"Hainlerin sonu eninde sonunda ölümdür. Karanlık Lord sadece işine yaradığı için cezasını erteliyor."
Üç safkan lord toplantıdan önce Alexander'ın odasında toplanmış sohbet ederken, gündemdeki konu Severus Snape'ti.
Lucius, Thomas'ın sözlerini sürdürdü. "Barty kendini zor tutuyor. Lestrangeları da birkaç gün içinde kendine benzetti. Yakında 'Snape'i ben öldüreceğim' kavgaları başlarsa bu beni şaşırtmaz."
Alexander, "Lordun sözü kanundur. Snape üçümüzün dahi kazanamadığı dokunulmazlığa sahip." diye sakince konuştu. Azkaban'a atıldıktan sonrasında ölümyiyenlerin neler yaptığını ve dönüşten sonra olanları yeterince öğrenmişti.
"Onun da zamanı gelecek."
"Evet öyle, ama o zamana kadar diğer hainleri avlamakla yetineceğiz." Thomas, Lucius'un sözlerine karşılık konuşmuştu. Keyifle sırıttı. "Sıra Karkaroff'ta."
Lucius, "Aslında seninle bunu konuşacaktım." diyerek doğruldu. "Henüz aktif göreve geçmeseler de Karkaroff'un infazında Augustus ve Barty'i görevlendirmek istiyorum."
Thomas "Olabilir," diye cevapladı. "Ancak yanlarında sen de gitsen iyi olur."
Lucius başını sallayarak onaylarken Alex, kolunda beliren sızıyla "Zaman geldi." diyerek doğruldu. Toplantıyı en çok bekleyenlerden biri de oydu.
Diğer iki ölümyiyen onun bu tabrına karşılık sırıtsa da herhangi bir yorum yapmadan ayağa kalktılar. Toplantı salonuna vardıklarında kaçakların hepsi oradaydı.
Thomas sandalyesine otururken küçük bir kahkaha attı. "Ne o? Kapıda mı bekliyordunuz?"
Bellatrix, "Kes sesini," diye söylendi. "Evet bekliyorduk, tam on dört yıldır!"
Thomas teslim olurcasına ellerini kaldırırken yüzünde alaylı bir gülüş vardı. Kadın ölümyiyenle dalga geçmeye devam edecekti ki, Barty söylenerek içeri girdi. "Katiline yol ver, Snape."
Severus Snape, Barty'nin arkasından içeri girerken sadece gözlerini devirmişti. İkisi yerlerine geçerken Thomas uyarıcı bir sesle "Bartemius," diye seslendi.
Ölümyiyen ona kısa bir bakış attıktan sonra gözlerini devirse de sessiz kalmıştı. Severus'sa herhangi bir yorumda bulunmadan yerine, Alex'in karşısına oturdu. Yanında Lucius vardı ve onun karşısında da Thomas oturuyordu. İkisi Lord'a en yakın ölümyiyenlerdi.
Neyse ki, Crouch Jr.'ın (ki babasının trajik bir şekilde öldüğü gerçeğini göz önünde bulundurunca Jr. sıfatına gerek kalmamıştı) bu tavrı sadece ona özeldi. Onun dışında kimse Severus'a hain gözüyle bakmıyordu. Zaten çoğu gerçekten hain olduğunu bilmiyordu ancak bilen sayılı kişiler de karanlık lordun kesin talimatıyla normal davranıyorlardı.
Bartemius'un davranışlarıysa Hogwarts'ta geçirdikleri bir yıl sayesinde normalleştirilmişti, yıllarca Azkaban'da kalmış paranoyak bir ölümyiyen olarak pek de ciddiye alınmıyordu.
Tony, Severus'tan birkaç saniye sonra içeri girerek babasının yanındaki yerine oturmuştu. Onun dışında toplantıya gelecek tek kişi Karanlık Lord'un kendisiydi. Kaçakların da katılmasıyla toplantılara herkesin katılmasına gerek kalmamıştı. Sadece elit grup katılacak, diğerlerinden Thomas, Alex ve Lucius sorumlu olacaktı.
Tony yerine yerleştikten birkaç saniye sonra odanın diğer ucundaki kapı açıldı, Voldemort içeri girdi. Hepsi onun gelişiyle birlikte ayağa kalkmış, gösterişli sandalyesine geçtikten sonra yine onun izniyle oturmuşlardı.
Lord ilk önce Snape'e döndü. "Dumbledore'dan yeni haberler var mı, Severus?"
Snape, "Hala üzerindeki bakanlık baskısıyla uğraşıyor, lordum." diye cevapladı her zamanki fısıldarcasına çıkan sesiyle. "Fudge, Savunma dersi için yeni bir profesör atadı. Dolores Umbridge. Duruşmada Potter'ın aleyhine oy verenlerden biriydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Execution Squad
FanfictionSadık ve tutkulu birkaç ölümyiyen karanlığın yükselişinde ne derecede etkili olabilir?