-9-

147 71 1
                                    

Tezim doğru çıkmıştı. Tamer'de benim gibiydi. Bize ne demeliyim bilmiyorum. Ucube? Taşıyıcı? Teslimatçı? Kargo görevlisi? Ben kendime ucubeyi yakıştırdım çünkü gerçekten oyle. Bu iş fazla boktan. Tamam. Kabul, iyi para veriyorlar ama iyi para veriyorlar diye hayatımı tehlikeye sokan bir işte olamam. Daha patronumu bile tanımıyorum. Adamın ismi bile yok be. Bay R'de nasıl isim öyle?

Biz, kendilerini bir bok sanan insanlar tarafından kullanılan birkaç piyonduk. Belkide bizi işlerini gördükten sonra öldürecekler. Peki bu paketi polise götürüp onları ihbar etmeyeceğimizden nasıl emin oluyorlar? Onlara bu özgüven onlara nerden geliyor bilmiyorum ama paket bana her geldiğinde polise gitmek aklıma gelse bile gitmeye cesaret edemeyip yine adresine götürüyorum.

İstesem yapamayacağım şey yok. Mesela paketi açıp içindekine bakabilirdim ama Bay R'nin ilk günkü mektubu aklıma geldikçe ürküp, korkakça paketi teslim ediyordum. O kadar çok okumuştum ki artık ezberimdeydi. Neden korkuyorum bilmiyorum. Dünyanın en karanlık işlerinden birini yapıyorum ama hala neden korktuğumu anlamıyorum.

Sadece artık çıldırmak üzereyim. Bu işten bıktım. Başkasına havalı gibi gelebilir ama çok berbat. Ne vardı basit bir hamburgercide basit bir çalışan değildimde paket taşıyıcısıydım anlamıyorum. Beni bu kadar mı güçlü gördüler acaba?

Çok uzun süredir okula gitmediğimi fark ettim. Ama artık gitmeyide düşünmüyordum. Bay R'nin dediği hiçbir şeyi yapmak istemiyorum. Okula gitmemi o isimsiz varlık söylemişti. Okula gitsem ne olacak? Paket olaylarını düşünmekten ders mi anlıyordum. Ne sanıyordu beni?

Ailem yok, geçmişim yok ve hayallerim yok. Belkide okuyup doktor olacak ve ailemi sevindirecektim ama malesef sevindirecek bir ailem yada okuyup doktor olacağım bir geleceğim yok. Elimde hiçbir şey yok.

Belkide isyan etmeliydik. İzmir'deki tüm paket taşıyıcılarını bulup isyanıma davet edebilirdim. Ama sonunda kan olacağını biliyordum. Her isyanın sonunda bir kan vardır. Bundan eminim.

İlk olarak Tamer'i ikna etmeliydim. Bana hayır diyeceğini sanmıyordum. Şu sıralarda fazla yakındık ayrıca o günden beri pek konuşmadık. Şu itiraf gecesi. Berbattı. Mert ve Ronay için çok sevindim fakat Tamer'dende böyle birşey beklerdim. En azından Utku'yu tamamen unutmama neden olurdu. Ama Tamer hiçbir adımda bulunmuyor. Belkide şu paket olayı bitene kadar arkadaş kalsak daha iyiydi. Aşk ile işi karıştırmak istemiyordum. Bu olay herşeyden önemliydi.

Utku ne kadar it bir herif olsada paket taşıyıcısı değildi ve kendini karanlık sanan insan benim içimi hiç bilmiyordu. Benim içim karanlık değildi. Karanlık bendim. İçimde büyüyen boşluktu karanlık.

Telefonumu elime aldım ve Tamer'in numarasını tuşladım. Beni biraz beklettikten sonra telefonu açtı.

"Ne var?" diye bağırdı. Neden bağırıyodu ki?

"Bağırma be. Rahatsız ettiysem özür dilerim." deyip aramayı sonlandırdım. Neden hiçbir erkek kibarlığı tadamıyor? Yani kibar erkek artık üretilmiyor mu?

Çok geçmeden telefonum çaldı ve arayan Tamer'di. Şaşırmamıştım. Tabikide arayacaktı. 2 haftadır hiç aramamıştım, hep o aramıştı -sadece 3 kez-. Ne diye aradığımı merak etmiştir.

"Üzgünüm Büşra, duştaydım, nasılsın?" diye kısa ve ilgisiz bir açıklamada bulundu. Duştaymış. Duşunu bozdum heralde. Yazık.

Bir anda aklımı Tamer'in şuan nasıl bir halde olduğunu düşündüm. Belkide hala giyinmemişti. İç sesim sapıklaşırken onu susturdum ve Tamer'e cevap verdim.

"Kötüyüm. Yalan söylemiyeceğim, lafı uzatmak istemiyorum yarım saate gelebilir misin? Konu çok önemli." dedim ve sesim fazla endişeli çıkmıştı. Ki gerçekten endişeliydim. Bu şirket eğer gerçekten korkusuzsa beni bir hareket ile öldürebilirlerdi. Peki ben onle kadar korkusuz muyum? İşte bunu göreceğiz.

PaketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin