Hailey'nin Görevi:
Kılıcını sallayarak yürürken bir yandan da mırıldanıyordu. Oldu olası Tanrılar için göreve gitmeyi sevmezdi.
Geniş alana geldiğinde sislerin yoğun olduğunu farketti. Etrafa bakarken küçük bir kızın ağladığını gördü.
"Benim zaten babam var. Biz mutluyuz böyle! Neden yeni birine ihtiyacımız olsun?"
Kadın kızının kafasını okşadı.
"Şuan zor geliyor, biliyorum. Ama tanışınca çok mutlu olacaksın."Kız, annesinin elini ittirip kaşlarını çattı.
"Ben kendi ailemi istiyorum."Görüntü değişti. Bu sefer 11 yaşındaydı. Sözde babasıyla annesi evlenmiş, aynı evde yaşıyorlardı.
Her zaman o adamın annesini sevmediğini biliyordu. Çoğu zamanda uyarmıştı ama annesi ona hiç inanmamıştı. Belkide inanmak istememişti.
"Arkadaşlarım bugün eve gelecek! Ayağımın altında dolaşmayın, tamam mı?"
Hailey adamın üstüne yürüdü.
"Sen kimin evinden kimi kovuyorsun?"Adam güldü.
"Kızına sahip çık yoksa olacaklara ben karışmam."Annesi Hailey'i tutup geri çekti.
"Hadi tatlım. Biz seninle yürüyüşe gidelim."Hailey debelenmeyi bırakıp ölümcül bakışlarla adama baktı.
"Var ya, sen anneme dua et!"Annesi kızına sıkıca sarılıp oradan ayrıldı.
Sis yoğunlaştı. Bu sefer 13 yaşında, annesini canlı gördüğü son zamanlardı.
Gece geç saatlerdi. Annesi yatağa yatmış, çılgınca öksürüyordu. Sözde babası, annesi hastanınca onu terk etmişti. Gerçi bu çok umrunda değildi. Hailey elini sımsıkı tutmuş gülümseyerek annesine bakıyordu.
Kalp atışlarının yavaşladığını hissediyordu. Öleceğini anlamıştı.
Yatağın kenarından kalkıp balkona çıktı. Gökyüzüne bakıp babasına seslendi.
"Annem senin Tanrı Hades olduğunu söylerdi. Ben çok inanmazdım ama nedense doğru olduğunu biliyordum."
Derin nefes aldı.
"Senden tek bir şey isteyeceğim baba. Anneme yardım et... Biliyorum, çok iyi biri olamadı ama seni çok sevdi."Annesi içeriden kısık sesle adını seslenince yanına gitti.
"Seni çok seviyorum Hailey. Tahmin edebileceğinden çok..."
Gözleri dolmuştu. İçinden babasına seslenmeye devam ederken annesinin gözleri kapandı. Ölmüştü...Ve yardım eden kimse olmamıştı.
Devamını biliyordu. Annesinin bedenine sımsıkı sarılıp saatlerce ağlamıştı. Bir umut babasına seslenmeye devam etmişti ama yanıt alamamıştı.
Sisler yoğunlaşırken fısıltılar yükseldi.
"Ne kadar kötü değil mi? Babanın sana yardım etmemesi..."
Karşısındaki görüntüsüne tiksinircesine bakıyordu.
"Bir de sen çıktın başıma!"
"Sanki bir çöpmüşsün gibi kenara atıldın. Sonra bu hale geldin."
"Halimde ne var? Ben gayet mutluyum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder'in Koruyucusu
FanfictionBeyaz saçları... Dalgalı beyaz saçlarına götürdü elini. Kim olduğunu bildiğini sanıyordu. Vahşi, tuhaf ve umursamaz. Ama yanılıyordu. Hiçbir şey bilmiyordu. Kızıl saçlı yoldaşı Lily ile çıkacağı yolculuğu bilmiyordu. Aslında önemsiz olduğunu düşünse...