#Carys Selvey- Shallow
#SYML- Mr. Sandman
KENDİME NOT:
Herkes oynayacağı senaryoyu kendisi yazar.¤
Kendimi aptal bir romantik komedi filminin başrolü gibi hissediyordum.
Evet, içine düştüğüm bu anlamsız durumun bana hissettirdiği tam olarak buydu. Bir başroldüm; bütün sorunlar beni bulacak, sonra hepsi sihirli bir şekilde çözüme kavuşacaktı ve filmin sonunda devasa ya da tercihen buruk bir sevinçle, kameraya doğru gülümseyecektim.
Tabi eğer bir klişe olsaydım.
Klişe değildim. Bir romantik komedi filminin başrolü hiç değildim. Bendim işte; bir kitap karakteri kadar romantik, yıldızlara bakarak hayal kuracak kadar sıkılmış ve biraz da kaderiyle derdi olduğu için kendine sınırlar çizmiş bir kaçak.
Tüm bunların en klişesi.
Mira.
Sessizce açtığım kapıdan içeri süzüldüğümde karanlığın içinde irileşen göz bebeklerim etrafı şöyle bir taradı; kimseyi göremeyince rahat bir nefes verdim. Elimdeki ayakkabıları hemen girişe, yan tarafa bıraktım ardından arkamı dönerek elimi kapının koluna koydum. Ses çıkmaması için ultra bir yavaşlıkla kolu indirirken çıkan gıcırtılar adeta kalbimin boğazımda atmasına neden oldu. Dudaklarımı gererek yüzümü buruşturdum. Kapının kolunu indirdim ve yavaşça kapıyı kapatıp kolu bıraktım. İşte! Başarmıştım.
Aferin kızım Mira.
Sırıtarak arkamı döndüm ve tam o anda salonun ışıkları gözümü alacak şekilde açıldı. Annemi karşımda saten geceliği ve alnına çektiği uyku bandajıyla gördüğümde sırıtışım büyük bir hızla soldu.
Harika!
Annem başını iki yana salladı ve kafasını omzuna doğru düşürerek "Saat kaç Mira?" dedi sessizce. Bir eli belindeydi. "Defalarca aradım. Ne kadar endişelendiğimi biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA ÇANLARI
FantasyKendime not: Zihnindekiler değil, Kalbindekiler unutulmaz olsun.