Merhabalar öncelikle hepinizin bayramı mübarek olsunn!! Bayram gününe özel şeker niyetinde yepyeni bir bölümle karşınızdayım! Geçen bölümde kapkaranlık kütüphane odası aydınlanmış ve karakterlerimiz birbirlerinin yüzlerini nihayet görmüşlerdi! Bakalım bu bölümde neler olacak? Hepsi ve daha fazlası için sizleri bölüme alıyorum sdafdgg! :P :D
-Dilerseniz bölümü multimedya'daki şarkı ile birlikte okuyabilirsiniz! Keyifli okumalar!
3.Bölüm - Güneş Olmak...
"Ay nasıl parıldar ki böyle, Güneş'i olmasa?"
Onu bir yerlerde görmüştüm, emindim. Yüzü ilk defa gördüğüm bir yüz değildi. Fakat nerede gördüğümü bir türlü hatırlayamıyordum. Size işin tuhaf olan yanını söyleyeyim mi? Sanırım o da beni tanıyordu. Kaşları çatık bir şekilde sorgularcasına yüzüme bakıyor ama asla konuşmuyordu. Belki birbirimize kim olduğumuzu sorsak bu soruyu kafamızdan silebilecektik ama şu an yaptığımız sadece birbirimizin suratlarını izlemekti. Nitekim birkaç dakika sonra bu tuhaf durumdan kendisini ilk kurtaran duvar çocuk olmuş ve dikkatini bulduğumuz çocuğa vermişti. Eğilip onunla aynı hizaya geldiğinde birkaç saniyelik bekleyişten sonra çocuğun yakasından tutmuş ve onu ayağa kaldırmıştı.
"Konuş." dediğinde sesi o kadar sertti ki neredeyse çocuk yerine ben konuşacaktım. Ne konuşacaktın deseniz cevap veremem ama şu an olayın öyle bir atmosferi vardı ki inanın biri çıkıp ışıkları sen kapattın dese, evet, diyecektim.
"Ben... Benim onunla bir alakam yok."
"Kiminle bir alakan yok?"
"Ben, yani tahmin ettiğiniz hiçbir şeyle alakam yok. Ben sadece burada uyuyordum. Ben sadec-" diye devam etmeye çalışan çocuğun haline biraz acımaya başlamıştım sanırım. Çünkü duvar çocuk öyle bir bakıyordu ki, bakışları sanki çocuğun kalbinden girip sırtından çıkıyor gibiydi.
"Tahmin ettiğimiz kişi kim?" Duvar çocuğun bu sorularına ilk başta anlam verememiştim. Sonrasında ise bunu yapmasının arkasındaki mantığı anladığımda hayranlık duymuştum doğrusu. Çocuk kendi ağzıyla kendini ele veriyordu aslında. Şöyle ki, olayla gerçekten alakası olmasaydı neden masanın altına saklansındı? Ve en önemlisi de onu neden ve kim için sorguladığımızı bilmiyor olsaydı, kast ettiğimiz kişiyle bir alakası olup olmadığını ilk önce bizim sormamızı beklemesi gerekirdi. Ama bu şekilde olmamış, çocuk direkt olarak soracak olduğumuz kişiyle bir ilgisi olmadığını söylemişti.
"Bakın, cidden ben bir şey yapmadım. Ben kimseyi görmedim. Ben geldiğimde kimse yoktu burada." dediğinde ise duvar çocuk artık sabrının kalmadığını ifade eder bir şekilde önce çocuğun yakasını bırakmış sonrasında da çocuğun sağ omzuna elini koymuştu. Tabii sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bu dostça bir dokunuş değildi. Öyle ki karşımdaki çocuğun surat ifadesindeki değişim bunu bana kanıtlar nitelikteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
Novela JuvenilGüneş'ken parlamak kolaydır, değil mi? Peki ya siz hiç Ay'ken parlamaya çalıştınız mı? Işığınız yıllar önce elinizden alınmışken ve bu yüzden kapkaranlık kalmışken parlamaya çalıştınız mı? Ya da tamamen boş verip karanlığı seçtiğiniz ve bu yüzdendir...