Heyecanla karşılanan bu pazar sabahında iki genç sürekli dillerde olan pazar kahvaltısı rutinini bir rafa kaldırarak, karın tadını çıkarmak için hazırlanmaya koyulmadan hemen önce Yoongi, evin içerisine neşeli kıkırtılarını dolduran Jimin için kalın kıyafetler arayışına girişmişti. Bakmadığı yer kalmamıştı ki, sonunda dolabın ücra köşelerinde bir yerlerde bir çift eski eldivene rastladı. Kalın kazağının üzerine geçirdiği kabanın düğmeleriyle oynayan Jimin için bugün oldukça özel bir gündü.
Henüz bir bereye sâhip olmadığı için içinden buram buram nane kokusu yükselen bereyi Yoongi kendisine armağan etmişti. Saçlarını ısıtan bereyi bir yandan düzeltirken, diğer yandan Yoongi'yi beklerken dışarıda parmak ucu bile değilmemiş karı seyretmekten alıkoyamadı kendisini.Odasından çıkan bedeni omuzuna dokunduğu zaman fark ettiğinde yüzündeki gülümsemeyi koruyarak kendisine uzatılan eldivenleri kabul etmeden önce küçük bir teşekkür nidası çıktı dudaklarından. Bu büyük heyecanı tüm gerginliğinin üzerini örterken ayaklarının üzerinde duramıyor, tam anlamıyla balık görmüş bir kedi gibi avına yaklaşmak için can atıyordu.
"Gidelim öyleyse," diyen Yoongi'nin onayıyla heyecandan yerinde duramazken, sonuna kadar açılan kapının önünde kendine uzatılan eli tutarak hafifçe derin bir nefes aldı. Yoongi için fazlasıyla özeldi bu an. Hem ona vermiş olduğu sözü gerçekleştireceği için, hem de Jimin'in hayallerindeki günü ona yaşatacağı için Tanrı'ya karşı büyük bir minnet duyuyordu. Gözleri parlayan Jimin, evinin tenha bir kesimde olduğu için etrafta kimseciklerin olmamasını fırsat bilirken vakit kaybetmeden Yoongi'nin peşinden bahçeye doğru adımladı. Ayaklarının altında gıcırdayan karlar küçük çığlıklar atmak istemesine sebep olurken, şimdiden bütün bahçede turlamak ve basılmayan her yeri ayak izleriyle doldurmak istiyordu.
Bakışlarını etrafta dolaştırırken, evin dışını daha önce hiç böyle güzel görmemesiyle birlikte parlayan gözlerini anında Yoongi'ye çevirdi. Nutku tutulmuştu yalnızca. Ağızını açamıyor, yalnızca büyük bir gülümsemeyle etrafındaki muazzam manzarayı seyrediyordu.
Kış, öylesine güzeldi ki. Ömrünün sonuna kadar bu mevsimde kalmak isteyeceği kadar özeldi. Sıkılmayacağından emin olduğu tek şeydi. Kokusuyla, vermiş olduğu o sıcak hisle kendisini evinden daha huzurlu bir mekândaymış gibi hissetti oracıkta. Elini hâlâ tutan Yoongi'nin çekiştirmesiyle düşüncelerinden ayrılan Jimin, mutluluk kahkahasını sonunda dudaklarının arasından serbest bıraktı.
İkili beyaz pofuduk tabakanın üzerinde koşturuyordu. Ayaklarının altında gıcırdayan karın vermiş olduğu his muazzamken, koşuşturma yavaş adımlara dönüşerek durmalarını sağladı. "Kardan adam yapmaya ne dersin?" diyen Yoongi şimdiden kardan adamı nerede yapacakları konusunda fikir edinmekle meşgul etmişti kendisini. Dış kapının bir karış yanında bulunan pencerenin önünün iyi bir fikir olduğunu kabullendiğinde Jimin'e doğru döndü. "Daha önce hiç yapmadığına eminim, eğlenceli olacak."
Dışarıda olmaması onu hiçbir şekilde korkutmazken, içine düşen burukluk hissiyle dolmaya başlayan gözlerini anında durdurdu. Yoongi'nin yanında oluşu, uzun zamandır düşleyebildiği bir şeyi bu kadar rahatça gerçekleştirebiliyor oluşu, kendi üzerinde hissettiği bu iyi gelişmenin bir süre sonra kötüye gidecek olma korkusu. Tüm düşünceleri zihnine ani bir baskın yapsa da, bu konu üzerinde düşünmeyi geceye bırakacak ve bu güzel anın yalnızca tadını çıkaracaktı.
Yoongi'nin ona öğretmiş olduğu talimatları uygulamak için arkasının ıslanacak olmasını umursamadan yere oturdu ve ellerini kara daldırarak kar tanelerini birbirine birleştirmeye çalıştı. Eldivenlerine yapışan kar taneleri sinirini bozarken, bu saçma kumaş parçalarını giymenin tamamen saçmalık olduğu kanısına vararak hızlıca çıkardı onları ellerinden. Kar ne kadar soğuk olursa olsun, uzun zamandır uzaktan seyrettiği karın keyfini bugün doya doya çıkarmalıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sosyofobi, yoonmin
Fanfiction__ çocukluğundan beri yaşadığı vahim durumlar nedeniyle ileri derecede sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan park jimin, ve onun kişisel psikoloğu min yoongi'nin hikâyesi. sosyofobi is re-published! sosyofobi'yi kendi hesabıma taşıdım, sosyofobi yeni...