Sonunda Kilya Beyliğini kuşatmışlardı. Yollarının üzerindeki Kilya Beyliğine bağlı çevre köyleri kan dökülmeden aldıktan sonra Selim itinin saklandığı kaleye gelmişlerdi. Akman ordusuna baktı. Bir haftanın sonunda şimdi kaleyi kuşatmışlardı.
Ordusundan bazı alpleri aldıkları köylere yerleştirmişlerdi. Artık oraların güvenliğinden sorumluydular.
Bütün Alpleriyle gurur duyuyordu. Selim'e teslim olması için adam göndermişti. Şimdi alpinin getireceği havadisleri bekliyordu. Kan dökülmeden beyliği almak istiyordu. Ama bunun mümkün olmayacağını da biliyordu. Selim ne kadar korkak olsa da gururlu bir adamdı. Onu uğraştırmadan beyliği ellerine vermeyecekti. Fatih'in benzi atmış bir şekilde yanına gelmesiyle oturduğu kayanın üzerinden kalktı.
"Noldu?"
Fatih nasıl söyleyeceğini bilemeden saçlarını karıştırdı. "Beyim gönderdiğimiz elçi geldi." Fatih'in susması üzerine Akman sabırsızca kıpırdandı. "Eee?"
"Sen gelip baksan daha iyi olacak."
Akman Fatih'in lafı gevelemesinden bir şey olduğunu anlamıştı. Sinirle onu kenara çekip alplerin toplandığı yere gitti. Halka şeklinde olan alpler onun gelmesiyle geri çekilip Akman'a yol açtılar. Akman atın üzerinde kafası olmayan bir adamı görmesiyle sinirle ellerini yumruk yaptı. Adamın kafası da eyerin üzerine bağlanmıştı.
Akman alpinin saçlarını okşadı. Öfkesinden bir yerleri tekmelemek istiyordu. Sinirle haykırdı. Öfkeden deliye dönmüştü. Herkes elçilere dokunulmayacağını bilirdi. Yanında duran alpe şehitlerini gömmeleri için mezar kazmaları emrini verdi. Sonra daha demin üzerine oturduğu kayanın tepesine çıktı. Şimdi üç bin alpinin tamamını görebiliyordu.
" Edena Beyliği alpleri! Benim zülme dur demek uğruna canlarını hiçe sayan kardeşlerim. Artık savaş vakti gelmiştir. Daha elçiye dokunulmayacağını öğrenemeyen bu adama haddini bildirme şerefi bize verilmiştir. Allah gazamızı zaferle taçlandırsın. Hakkınızı helal edin." Tüm alpler kılıçlarını kaldırıp "Helal olsun!" diyerek yeri göğü inlettiler. "Benimde hakkım sizlere helal olsun hepinizden razıyım." Dedikten sonra kayanın üzerinden indi. Şimdi alpler yeri göğü inleten tekbir sesleriyle savaşa hazır bir şekilde bekliyorlardı.
Mezarın kazılmasıyla Akman ve yirmi kadar alp şehitlerinin cenaze namazını kıldılar. Şehidi defnetmek için beş alp bıraktıktan sonra Akman'ın öncülüğünde alpler beşe ayrıldı. İlk birlik okçulardan oluşuyorlardı. Kale surlarında ve tepesinde bulunan okçuları hedef alabilecek şekilde konumlandılar.
İkinci birlik yanlarında kalkanlarıyla her hangi bir ok saldırısı veya alp saldırısına karşı bu okçuları korumak için yanlarında durdular. Okçuların işi en önemlisiydi. Eğer kaledeki okçuları hallederlerse kaleyi ele geçirmek çok rahat olacaktı. Çünkü Akman'ın alpleri çok iyi kılıç kullanıyorlardı. Üstelik bu şekilde alpler açık hedef haline gelmemiş olacaklardı.
Üç ve dördüncü birlik kalenin etrafını bir halka gibi çevirdiler. Kaçma ihtimallerinin az olduğu arka taraflara daha az alp konumlandı.
Son birlik ise yedek birlik olarak hazır bir şekilde emir bekliyordu.
Akman üçüncü Fatih dördüncü birliği kontrol ediyordu. Okçuların başında ki Ömer'e baktı. Ömer hazır olduklarını baş işaretiyle onayladı. Akman sonra ikinci birliğin başında ki Hamza'ya baktı. Ondanda onay aldıktan sonra içinden ' Allah'ım gaza bizim zafer senindir. Bizleri yarı yolda bırakma. Bu din bilmez, töre bilmez adama beni ve ordumu muzaffer eyle.' Dedikten sonra kendisinden emir bekleyen Ömer'e baş işareti yaptı.
Ömer " Haydi alpler gösterin maharetinizi." Dedikten sonra oklar kale surlarında ki nöbetçilerle buluştu. Kesintisiz devam eden ok atışıyla düşmana nefes aldırılmadı. Kale surlarında vurulan adamlar bir bir yere düşüyorlardı. Sur nöbetçilerinin çoğunun ölmesiyle Akman'ın komutasında ki birlik kale kapısına ilerledi. Bu demirden yapılan kapıyı kırmak o kadar kolay değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sisli Yoldan Gökyüzüne (TAMAMLANDI)
Historical Fiction"Aşkın bilinmezlikte ki yolculuğu" Babasını öldüren üvey babasının, güç ve toprak için kendisini zalim bir beyle evlendireceğini öğrenen Zeynep'in kaleden kaçmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Peki evleneceği adamdan kaçarken kendisini, onun düşmanı...