20. Bölüm

1.1K 102 223
                                    

Çok uzun bir süre sonra ilk defa bir sabaha bu kadar güzel uyanmıştı Olraith. Tüm dertlerinden gerçekten kurtulduğunu hissediyordu. Sırtını birine yaslamanın verdiği rahatlıkla kendini iyice Steve'e yasladı. Bu adamın kolları gerçekten rahattı. Gülümseyerek Steve'e döndü.

Yanında uyuyan adam o kadar güzeldi ki... Olraith'e huzur veriyor, onu sonsuza kadar mutlu yaşayan masallara inandırıyordu. İçinde kötülerle savaşma isteği uyandırıyor, uğruna tüm kötülüklere katlanacağını hissediyordu.

Bu adamın sevgisi yanında olduktan sonra altından kalkamayacağı şey yoktu. Onun sevgisi kendisini bir zırh gibi kuşatıyor, her şeyden koruyordu. Tony'e rakip olmaktan çekinmezdi bu konuda.

En son ne zaman böyle sevilmişti? Hatırlamıyordu.

Bakışlarını hala uyuyan adamın yüzüne çevirdi. Elini kaldırıp temiz yüzünde gezdirdi. Göz kapakları güzel mavi gözlerini kapatıyordu. Kirpiklerini saymak istedi. Elini elmacık kemiklerinde gezdirip saçlarına uzandı. Sarı saçları yumuşacıktı. Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdu. Geri çekilmeye kalktığında buna gerek kalmadan bir anda kendisini Steve'in altında buldu.

"Uyanıkken öpmeni tercih ederim."

Uykulu ses tonu ve rengi iyice açılmış gözleri, saçlarına vuran sabah ışığıyla yatağına inmiş bir ilah gibi görünüyordu Steve. Uzanıp aynı yeri tekrar öptü Olraith.

"Bütün gün öpebilirim."

Steve'den tatlı bir gülüş yükseldi. Olraith kollarını üzerindeki adama sarıp kafasını göğsüne yasladı. Steve kollarının üzerinde duruyordu.

"Eğer böyle durmaya devam edersek yataktan çıkamayacağız."

Olraith şaşkınca bakıp Steve'in çıplak göğsüne bir fiske vurdu.

"Neler söylüyorsunuz öyle Bay Rogers?"

"Gerçekleri söylüyorum Bayan McCarthy."

İkisi de biraz bakıştıktan sonra gülmeye başladı. Steve genç kızın üzerinden çekildi.

"Hadi bakalım, kalkalım. Bugün gezecek çok yerimiz var. Çok beğenilen bir yer biliyorum, akşam yemeği için yer ayırttım."

Olriath onaylayıp doğruldu yatakta. Üzerinde bir şey olmadığı için etrafı taradı gözleri.

Ne giyecekti?

Bu halini gören Steve yataktan kalktı. Onun üzerinde boxer olduğu için sorun yoktu, geceden sonra belki aralarında bu bir sorun olmamalıydı ama utanıyordu işte.

Olraith Steve dolaba doğru ilerlerken arkasından hayran hayran bakıyordu. Gözü ilk önce geniş omuzlarına takıldı, birkaç ufak kırmızılık vardı. Hatırladıklarıyla yüzü kızardı. Biraz asi davranmıştı sanırım.

Sonra bakışlarını herkesin dilinde olan poposuna indirdi. Gerçekten, konuşulanlar hiç de abartı değildi...

Steve önüne döndüğünde kendisini izleyen kızı yakaladı. Kızın bakışlarında yeni yeni yeşeren duyguları gördüğünde elinde tuttuğu tişörtü yere bıraktı. Kıza doğru yürürken yüzünde haylaz bir gülümseme vardı. Bunu fark eden Olraith de gülmeye başladı.

"Sana öyle bakma, çıkamayız buradan demiştim Olraith..."

***

Yataktan çıktıklarında çoktan akşam olmuş, ayırttıkları yere gitmek için hazırlanmışlardı. Kısa bir yolculuk sonrası arabadan indiklerinde Olraith mor saten elbisesini düzeltti, yanına gelen Steve'in koluna girip mekana doğru adımladı. İçeri girdiklerinde Olraith etrafı hayranlıkla süzdü. Paris'in tüm zarafeti tek bir mekanda toplanmış gibiydi resmen, aşıklar şehri Paris'in bütün mimarisi mekanda, aşıkları da içindeydi.

Basorexia | Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin