23. Bölüm

1K 121 462
                                    

Bakışları etrafta dolaşan insanlarda gezindi. Rengarenk bavullar, havaalanının zemininde tok bir ses çıkarıyor, Olraith'in kalbinde bitmek bilmeyen bir senfoni oluşturuyordu.

Ayrılığın senfonisi.

Oturduğu yerde kafasını geriye yaslayıp gözyaşlarının sessizce akmasına izin verdi. Gözlerini kapatıp son kez dinledi New York'u. Havasını dolu dolu çekti içine, bir daha gelmeyeceğini bildiği bu renkli şehire veda etti içinde; şehrin içindekilerinin haber olmasa bile.

Kafasını, yaslandığı duvara ufak hareketle vurdu, ritmik bir şekilde devam etti buna. Kendince aptallığını kafasını duvarlara vurarak cezalandırıyordu.

Aptaldı, Steve'in sesinde 'biz' yoktu; yarım aklıyla anlayamamıştı.

Gözünden akan yaşlar hızlanırken, burnunu çekti. Gözyaşlarını silme vaktiydi.

Gitme vaktiydi.

Ayaklanıp yanındaki bavulu sürüklerken gözü girişe takıldı. Zamanı onun için durdu, etrafındaki insanlar Olraith yokmuş, hiç var olmamış gibi yanından geçerken o sadece girişe baktı.

İçindeki aptal aşık, orada Steve'i görmeyi çok istedi. Belki tüm klişe filmler gerçek olur, gelir diye bekledi ama Steve yoktu.

Şaşırmadı bu sefer. Üstelik gururu, içindeki o aptal aşığı susturdu. Arkasını döndü girişe, hayalinde onu karşılayan Steve, New York'a.

***
Olraith ufak adımlarla Steve'e yaklaşırken yüzünde haylaz bir gülümseme vardı. Ellerini arkasında kilitlemesine bakılırsa avucunda bir şey saklıyordu.

"Ne saklıyorsun arkanda güzelim?"

"Senin için bir şey getirdim."

"Bakabilir miyim?"

"Tabii ki ama öncelikle şunu söyleyeceğim. Gülmek ve bunu yanından ayırmak yok tamam mı?"

"Tamam, göster hadi."

Olraith sağ elini yukarı kaldırıp avucunu açtı. Elindeki ucunda küçük bir kaplumbağa sallanan bir kolyeydi. Steve kaşlarını yukarı kaldırdı.

"Dur, sen konuşmadan önce ben açıklayayım. Bu benim çok severek taktığım bir kolyeydi. Küçükken bir ara başka bir şehire taşınmak zorunda kalmıştık babamın işi yüzünden. Klaus yoktu o zaman yanımda, ben de ondan başka bir arkadaş istemiyordum. Sorun çıkarırsam beni Klaus'un yanına gönderirler sanıyordum, inattım biraz. Babam da arkadaş edinmediğimi görünce yalnız kalmayayım diye bana bir kaplumbağa almıştı. Çok hareketli bir çocuktum, büyük ihtimalle biraz sakinleşip yavaşlamam için kaplumbağayı seçmişti. Öyle de oldu, sabretmesi kaplumbağamla öğrendim."

"Sonra ne oldu?"

"Eski evimize geri taşınmak için hazırlandığımız sırada eşyalarımızı taşımak için gelen nakliye kamyonu onu ezdi! Eve gidene kadar ağlamıştım. Daha sonra Klaus neden ağladığımı öğrenince koşarak gitmişti. Sonra bir geldi, elinde bu kolye."

Olraith anıları tekrar yaşıyor gibiydi; gözleri dolmuş, heyecanla anlatıyordu her şeyi.

Basorexia | Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin