Mektubu okuduğumdan beri iyi olduğum söylenemez. Günde en az 10-15 kere o mektubu okuyorum. Kanımı dondurmuştu.
Mektupta yazana göre okula gitmem gerekiyordu ve benim için en iyi seçeneği seçtiklerini umuyordum. Adresteki okula gittiğimde özel bir okulla karşılaşmak aklımın ucundan geçmemişti. Dediklerine göre İstanbul'un en iyi özel okullarındanmış.
Yavaş adımlarla okula yaklaştım. Böyle bir okul olamazdı. Burası okuldan çok şato gibiydi.
Okul binasına girdiğimde ferahlatıcı bir yerle karşılaştım. Duvarlar bembeyazdı ve hiç kirli değildi. Okulda koşuşturan liselilerden çok ağır başlı liseliler vardı.
Yolumu kesen kızla durdum. Kız sevecen bir tavırla "Demek yeni gelen kız sensin" dedi ve kocaman gülümsedi. Elini uzattı. "Ben Sinem"
Bende elini uzattım. "Bende Büşra." dedim. Ama o zaten biliyor olmalıydı.
"Hadi gel seni müdürün odasına götüreyim. Dedi ve koluma girdi.
Sinem, sarışın, açık tenli ve çok güzel bir kızdı. Ayrıca fazla sevecen ve cana yakındı. Dost canlısı olduğu kesindi. İyi anlaşacağımızı umuyordum. En azından yalnız olmacağım.
Bir kapının önünde durduğumuzda geldiğimizi anladım. Sinem kapıyı tıklattı ve kapıyı açtı. İçeri girdi. Bende peşinden içeri girdim.
"Öğretmenim, yeni gelen öğrenciyi getirdim." dedi ve yavaşça odadan çıktı.
Müdür bana döndü ve "Büşra Kara değil mi?" diye sordu. Kafamı sallayarak cevap verdim.
Masaya bir kağıt koydu. "Bu senin ders programın. Şimdi hemen dersine git. Şuan Türkçe." dedi ve önüne döndü. "Sağ olun" gibi birşeyler mırıldandım ve odadan çıktım. Koridorda Sinem'den başka kimse yokdu. Yani zil çalmıştı.
"Dersim Türkçe" dedim. Belki onunda türkçedir ve birlikte sınıfa gideriz. "Ah, benimki Matematik. Ama Türkçe dersinde kuzemim Ronay var. Onunla tanış. Hadi seni sınıfına bırakayım." dedi ve yine o sevecen tavrıyla koluma girdi.
Sınıfın önünde durdum. Korkuyordum. Utanıyordum daha doğru bir seçim olurdu. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Öğretmen, yaşlı ve sinirli birine benziyordu.
Sınıfın ortasında durdum. Bütün herkes bana bakıyordu. Bir anda sınıf susmuştu. Öğretmen araya girerek konuştu.
"Bu yeni öğrencimiz Büşra," bana döndü "Kimin yanı boşsa otur." dedi. Kaba biriydi. Kesinlikle bu öğretmenle işimiz vardı.
Bütün erkekler yanlarının boş olduğunu gösteren işaret yaptılar ve birkaç tanesi göz kırptı. Sinem'in anlattığı üzere siyah saçlı ve kırmızı tişort giyen tek kız vardı oda Ronay olmalıydı ve neyseki yanı boştu. Ronay'ın yanına giderek "Oturabilir miyim?" diye sordum. Gülümseyerek "Tabiki" dedi.
Sınıfın hala odak noktası bendim. Öğretmenin bağırışıyla herkes derse geri döndü. Bende biraz rahatlamıştım. Üzerimde beni yemek isteyen bir kalabalık varmış gibi hissetmiştim çünkü.
Öğretmen dersi çok iyi anlatıyodu. Yaşlı öğretmenlerin daha çok deneyimi olduğuna kanaat getirmiştim. Ama öğretmen fazla sinirliydi. Ve Ronay'ın söylediğine göre adı Mukaddes'miş ayrıca öğretmenlere 'hoca' denmesinden nefret eden ve ona hoca diyenleride sınıfta bırakan biriymiş.
Zil çalar çalmaz ayaklandım. Tahminime göre Sinem kapıda bekliyordu. Ronay'la birlikte kapıyı açtık ve öğretmenin çıkmasına izin verdik.
Sonrada biz çıktık. Tahminim doğruydu. Kapıda Sinem vardı. "Hadi kantine inelim" dediğinde kırmamak adına kafa salladım. Ronay'da onaylayınca yavaş adımlarla kantine vardık.
Kantin, yemekhaneyle birleşikti. Kantin baya büyüktü. Ama yemekhane daha büyüktü. Sanırım burda yemek yiyeceğiz.
Sinem, kantine doğru koştu. O sırada kantin sırasındaki biri dikkatmi çekti. Kumral saçlı uzun boylu ve çok yakışıklıydı. Gözlerimi kamaştırmıştı adeta.
Gözleri benimle buluşunca utangaçlıka yüzümü çevirdim. İlk bakışımda yakalanmıştım. Utançtan yüzümün kızardığına eminim.
Sinem geri geldiğinde gülümsedi ve sınıfa doğru yürüdük. Ama benim gözüm hala o çocuktaydı. Dayanamayıp Sinem'in kolunu dürttüm.
Ordaki çocuğu gösterip "Onu tanıyor musun?" diye sordum. Gösterdiğim yere baktı ve gözleri açık bir şekilde bana döndü.
"Baştan söyleyeyim. O çocuğun 1 metre bile yakını bela demek. Çocuk resmen bela kokuyor." dedi. "Yakışıklı evet haklısın kızları çok iyi kendine çekiyor ama o bela. Ayaklı bela." dedi ve önüne döndü.
Gerçekten ne yapmışta bu kadar korkunç olmayı başarmış? Dışardan biraz korkunçluk seziliyor ama bana bakarken ki bakışları fazla masumdu. Yada bana öyle gelmişti.
Sinem devam etti. "Onlara ben ve Ronay, Altız Dingiller diyoruz. Çünkü hep 6 kişiler. Arkadaşlıklarına hiç 7. bir kişiyi sokmadılar. Bağımsız dolaştıklarıda olur ama onlar hep bir bütün. Hepside belalı değil ama. Mesela Özgür. Pamuk gibi birşey yani. Ama Tamer... En belalıları diyebilirim." dedi. Çocuğun adı Tamer yani.
"Sen yinede uzak dur." dedi ve kendi sınıfına girdi. Bende cebimdeki kağıdı çıkardım. Yine Türkçeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paket
Teen FictionHer ay bir kere gelen tehlikeli bir paket, bir o kadar da tehlikeli teslimat ve zifiri karanlığın kollarına düşmüş güçsüz, saf bir güzellik. Ve tabikide tarifsiz bir aşk. O karanlık yolda yürümek tek kişinin omuzlarında olmamalı. Herkes yardımı ve...