Altıncı Bölüm

1K 142 66
                                    

DAAL BAND – WALK OF ORDIBEHESHT

Büyükbabasıyla yaptığı kısa konuşmanın ardından kafasını dağıtmak isteyen Taehyung, altı sene boyunca uzak kaldığı eyaletin merkezine inme kararı almıştı. Etrafı kontrol etmek ve olmadığı süreç boyunca nelerin değiştiğini görmek istiyordu.

Merkeze indiğinde, her zamanki gibi, ilk olarak Jimin'in ofisine uğramak için küçük bir bakkalı, penceresinden nefis kokular yükselen köşe başı fırınını, eyaletin en güzel ve başarılı okullarından biri olan Kim Naeun Kolej'i geçti. Altı yıl önce, evi terk edip gitmeden önce yarım bıraktığı projelerden biri olan yol düzenleme çalışmasının bitirildiğini, eski kırık yollar ve patikaların yerine jilet kadar keskin taş yolların yapıldığını gördüğünde beğeniyle homurdandı. Artık etrafta toz kalkmıyor, daha rahat yürümek ve at sürmek için geniş bir imkân sağlanıyordu.

Küçük bir kapısı olan müstakil ofise girerken, kısık zil sesi içeridekilere geldiğini duyurdu. Şansına Jimin resepsiyonun önünde, anca bir şeyler okuyacağı zaman taktığı gözlükleri ile birkaç dosyayı karıştırıyordu.

"Artık karşılanmıyorum?"

Sesini duyduğunda ona dönen sarışın adama baktı Taehyung ve gülümsedi. Jimin hemen gözlüklerini çıkardı. Onu gördüğüne şaşırmıştı. Ne de olsa altı senedir bu ofise uğramıyordu. Ondan tek bir haber dahi alamamışlardı.

"Bay Kim? Tanrım, gözlerim doğru görüyor değil mi, Lord Kim bu karşımdaki adam?"

"Yüzümü unutacağın kadar ayrı kalmadık Jimin, beni selamlamayacak mısın?"

"Bunu hak ettiğinizi düşünmüyorum efendim." dedi genç adam ne denli darıldığını açıkça belli ederek. Taehyung haksız olduğunu bildiğinden fazla üstelemedi ve omzunu hafifçe pat patlayıp "Odana geçelim mi, biraz sohbet ederiz?" diye sordu.

Klasik modern tarza döşenmiş çalışma odasına geçtiklerinde Jimin hemen çalışanına ikisi için bir demlik çay getirmesini söyledi ve kapı kapandığında hayretle yüzüne bakakaldı.

"Vay canına, sizi görmek sahiden de hiç beklemediğim bir şeydi. Neredeydiniz bunca zaman?"

"Ara verdim diyelim." dedi Taehyung paltosunu çıkartıp koltuğun sırtına asarken.

"Altı sene boyunca? Çok yorulmuş olmalısınız..." Beta'nın inanmayan, alaycı sesiyle gülümsedi Alfa. Onu kandırmak gibi bir niyeti olmadığını ikisi de elbette biliyordu. Eski arkadaşı bunu üstelemeyecek kadar anlayışlıydı neyse ki.

"Sen neler yaptın? Yeni yüzler, yeni icraatlar görüyorum etrafta. Eğer bütün eyalet böyleyse ne âlâ!"

"Seveceğinizi biliyordum. Bay Jeon ile tanıştınız, değil mi?" dedi Jimin ellerini ıslak bir havluyla silerken. Taehyung'a da bir havlu uzattığında genç adam reddetmeden alıp ellerini temizledi.

"Evet."

"Sizin geldiğinizi görünce bu yüzden şaşırmıştım; her sabah onu görmeye alışmışım. Havanın güzel olduğu günlerde at sürmeye gelir."

"Öyle mi..." dedi Taehyung ilgili bir tavırla.

"Evet. Oldukça iyi bir insan. Hem de hoş sohbet. Kime sorsanız mutlaka konuşmuşluğu vardır. Büyükbabanız onu bu göreve atamakla çok iyi etmiş doğrusu."

Taehyung'un kaşları kalkarken Jimin çayları getiren görevliye içeri girmesini söyledi. Porselen demlik tam ortalarına, masaya kondu ve genç Beta fincanları hazırlayıp sıcak çaylarını doldurdu. Taze yaprakların kokusu bile ikiliye iyi gelmişti.

SEALED FATE (devam etmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin