8. Bölüm ➰ Hiç Kimse

1.3K 206 134
                                    

Bölüm şarkısı:Kevin McAllister - Play Dirty

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı:
Kevin McAllister - Play Dirty

*8. Bölüm: Hiç Kimse*

Hayatlarımızı bir rüyayla karşılaştıranlar haklıymış...
Uyanık uyuyor ve uykuda uyanıyormuşuz.
-Montaigne

Dudaklarımın arasına sıkıştırdığım bir çubuk kraker ve topuz yaptığım saçlarımla son bir saattir koltuğun üzerinde bağdaş kurmuş oturuyordum. Dizimin üzerine koyduğum telefonumun ekranında yazan yazıları okuyup bir yandan da çubuk krakeri minik minik ısırıyordum. Ekranda prekognisyon yazıyordu. Meydana gelecek olayların paranormal olarak algılanması.

İnternette yazan çoğu bilgi tıpkı astral seyahat gibi deneyim üzerine değil uydurma üzerine yazılmış olaylardı. Benim gibi olan biriyle tanışma düşüncesi kesinlikle heyecanlanmama sebep olurdu ama karşımdaki herkesi sahtekar olarak yorumlamam daha normaldi. Girdiğim forumlarda geleceği gördüğünü söyleyen yüzlerce insan vardı ama aslında anlattıkları olaylar rüyalarıyla denk gelmiş ufak tefek tesadüflerdi.

"Rüyamda yumurta yediğimi gördüm ve annem yumurta yaptı."

"Kendimi bir caddede yürürken gördüm ve bugün bir caddede yürüdüm."

Göz devirmek inanılmaz göz ağrıtan bir olaydı ama bu yazıları her okuduğumda ya parmağımı boğazıma sokmak ya da gözlerimi devirmek istiyordum.

Hepsi bomboş, gereksiz şeylerdi. Bazıları inanılmaz ayrıntılıydı ama yalan olduğunu hissettiriyordu. Çubuk krakerden bir tane daha alıp ekranı kapattım ve gerinerek ayağa kalktım. Topuz yaptığım saçlarımı açıp yatak odama ilerledikten sonra üzerime bebek mavisi salaş bir kazak ve kot pantolonumu geçirip saçlarımı daha düzgün bir şekilde topladım. Son bir saattir kendime ettiğim eziyet böylece son buldu.

Evden dışarı çıktığımda ellerimi montumun cebine iyice sokup çiseleyen yağmurun altında yürüdüm. Otobüs durağına ulaşana kadar biraz ıslanmıştım ama şemsiye kullanasım gelmemişti. Birkaç dakika sonra sık geçen otobüslerden birine binip işyerime ulaştığımda son bir aydır burayı hiç özlemediğimi fark ettim. Yıkılsın gitsin ama ben içindeyken değil.

Aslında çok güzel, tatlı bir mekandı. Devamlı dolu oluyordu, sadece çıkış saatine yaklaştığımız vakit boş masalar olurdu. İçeri girip tezgahın arkasında duran Çisem'le gözgöze geldiğimde gülümsedim. Sahte bir gülümsemeydi, her zaman yüzümde olan türden. Çisem ise mesai arkadaşımdı ve son bir aydır bütün yük ona yüklenmiş olmalıydı.

"Neredesin kızım sen?" dedi tezgahın arkasına ilerlediğimde kısık sesle. "Kaza geçirmişsin, iyi misin şimdi?"

Çok merak etseydi bu bir ay içinde arayabilirdi ama aramamıştı. "İyiyim," dedim montumu çıkarıp askıya asarken. İçeri girip ellerimi yıkadım ve kaküllerimi düzeltip geri döndüğümde üzerime önlüğümü geçirdim. Boşalan masalardan birine gidip masayı sildiğimde aslında Çisem'den kaçıyordum.

RÜYALARIN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin