-1-

286 84 4
                                    

Gözlerimi açmaya çalıştım. Ama göz kapaklarımın üstünde bir fil varmış gibiydi. Zorluklada olsa gözlerimi açtım. İlk bakışta bulanık gördüm. Gözlerimi birkaç kez kırpınca görüntü yerine geldi.

Gökyüzü. Gün batımı vardı. Gokyuzunun rengi çok güzeldi.

Yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Ama her bir kemiğim ayrı ağrıyor ve acıyordu. Başımın ağrısını saymıyordum bile. Başım ortadan ikiye bölünecekmiş gibi çatlıyordu. Hattaha beynim yanıyor bile olabilirdi.

Yavaş hareketlerle doğruldum ve ayağa kalkmak için yerden destek aldım. Artık ayaktaydım. Etrafıma baktığımda çimenliğin ortasına düştüğümü fark ettim. Belkide atılmıştım. Sahi ya? Ben buraya nasıl geldim?

En son hatırladığım şey annemin karnındaki o sesler.

İlerideki araç yoluna baktım. Belkide bir araba gelecek ve içindeki adam veya kadın beni kurtaracaktı.

Adım atmakta zorlandığım için yavaş adımlarla araç yoluna ulaştım. Gelen geçen yoktu. Çok yorulduğum için kendimi yere attım ve bağdaş kurdum. Neresi burası?

-

Araba sesiyle irkildim. Uyumuştum. Ve duran arabadaki kişide benim öldüğümü düşünüyor olmalıydı. O kişiyi korkutmamak adına yavaşça gözlerimi açtım ve doğruldum. Arabadan çıkan bir kadındı ve çok endişelenmiş gibi duruyordu.

"Bu saatte burda işin ne kızım?" diye sordu bir anne edasıyla.

Gerçekten benim bu saatte burda işim neydi?

"Şey... Bilmiyorum. Acaba beni... Şuan nerdeyiz?"

"İstanbul'dayız. Alkollü müsün yoksa uyuşturucu mu aldın?" diye sorunca afalladım. Birden ayağa kalktım ve sitem ederek "Tabikide hayır!" dedim.

"Tek istediğim beni güvenli bir yere bırakmanız. Evimin olduğunu sanmıyorum."

"1 gün için bir pansiyon ayarlıyabilirim ama sadece bir günlük." dediğinde koşarak kadının yanına gittin ve sarıldım. Neden sarıldım bilmiyorum ama sarılmıştım.

Kadından ayrılıp "Çok teşekkürler" dedim. Kadın arka kapıyı açtı ve içeri buyur etti. Araba araba değil evdi mübarek.

Kadında arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırdı ve büyük bir gürültüyle araba çalıştı. Camdan baktım. Çalılıklar ve ağaçlar hızla yanımdan koşuyorlardı.

-

Pansiyona geldiğimizde saat 11 buçuk olmuştu. Şehrin ta öteki tarafındaymışım. O yüzden yol uzun sürmüştü ve kadında zahmet etmişti.

Pansiyon idare eder bir düzeydeydi. Heryer dökülmüyordu ama sağlamda sayılmazdı. Kadının fazla bonkör olduğu söylenemez. Bunu yapması bile çok güzeldi ama.

Sabah olmuştu ve akşam geliş saatimde beni pansiyondan atacaklardı. Çunku zavallı kadının yardımı bu kadardı. Ama sokakta kalmaktan iyiydi.

Dışarı çıkmalıydım. Hiçbir şey hatırlamamamın ve çimenliklerin ortasında terkedilmemin bir nedeni olmalıydı. Ve ben o nedeni bulmalıydım.

Kapıyı çarparak kapattım. Hızlı adımlarla merdivenleri indim ve dışarı çıktım. Hava dünden daha iyiydi. Ama yinede soğuktu.

Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye devam ettim. Pansiyonun sokağın çıkmazında yer alması gidebileceğim tek bir yön olması anlamına geliyordu. Bu yüzden dümdüz yürüdüm.

Sokakta kimse olmadığından irkildim. Ama korkak biri değildim. Başka yolum yoktu ve ben burdan geçmek zorundaydım.

Yavaş adımlarla yürümeye devam ettim. Kafamda hissetiğim ağırlıkla yere yığıldım. Gözüm bulandı. Gözümü kırpıştırdım ve kendime geldim. Yavaşça doğrulmaya çalıştım. Canım acımıştı.

Ayağa kalktım. Tam yoluma devam edecekken yerde duran şeyi fark ettim. Bir paket. Siyah bir paket.

Eğilip elime aldım. Kırmızı ipleri vardı ve üstünde birşeyler yazıyordu.

"İletilen dışında kimse açamaz." yazıyordu. Birde mühür vardı. Mühürde 'Bay R' yazıyordu.

Paketi evirip çevirdim. Altında birşeyler daha yazıyordu. Bir adres. Sanırım bu adrese götürmem gerekecekti. Belkide paketi yanlış kişiye verdiler.

Ne olursa olsun. Paket şuan elimdeydi. Ve o adrese gidecektim.

Yazan adresin nerede olduğunu bilmediğim için birilerine sorarak gittim. Gittiğim yer barlarla dolu bir yerdi. Yanından geçtiğim herkes bana bakıyordu ve bakışları hiç masum değildi.

Yüzlerine bakmamaya çalışarak hızlı adımlarla adresin olduğu yere gittim. Yine karanlık bir bardı. Diğerlerinden hiçbir farkı olmayan bara zorluklada olsa girdim. Herkesin ilgi odağı olmuştum. Herkes bana ve elimdeki pakete bakıyordu. Ama çoğunlu bana.

Barmene doğru ilerledim ve paketi uzattım.

Barmen bir bana birde pakete baktı. Paketi eline aldı ve mührünü inceledi. Gözleri büyümüştü. Bana döndü ve "Afferim" dedi umursamaz bir şekilde.

Barmen içeri gitti. 5 dakika sonra geri döndü. Elinde bir zarf vardı. Bana uzattı ve "Bu caddede açmanı tavsiye etmem" dedi ve göz kırptı. Bardakları silmeye devam etti.

Burda olan işimin bittiğini anladığımda koşarak bardan uzaklaştım.

Caddeden çıktığımda bir apartman dairesinin merdivenlerine oturdum ve zarfı açtım. İçinde bir miktar para ve ev anahtarı vardı. Birde kağıt.

Kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.

'Sevgili Büşra,

Evet senin adın Büşra. Büşra Kara. Sen bizimle çalışıyorsun Büşra. Ve yanlış bir davranış yapmaman için uyarıyorum. Kurallarımız var. Paketi asla açmayacaksın ve her ay gelen paketi adresine teslim edeceksin. Yoksa seninle işimiz biter. Yaşayacağınıda sanma. Sana karşı kibar olmayacağım. Ev adresi aşağıda yazıyor. Git ve rahatına bak. Ayrıca adresteki okula git. Derslerinden geri kalmanı istemeyiz öyle değil mi? Ayrıca doğum günün kutlu olsun. Neyse gelecek ay görüşürüz Büşra Kara.

Sevgilerle Bay R.'

PaketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin