6. Bölüm

2.1K 190 193
                                    

Yazınca atayım dedim. Eğlenmeye başladım gerçekten. Beğenirsin umarım :)

Fazla vakit kaybetmek istemeyen Steve, Thor'a ters bir bakış atarak arkalarından yürüdü.

Yanlarına gitmesi biraz tuhaf kaçabilirdi aslında. Konu ile hiçbir alakası yoktu sonuçta.
Yine de bunu göz ardı etti. Şu an hiçbir şey Olraith'i görmekten daha önemli değildi.

İçeridekiler karşılıklı koltuklarda oturmuş sohbete başlamışlardı. İlerleyip Tony'nin yanına oturduğuna bütün bakışlar kendisine döndü. Steve ne olduğunu sorgularcasına baktı. Tony olaya el attı.

"Vincent, Steve'i zaten tanıyorsun. Tanrı'nın erdemli kulu Amerika tarih konusunda senden bile daha çok bilgili olabilir. Kendisi yüz yaşına basıyor bu sene. Belki size bir yardımı dokunur."

"Yüz değil doksan altı Tony."

"Tarihi eserler hakkında konuşurken genelde ortalama sayılar söyleriz, yüz yıllık bin yıllık gibi. Özür dilerim alışkanlık işte, benim hatam."

Steve için uzun bir gün olacaktı anlaşılan.

Bugün Olraith tarafından topa tutulmayı bekliyordu. Oysa Tony onunla dalga geçerken Olraith bir kez bile kafasını çevirip ona bakmamıştı. İnat mı yapıyordu yoksa dikkatini çekmediği için mi bakmıyordu, Steve bilemedi.

Kahveleri getiren adamın ayağının takılmasıyla hemen yanına düşen ve gürültü çıkaran bardakları yerden alırken Olraith'in yine bakmadığını gördü. O zaman kendince inatlaşıp bakmadığını anladı. Eğer ilgisini çekmediği için ona bakmasaydı bu gürültü yüzünden refleks olarak göz göze gelirlerdi.

Steve o an Freud'a güvenmeyi seçti. Ne demişti Freud? Bir insan bir yere bakıyorsa, orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.

Steve'in keyfi yerine geldi. Düşündüğü gibi umutsuz vaka değildi demek ki. Düzeltilebilecek bir şeyler mutlaka olmalıydı.

Kahveler yeniden geldiğinde Peter babasının kucağından inip yanına geldi. Küçük elleriyle iki parmağını kavrayıp onu ayağa kaldırdı. Görünüşe göre mutfağa gidiyorlardı.

Steve kurabiyeleri hatırladı. İyi ki Friday vardı da, kuledeki tüm elektronik cihazları kontrol ediyordu. Yoksa şimdi dışı parlak, içi sakız gibi yumuşacık kurabiyeler yerine kömür yemek zorunda kalırlardı.

"Hadi Steve Amca, bak bu tabağa koyalım."

Üzerinde kalkanın baskısının olduğu tabağı tutuyordu. Tony Stark oğlunun isteği üzerine tüm ekibin baskılarına sahip tabaklar ve bardaklar yaptırmıştı. Buna en çok gülen Thor olmuştu ama, tabaktan baskısı silinen de ilk o olmuştu. Hem çok yemek yiyordu hem de dalga geçtiği tabaktan başkasını kullanmıyordu. Bu Asgard halkı bir tuhaftı. Aralarından tek normali Loki idi, o da zaten Asgard halkından sayılmazdı sanırım.

Steve Peter'e gülümseyerek yaptıkları kurabiyeleri bir tabağa dizdi. Önde, elindeki tabakla pıtı pıtı yürüyen Peter arkada Steve mutfaktan çıktılar.

Salona geçtiklerinde Peter tabağı direkt Olraith'in yanına koydu. Olraith bir tabaktaki baskıya bir Peter'e baktı.

Küçük çocuk gözlerine beklenti ile bakıyordu.

"Bu kurabiyeleri biz yaptık."

Olraith tabaktan bir kurabiye alıp ısırdı, ağzında dağılan yumuşacık tatla gülümsedi.

"Ellerine sağlık, bu kurabiyeler gerçekten çok güzel olmuş. Hatta o kadar iyi ki neredeyse senden bile tatlı olacakmış!"

Peter utanarak gülümsedi. O sırada tabağa uzanan yandaki yaşlı adamı gördü. Bir anda kaşlarını çattı.

Basorexia | Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin