please don't treat me like that it hurts

586 68 180
                                    

Medya:biri vücudumdaki su eksikliği ile dalga geçmiştir;

(öyle bir hastalığım var bruh günde 5940863543904 bardak su içiyorum ama tadı çok tatlı gelmeye başladı artık seviyom :3 bu arada dalga geçen vardı bir ara ama takmıyodum)

neyse niye anlatıyom amk bunları siz kesin 'bundan banane amk bölüme başla artık' diyosunuzdur

başlıyormmmm

-----------------

Biraz daha oynaynaları izlemeye devam ettim.Sahadan gelen acılı bir bağırışı duyduğumda kafamı oraya çevirdim.Evet bu Finn'di.Koşarken ayağı burkulup yere düşmüştü.Şuanda da dizini tutup yerde kıvranıyordu.Diğerleri başına toplanmıştı.Eşyalarımı bırakıp hemen Finn'in yanına koştum ve yanına eğildim.

"Yardım çağırsanıza!" diye bağırdım diğerlerine.Birkaçı hemşireyi çağırmak amacıyla okulun içine girmişti.

"Aman Tanrım Finn iyi misin!" bacağını tuttum.O sırada gözlerimiz buluştu.Siktir!Bana acı ile bakıyordu ve bu beni ruhsal olarak bitirmişti bile.

"Git başımdan Millie." dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

"Hayır ayağını burktun sana yardım edeceğim." kaşlarını çattı.

"Senin yardımına ihtiyacım yok tamam mı?"

"Lütfen bana böyle davranma canım yanıyor."

Finn's Pov

"Lütfen bana böyle davranma canım yanıyor." Böyle demesi beni bitirmişti.Onun canını yakıyordum.O da benimkini.Şuan ayağımı burkmam umrumda değildi.Onunla derin bir şekilde bakışıyorduk.Gözlerinin dolduğunu fark ettim.Evet cidden onun canını yakıyordum.Ama şuan onu burada öpmek istiyordum.

O sırada hemşire geldi ve benim burkulan ayağıma yük vermeden kalkmamı istedi.Ayağa kalktığımda birkaç kişi de bana destek oluyordu.Millie'ye baktığımda orada olduğu yerde donup kalmıştı.Ona karşı sanırım biraz fazla kabaydım.
(Biraz mı salak çok fazla kabasın amk)

-----------------

Millie's Pov;

Bu yaşananlardan neredeyse iki ay geçmişti.Şimdi ise bir kafede Noah,Sadie ve ben limonatalarımız ile oturuyorduk.Onlar aralarında bir şeyler konuşuyordu fakat ben onun yerine limonatamı içip bir yandan telefonum ile ilgileniyordum.

Birisi toplu mesaj olarak herkese bir bildirim göndermişti.Bildirimi açtım ve okumaya başladım:

LİSE ÜÇE VEDA

Başlık böyleydi.Muhtemelen balo gibi bir şey planlıyorlardı.Bizim okulumuz balo yapmazdı.Öğrencilerden biri zengin olurdu ve o kişi ebeveynsiz partiler,balolar düzenlerdi.Balodan üç gün sonra ise yaza hoşgeldin partisi verilirdi.Biraz okudum ve balo olayının gerçek olduğunu anladım.Fakat benim bir eşim yoktu.

Biraz suratımı astım.Noah beni fark etmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Bir sorun mu var Mills?" kafamı kaldırıp ona baktım.

"Yok neden olsun ki?"

"Baloda eşin yok diye mi?"

"Baloyu nereden biliyorsunuz ki?"

"Okulda söylenmişti belki insanlar duymamıştır diye sonradan bildirim olarak bütün lise üç öğrencilerine gönderdiler." başımı 'anladım' anlamında salladım.

it just started with a skirt | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin