Medya ♡ ben
Ben konuşmuyorum, birazdan karakterlerim yeterince konuşacak.
*****
Kasım 1981
Sabahın ilk ışıkları henüz yeni yeni gökyüzünü aydınlatırken Wane malikanesinin önüne cisimlendikten sonra hızla içeri yönelen adam telaşlı sayılırdı.
Aynı hızla merdivenleri aşarak üst kata çıkarken cüppesinin etekleri uçuşuyordu. Üst katta, sağ tarafta kalan kapıyı çalma gereği duymadan açtı. Kadının uyumadığını biliyordu, onun evde olduğundan emin olmadan asla uyumazdı. Zaten kehanet öğrenildiğinden beri hiçbiri doğru düzgün uyumuyordu.
Kapının aniden açılmasıyla genç kadın irkilerek gelen adama dönmüştü. Sırf vakit geçirmek için taradığı saçlarından ellerini çekerek kardeşinin yüzündeki ifadeyi çözmeye çalıştı. Loş ortamda pek anlaşılmıyordu. Bakışları buluştuğunda adam kontrollü bir sesle konuştu. "Lestrangelar yakalanmış."
Kadının yüzünde şaşkın bir ifade belirirken "Ne?" diyerek hızla ayağı kalkmıştı. Bir an nefes alarak kendini toparladı. "Ne yapacağız?" diye sorarken daha sakindi, kendini kontrol etmeye çalışıyordu.
Adam ikiz kardeşine ciddiyetle baktı. İki kardeş birbirine gerçekten de benziyordu. Erkek olanın koyu renk saçlarının aksine kadınınki kirli bir sarı olsa da, gözleri tıpatıp aynı tondaydı. Buz mavisi gözler Wane ailesinin genetik mirasıydı. "William'ı çağırdım, konuşacağız. Birazdan burada olur."
"Tamam, birazdan salonda olurum." Loren kısaca başını sallayarak odanın kapısını kapattığında Lilia geceliklerini değiştirmek için dolabına yönelmişti.
Loren Benjamin Wane İngiltere'de, hatta Avrupa'da büyücülük dünyasında oldukça ünlü bir ressamdı. Kız kardeşi Lilia Beatrice Wane'se ikizinin tablolarında modellik yapmasıyla tanınmıştı.
Loren, ondan beklenilenin aksine asla büyücü portreleri çizmezdi, sipariş üzerine tablo yapmak ona göre sanatına hakaret demekti. Kimsenin öldükten sonra kendini temsil edecek bir silüetini yapmaya niyetli değildi.
Resimlerinin hepsi temelde 'karabüyücü/savaşçı' kadın resimleriydi. Kadın bazen bir süliet halinde cesetlerin arasında dolanır bazense birine işkence laneti uygulardı.
Wane ikizlerinin tabloları ölümyiyenlerin yanısıra diğer soylu büyücü aileleri için de değerliydi. Ölümyiyen kimlikleri bilinmediğinden aydınlık taraftaki varlıklı aileler bile tablolarının daimi müşterilerinden olurdu.
Elbette ölümyiyenlerin aksine onlar tabloların sırrını bilmiyordu. Sandıklarının aksine tablolarındaki tek gerçek model Lilia değildi. Tabii, işkence çekenlerin dışında tek canlı modelin o olduğu da başka bir gerçekti.
Loren, merdivenlerden inerken ev cininin dış kapıyı açtığını gördü, ardından içeri bir cadı ve büyücü girmişti. "Salond-" Ölümyiyen merdivenlerden inen adamı görünce sorusunu yarında kesmişti.
Loren eliyle ilerideki odayı işaret etti. "Salona geçelim."
Üçü salona geçtiklerinde William sabırsızca "Ne yapacağız?" diye sordu.
Hemen ardından cadı araya girdi. "Lestrangeların yakalandığına inanamıyorum. Onların halledebileceğinden emindim." Kısa saçları beyaz teninin aksine koyu bir kahverengiydi. Onun aksine kocasının saçları koyu bir sarıydı ancak ikisinin göz renkleri de neredeyse sarı denilecek kadar açık bir kehribar rengindeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Execution Squad
FanfictionSadık ve tutkulu birkaç ölümyiyen karanlığın yükselişinde ne derecede etkili olabilir?