Yedinci Bölüm

1K 138 96
                                    

" Âdem'in cennete geri dönme zamanıdır. "

Akşam sefalarının ardından herkes odalarına çekildiğinde Taehyung Jungkook'tan odasına gelmesini rica etti. Büyükbabasıyla konuştuğu olayı onun da bilmesi gerekiyordu ve eğer bu evde yaşamaya devam edecekse birbirlerine karşı açık olmak zorundalardı.

Jungkook içeri girdiğinde doğruca koltuğa oturdu. Taehyung karşısına geçmek yerine yanına çöktüğündeyse gerilmeden edemedi.

"İçecek bir şeyler ister misin?" diye sordu Alfa. Belli etmese de epey gergindi. Biraz sonra söyleyecekleri gözünü korkutuyordu.

"Hayır, teşekkürler. Ne konuşmak istiyordunuz?"

"Şu resmi konuşmayı bir kenara mı atsak ilkin?"

Jungkook bir süre karşı çıkmayı düşündüyse de hiçbir şey demeden kafa salladı. Sonra Taehyung devam etti:

"Sana söylemediklerini biliyorum ancak tahmin de edeceğin üzere askerliğimi tamamladım. Askerdeyken yoldaşım olan değerli bir arkadaşım vardı. Pyeongyang'dan gelmişti, pek hali vakti yoktu ancak kalbi temizdi. Bir eksiğimiz olsa ilk o koşardı." Ellerine baktı. Sanki hâlâ görebiliyordu kızıl lekeleri. Onu aylarca kovalamış, kabuslarına girmiş ve uyandığı her güne pişmanlık ile başlamasına sebep olmuşlardı. "Kuzeylilerin kurduğu bir bombada vefat etti. Ellerimde."

Jungkook Taehyung'un yüzüne bakarken ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Şaşırmıştı. Böyle bir şey anlatmasını beklemiyordu.

"Ah..." diye bir ses çıktı dudaklarının arasından. "Bunu yaşamana çok üzüldüm Taehyung. Eminim kaybı herkesi çok üzmüştür."

"Tabii." Alfa mırıldanırken biraz alaylı bir tını sezmişti sesinde ancak müdahil olmayı tercih etmedi. "Ölmeden önce bana ne dedi biliyor musun? Onu yabancıların ellerine bırakma. Ve bana yalvardı. İnsan ölürken birçok şey isteyebilir Jungkook, ancak aralarında en güçlü his neyse dilindeki zikri de o olur. Byeom benden onun çocuğuna bakmamı istedi."

"Neden? Başka kimsesi yok muymuş?" Jungkook bunu sorarken sinirli değildi, sahiden merak ediyordu. Yalnızca askerde tanıdığın birine evladını emanet etmek... Nereden bakarsa baksın akıl kârı değildi.

"Var. Fakat herkesin şehitlik parasına çökmek isteyeceğini biliyor. Yetimhane ise dehşete düşürüyordu onu. Koğuşta da sürekli bundan bahsederdi. Eğer bana bir şey olursa Hwasa'ya kim bakacak? Hwasa'm ne yapar..."

"Yazık olmuş. Peki... Ne yapacaksın?"

"Eğer sen de istersen Hwasa'yı evlat edinmek istiyorum. Hemen karar vermeni beklemiyorum ama bunu düşünürsen çok iyi olur."

Bunu belli belirsiz duymuştu çünkü duyduklarının yankısı hâlâ kulaklarında devam ediyordu hiç susmayacakmış gibi. "Anladım." dedi. "Neden bana soruyorsun?"

"Sana açıklama yapmaya mecburum. Jungkook," Taehyung birdenbire ona döndüğünde genç adam soluğunu tutup onun yakışıklı yüzüne baktı. Gözlerindeki bakış her zamanki gibi içinde tuhaf hisler uyandırıp kalbini sıkıştırıyordu. "Seni tanımak istiyorum."

"Ne?"

"Biliyorum, önceden sana hak ettiğin gibi davranmadım. Hatta hak etmediğin şeyler söyleyip yersiz davrandım. Ama beni anlayabileceğini düşünüyorum. Şimdiden anlıyorsun ve... Bilmiyorum, sanki senden başkası olmaz gibi."

Bütün dünyası birden durmuştu. Görüşü buğulanıyor ve kulakları çınlıyordu. Panik atak mı geçiriyordu acaba? Taehyung ciddi miydi?

"Beni affedebilir misin? Bir şans verir misin?"

SEALED FATE (devam etmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin