31 Ağustos
Thomas, Voldemort'tan aldığı talimat üzerine Azkaban kaçaklarının bulunduğu kanada doğru yöneldi. Hepsi toplu kaçıştan beri gözetim altında tutuluyorlardı. Malfoy Malikanesinden ayrılıp yeni karargahlarına geçtiklerinde malikanenin bir katı tamamen onlara ayrılmıştı.
Yeni karargah Düşüş'ten önceki gibi devasa olmasa da Malfoy Malikanesi'nden büyüktü. Ölümyiyenlerin çoğuna göre karargahın mülk sahibi yine Malfoy ya da Foucon ailelerinden biriydi ve şato hane lordları tarafından Karanlık Lord'a sunulmuştu. Tabii bu gerçek olmayan bir teoriydi. Karanlık Lord Bakanlık tarafından izlenebilecek herhangi bir kayıtlı adreste barınmazdı. Aptal ölümyiyenlerinin bile tahmin edebildiği bir gerçek vardı ki iki köklü safkan ailesi de olası bir arayışta ilk bakılacak ilelerdi.
Elbette masaya oturabildiği halde elit statüsünde olmayan ölümyiyenlerin bilmedikleri çok şey vardı. Karargah olarak kullanılan şatonun kime ait olduğu ya da birdenbire nasıl bulunduğu da bunlardan biriydi. Belki de, bunu bile bilemedikleri için elit değillerdi. Karanlık Lord kendisi Slytherin hanesinin son mirasçısıyken şatonun kendisine ait olduğunu anlayamayacak zekadaki hizmetkarlarını ancak birer piyon olarak kullanırdı. Ona yakın hattında lazım olan şey zeka ve sorgusuz sadakatti.
Kaçaklara ayrılmış kısma geldiğinde adımlarını önce Bellatrix Lestrange'ın olduğu odaya çevirdi. Aldığı talimatı ilk ona iletmezse kadının kendisine düşman kesileceğini anlaması için onunla birkaç gün geçirmesi yetmişti.
Odanın kapısını tıklattı, bir süre bekledi. İçeriden herhangi bir ses gelmeyince geri çekildi. Kadını odasında bulamamak pek de yabancı bir durum değildi. Üç Lestrange uyumadıkları sürece Rodolphus'un odasında toplanıyordu.
Adımlarını yandaki odaya çevirdi, kapıyı iki kez tıklattı. Birkaç saniye sonra Rabastan kapıyı açmıştı. Gelen ölümyiyeni gördüğünde bıkkın bir nefes verdi. "Henüz öğlen bile olmadı, Valérien. Dinlenmemizle ilgili nasihat vermeye daha sonra gelirsin."
Thomas sırıttı. Kaçaklardan sorumlu kişi kendisiydi ve gerçekten de çok kez bu konuda uyarmak zorunda kalmıştı. İlk günlerde bu konuda müsaade etme hatasında bulunduğunda büyük çaplı sinir krizleriyle sonuçlanmıştı bu yüzden ikinci kez aynı hataya düşmemekte kararlıydı.
"Onun için gelmedim, Rabastan. Sizin için güzel haberlerim var." dediğinde çoktan odaya girmiş, koltuklardan birine oturmuştu. Rahatça geriye yaslandı, bacak bacak üstüne attı. "Aslında hepinizin burada olması iyi oldu." derken bakışları bu kez Dolohov ve Rookwood'a dönmüştü.
Bellatrix ölümyiyenin tavırlarına karşı huysuzca kaşlarını çattı. Kendilerine 'bakıcılık' yapan adamdan haz ettiği söylenemezdi, her şekilde kısıtlanıyordu ve bundan hiç hoşlanmıyordu. Zaten sırf bu yüzden Thomas'tan önce görevlendirilen üç ölümyiyene fazlaca sorun çıkarmıştı, kendinden aşağıda kimseden emir almama ve sözünü dinlememe konusunda fazla kararlıydı.
Karanlık Lord, kadının bu tavrına karşılık iyi ya da kötü hiçbir tepki vermemiş, sadece göreve Thomas'ı atamakla yetinmişti. Anlaşıldığı üzere bu yapılacak en doğru hamleydi çünkü Bellatrix'le Lucius bile baş edemiyorken Thomas sözünü dinletmeyi başarmıştı.
Tabi bu konuda Crouch Jr.'ın etkisini de yok sayamazdı. Eğer o kendi kaçışından beri gelişen olayları anlatmasaydı Lestrangeların gözünde bu derece saygın olacağını ve sadakatine inanacaklaarını sanmıyordu. Ne de olsa Azkaban'a girmeden önce Valérien sadece babasının yerine geçerek Fransa'da görevlendirilen çaylak bir ölümyiyendi.
"Ne?" diye söze girdi kadın huysuzca. "Sonunda karınla birlikte Fransa'ya dönüp bizi rahat mı bırakıyorsunuz?" Ah tabi... Esteé'yi unutmamak lazımdı. Şifa ve iksir konusundaki bilgisi sayesinde kaçaklara iyileşene dek hemşirelik yapma görevini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Execution Squad
FanfictionSadık ve tutkulu birkaç ölümyiyen karanlığın yükselişinde ne derecede etkili olabilir?