıp dökülmeye başlamıştı; yerde toplanan yığın, ara sıra esen rüzgâr ile havalanıp bir başka yere taşınıyordu.

Jungkook ise sabahın erken saatlerinde kalkıp merkeze inmişti. Halletmesi gereken bazı sorunlar vardı, Jimin'den birkaç bilgi almalıydı ve yeni yapılan yol çalışmalarının nasıl gittiğini görmek zorundaydı. Küçük bir patikanın düzeltilip at sürmeye uygun hale getirilmesi için görevlendirmişti birkaç elemanı fakat tembellik ettiklerine dair duyumlar alıyordu. Kış gelmeden o yolun tamamlanması şarttı.

Şimdi siyah deri eldivenlerini çıkartıp cebine sıkıştırırken, Jimin'in ofisinde, masasının hemen önündeki koltukların birinde oturuyordu. Yalancı güneşe rağmen burnu soğuktan kıpkırmızı olmuştu ve elleri de neredeyse uyuşmuş haldeydi.

"Bekletmedim çok, değil mi?"

Kapı açıldığında kafasını o tarafa çevirdi. Jimin yuvarlak gözlüklerini çıkartıp ipini güzelce etrafına doladı. Jungkook başını iki yana sallayarak sorun olmadığını belirtti. "Hayır, yeni geldim zaten. Nasılsın?"

"İyiyim. Asıl seni sormak lazım? Tatil yaptın diye buhranlar binmedi umarım."

İkisi de güldü. Jungkook 'in çalışma takıntısı yüzünden Jimin onunla bol bol uğraşıyordu.

"Aksini söylemek isterdim ama öyle oldu. Buralarda durum ne? O daracık patikayı bile tamamlayamadılar bir ayda. Ne diye maaş ödüyoruz anlamış değilim doğrusu. Yapamayacaklarsa yerlerine başkasını bulalım."

Jungkook'un kaşlarını çattığını gören Beta, onu sakinleştirmek için tatlı dille "Bir kez uyaralım, eğer ciddiye almazlarsa işi başkasına veririz. Zaten çok işi kalmadı, bir yamaç düzeltilecek o kadar." dedi. Jungkook ikna olmasa dahi kafasını salladı. "Bugün gidelim ama." dedi ısrarlı olduğunu belirtircesine. "Çalışma alanını görmek istiyorum."

"Tamam, öğleye doğru çıkarız." diye teklif sundu Jimin.

Gitme vakti gelene kadar birkaç dosyanın incelemesini yaptılar. Jungkook çeşitli hesaplamalar yapıp boş yere para ödediklerini düşündüğü her kurum ve kişiyi eledi. Yardım edilmesi gereken aileleri belirlediler ve vakıflara dağıtılacak meblağı da çıkarttılar. Saat on bir buçuğu gösterirken de yol çalışmasının olduğu yere doğru yola çıkmışlardı.

Vardıklarında tam da tahmin ettiği üzere, ortada işçi namına kimse bulunmuyordu.

"İzin günleri mi?" diye sordu, hafta içi olduğunu bilmesine rağmen. Sinirlenmeye başlıyordu.

"Hayır. Normalde çalışıyor görünüyorlar."

"İşe bak ki çalışan tek şey çeneleri." dedi Jungkook, avcundaki gemleri hafifçe çekip atını sol taraftaki açık alana çevirirken. Jimin onun gösterdiği yere baktığında koca bir çınar ağacının altında oturan adamları gördü.

"Çağır onları." dedi Omega ve yüzünü çevirip patikanın ortasına indi. Gelişigüzel kenara itilen toprağı, olmadık yerlere atılmış yaban otlarını ve yolun kenarına düzensizce dizilmiş kayaları görünce iyice öfkelendi. Binlerce Won ödedikleri hizmetin karşılığı bu olmamalıydı.

Jimin birkaç dakika sonra peşinde altı işçi ile döndüğünde, sinirlerine hâkim olmak için epey zorlanmıştı fakat başarmıştı.

"Çok çalıştığınız için yoruldunuz sanırım." dedi. "Öyle mi?"

SEALED FATE (devam etmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin