Minseok boğazını temizledi.
"Baekhyun'un hafıza kaybını çoktan bildiğine seninle bahse girerim," Chanyeol'e bir bardak beyaz şampanya sunduktan sonra koyu mavi barmenlik üniformasını düzeltirken söyledi.
Aslında, yüzünü kaplamış morluklar ve cehennem gibi kanayan dudaklarıyla onu dükkanda gördüğünde şaşırmıştı. Artı olarak Baekhyun'a olanlardan sonra onu bir haftadır görmemişti. Yine de, tüm bunların arkasındaki nedeni biliyordu. Ve bu yüzden diğerini suçlayamıyordu.
Chanyeol Baekhyun'u seviyordu. Böyle bırakmazdı.
Chanyeol ona her şeyi anlattı ve ikisi için kötü hissettiğini söylediㅡ kimsenin mutlu sonunu asla bu kadar kolay bitiremez gibi görünüyordu.
Genç olan baş salladı, dudaklarını cam bardağa yaklaştırdıktan sonra bir saniye tümünü yuttu.
Minseok iç çekti. "O halde ne yapmayı planlıyorsun? Amerika'ya geri dönemeyi mi? Hayatına devam etmeyi düşünüyor musun?"
Chanyeol ona baktı, gözleri net ve görülebilir şekilde acıyla doluydu. Yüzünü örten bir şey giymesine rağmen yaramaz sırıtışı belli oluyordu.
"Ondan bu kadar çabuk vazgeçeciğimi mi düşünüyosun?" Kıkırdadı. "Hayır, kıçımı oraya geri götürmeyi planlamıyorum."
Yaşça büyük olan bir kaşını kaldırdı.
"Ama o çoktan anılarıyla seni unuttu, ne yapabilirsin ki?"
Chanyeol keskin bir acı içinde hissetti.
Biliyorum.
Ama tabiki, bunun kimsenin görmesine izin vermezdi.
Aslında, onun gözlerine bir defa baktığında, kesinlikle ne söylediğini buluyordun.
Acı içindeyim.
Minseok onun söylemeyeceğini bile biliyordu. Çünkü gözleri ağzından daha çok konuşuyordu. Gözleri sözlerden daha anlamlıydı.
Chanyeol hala zorlukla çalışan isteğiyle konuştu,
"Yeni bir tane meydana getireceğim. Başa dönerim."***
"Baekhyunie, sanırım gitme zamanı. Saat çoktan 10, hala İngilizce dersim var. Bu yüzden hoşçakal! Sonra görüşürüz! Seni seviyorum" Daehyun merdivenlere koşmadan önce Baekhyun'un yanaklarına bir öpücük yerleştirdi.
Baekhyun sadece sallandı, Daehyun'un onun için hazırladığı Tavuk sandiviçi yerken iç çekti.
Bir ısırık aldı ve tadını iyi bulduktan sonra gözleri neredeyse kapandı. Bunun üzerine sandiviçin tadını çıkararak yavaşça yedi. Bir süreliğine gözlerini kapadığında pisliğin biri elinden sandiviçini aldı.
Yukarı baktı ve düzgünce taranmış kırmızı saçlarıyla uzun figürü gördü ve yüzü koyu eflatun ve kırmızımsı morluklarla kaplıydı. Sırıttı ve sandiviçi ağız dolusu hart hurt yedi.
"Tadı güzel ama iddiaya varım ki..." şaşkın kısa adama doğru eğildi ve şehevi bir ses içinde fısıldadı. "Senin tadın daha iyi."
Baekhyun şakaklarının yanındaki sıcak teni hissetti, onu kızdırıyordu. Oturduğu ağacın gövdesinden kalkarken uzun olanı itti.
"Kimsin ve ne sikim yaptığını sanıyorsun?!" Baekhyun ona öldürücü bakışlar atarken bağırdı.
"Kolay, sevgilim." Chanyeol kıkırdıyordu.
"Erkek arkadaşına bu kadar sert olma, tamam mı?"
Baekhyun bir kaşını kaldırdı.
"Yani tekrar sensin, Park Chanyeol," ifadesiz bir şekilde kollarını itti ve göğsünde katladı.
"Pekala, senin bir götdeliği olduğunu duydum. Şimdide onayladım," tısladı ve gözlerini devirdi.
"Ve?"
"Senin gibi biriyle çıktığıma inanamıyorum. Berbat." Baekhyun pişmanlık içindeymiş gibi kafasını salladı.
Chanyeol alay etti. "Aslında, penisimin kalçalarında kıpırdarken saf mutluluk içinde adımı çığlık atma fikrini sevmiş olduğun zaman, berbat diyebilirsin."
Ukala bir tavırla kahkaha attı. "Artı olarak aslında sevgilim olmak için ilk yalvaran sendin."
"Gerçekten yaptım mı?" Baekhyun dilini üç kere şaklattı.
"O zaman öncesinde bana gerçekten yazık oldu. Ah, çok aptaldım" Baekhyun mırıldandı ve ona baktı.
"Çünkü ben olmasaydım, senden daha iyi birini severdim."
Chanyeol'un kalbi kırılıyordu. Neden bu lanet şeyleri ona söylüyordu?
"Ve eğer seni gerçekten sevmiş olsaydım, neden senin için olan duygularımı unutayım? Sence doğru değil mi? Gerçek değil mi?"
"Kes."
Baekhyun dudağını ısırdı.
"Sadece gerçekleri belirtiyorum, Chanyeol. Bizim hakkımızdaki her şeyi sana olan duygularımı unuttum, sadece beni rahat bırakamaz mısın?"
"Bırakmak mı?" Chanyeol kötü bir ifadeyle kahkaha attı.
"Üzgünüm, aşkım ama kesinlikle bırakmayacağım."Baekhyun sinirleri bozulmuş bir soluk bıraktı, plastik kapları düzeltip, Daehyun'un yemek çantasının içine yerleştirmeden önce dev'e gözlerini devirdi.
Chanyeol Baekhyun'u kolundan sıkıca kavradı, dönemsi için onu sarstı.
"Sadece bilmen için, henüz ayrılmadık."
Baekhyun sinirle yüzüne baktı.
"Oh öyle mi? O halde şimdi senden ayrılıyorum. Kahretsin, bu çok basitti." Ve sonra Chanyeol'u sessiz bırakarak kafeteryadan fırtına gibi çıktı.
***
"Yani geri döndün. Bu arada güzel saç rengi." Minseok zevkli saç rengini beğenerek söyledi.
"Kahretsin evet, teşekkürler."
Yavaşça koltuğuna oturdu ve yaptığı gibi Kyungsoo, Luhan, Sehun, ve diğer sınıf arkadaşları onu farkedip, ona yürüyen bir bokmuş gibi bakıyorlardı.
"Ne?"
Ve bunun üzerine kendi işlerine geri döndüler.
"Baekhyun nerede oturuyor?"
"Uhmㅡ"
Ardından iki figür uygunsuz bir şekilde yüksek sesle kahkaha atarak içeri girdi. El ele bile tutuşmuşlardı.
Baekhyun ve..
"O Daehyun," Minseok mırıldandı, "Ve herkes onun Baekhyun'la flörtleştiğini düşünüyor."
"Pekala, siktir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD [Çeviri]
FanfictionPark Chanyeol çok kötü bir erkek arkadaştı. Erkek arkadaşını sadece pantolonunun içinde istiyordu, hayatının içinde değil. AUTHOR: BUTTSEKSO TRANSLATE: CHANBAEKSHİN ♧ALL RIGHT RESERVED.♧