&Karmaşa&

1.6K 110 19
                                    

3. Kişi ağzıyla yazacağım, bazı yerlerdeki siyah cümleler o anda düşündükleri iyi okumalar.

Herkes mağaranın önünde durdu. Önlerindeki 12 yol kafalarını karıştırmıştı. Girişler büyük olduğu gibi hepsi birbiriyle aynıydı. Birbirlerine anlamsızca bakarken yollardan sesler yükselmeye başladı.

Her bir girişten isimleri güzel bir fısıltıyla teker teker yankılanıyordu. Yerlerini değiştirip ses gelen girişlerin başında durdular.

Alex suratını astı.
"Demek ayrı olacağız, ha?"

Sessizce bakıştılar. Hailey, Alex'in yanına gidip elini omzuna koydu.
"Üzülme parlak çocuk, bu daha önce yapmadığımız bir şey değil."

Bella endişeyle gülümsedi.
"Neleri başardık... Bunu da yapabiliriz!."

Kafalarını salladılar. Birbirlerine son kez bakıp girişlerden geçtiler.

Alex'in Görevi:

Arkasında her an almak için beklettiği yayla yürürken tehlikelere karşı olabildiğince hazırdı. Hızlı adımlarla yürürken dar yolun genişlediğini gördü. Bu sefer hızını kesip yayını arkasından alıp oku yerleştirdi. Etraf bolca sisle kaplıydı.

Gözlerini kısıp etrafa bakarken yerde ağlayan bir çocuk gördü. Çocuğun dudağı patlamış, gözü morarmıştı. Bacaklarını kendine doğru çekip dizindeki kanları siliyordu. Koşarak yanına gitti.

Çocuk başını dizlerinin arasına koymuştu. Sanki kendisini göstermek istemiyor gibiydi.

Sakince konuştu.
"Benden korkmana gerek yok ufaklık!"

Çocuk hala tepki vermiyordu. Onu duymuyor gibiydi.

"Alex!"

Bu sesi tanıyordu. Hızla arkasını döndüğünde Nicholas'ın ona doğru koştuğunu gördü ama tek fark, bu küçükkenki haliydi.

Küçük Nicholas çocuğun yanına gidip başını kaldırdı.

Kalbi hızla çarparken gördüklerine inanamadı. Bu çocuk kendisiydi.

Küçük Nicholas "İyi misin? Ne oldu sana böyle?"

Ne olduğunu hatırlıyordu. Bu ilk dayak yediği zamandı. Okuldaki zorbalar zar zor biriktirdikleri parayı almayı istemişti ama vermemişti. En sonunda iyice dövmüşlerdi.

Çocukkenki hali elini cebine götürüp parasını çıkardı. Nicholas ne olduğunu anlayıp elini omzuna attı. Yavaşça ayağı kalkıp ilerlerken siste kayboldular.

Sis yoğunlaşırken yeni bir görüntü ortaya çıktı. Bu sefer daha büyümüşlerdi. 12-13 yaşındalardı. kanepede uzanmış yatarken Nicholas koltuğun başında sinirle ayakta bekliyordu.

Birkaç sesten sonra anneleri bulundukları yere geldi ve elindeki çantasını kanepede yatan Alex'e fırlattı.

Nicholas burnundan sinirle soluyarak konuşmaya başladı.
"Neredeydin anne? Saat kaç oldu?"

Anneleri umursamaz bir halde:
"Size mi soracağım kaçta geleceğimi?"

Kanepeden kalkan Alex "Bizden para istemeyi biliyorsun ama değil mi?"

"Sen hiç konuşma! Bir işe yaramadın, yaramayacaksın da! Ucubenin tekisin!"

Sesler kafasında yankılanmaya başladı. Ucube! Hiçbir zaman Nicholas gibi çalışamamıştı çünkü güçleri başına hep bela oluyordu.

Ejder'in KoruyucusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin