Bugün acımın 3. günü.
2 gün boyunca bütün filmleri izledim ve sadece 4 saat uyudum.
Oturduğum yerden kalktım. Batmış bir haldeydim ve çok çişim vardı.
Hızlı adımlarla tuvalete yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdim. Girer girmez ayna ile karşılaştım. Aynaya yaklaştım. Bu ben olamazdım.
Gözlerim abartısız kırmızıydı. Gözlerimin etrafı ise mosmordu. Yaşlanmış gibi gözüküyodum. Gözlerimin rengi kaçmıştı. Rengim soluktu. Gri diyebilirdim.
Aynayı olduğu yerden çıkardım ve yere fırlattım. Ayaklarıma batmıştı ve kanıyordu. Yere çöktüm. Canımın acıması umrumda değildi. Ayna parçasını elime alacakkem kapıdan sesler gelmeye başladı.
"Büşra lütfen aç kapıyı!" diye bağırıyordu biri. Ayrıca kapıyı yumrukluyordu.
"Büşra kapıyı açmassan kırıcam!" diye bir ses daha geldi. Artık sesler boğuk geliyordu. Çünkü bağırarak ağlıyordum. Canım acıyordu ama hissetmiyordum.
Kapıdan bir güm sesi geldi. Ama o seste boğul gelmişti. Parçaları elime alıp ezdim. Ellerim kan içindeydi. Banyo şuan kan gölüne benziyordu. Benimde içim kan ağlıyordu işte.
"Büşra nerdesin?" diye bağırdı. En son kapımdan ses geldi ve kırıldı. Kimin geldiği umrumda değildi.
Biri iki koluyla beni kavradı ve kaldırdı. Koridor boyunca sürüklendim. Görüşüm bulanıklaşıyordu. "Büşra beni bırakma." dedi adam. Kim olduğuna bakmaya çalıştım. Ama bulanık görüyordum. Seside buğulu geliyordu.
Karanlık beni esir aldı. Kollarıyla beni çekiyordu. Tutunamadım.
-
Gözlerimi açtım. İlk önce göremedim. Bembeyazdı. Birkaç kere gözlerimi kırpıştırdım.
Görüş açım yerine geldiğinde doğrulmaya çalıştım. Biri hemen koltuktan kalktı ve koluma yapıştı. Beni geri yatırdı.
"Büşra," dedi. Kim olduğuna baktım. Tamer.
"Tamer." diyebildim. Konuşamadım. Sesim biraz yerine gelmişti. Ama hala yoktu.
"Konuşma, dinlen." dedi şevkatli bir sesle. Alnımı öptü. "Burda ne işim var?" diye fısıldadım.
"Ben gelmeseydim ölecektim Büşra. Ve sen uyanana kadar bu olasılığı dusundum. Nasıl bir his olduğunu anlayamassın." dedi ve sustu. Tabiki anlayamazdım. Ama Tamer ne ara gelmişti?
"Neler oldu?"
"Aynayı kırıp kendini parçalıyordun Büşra. Son anda yetiştim." Ellerimi çıkardı ve bana gösterdi. Sargı içindeydi ve kan vardı.
"Camları avucunun içine almıştın. Ayaklarında aynı durumda." dedi. Ben bu kadar mı üzülmüşüm. Hemde o piç Utku yüzünden.
"Utku'yu bu kadar mı çok seviyosun?" diye sordu. Sesindeki kırgınlık ve üzüntü çok belli oluyordu.
"Seviyordum. Keşke seni dinleseydim." dedim ve pişmanlıkla ofladım. Gözümden bir yaş gelmişti.
"Ağlama Büşra, dayanamıyorum." dedi Tamer ve yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sakın birdaha kendine zarar verme." dedi ve bana sarıldı. Fazla sıkmamaya çalışıyordu.
Zorlukla konuşmaya çalıştım. "Ne zaman çıkacağım buradan?" ses tellerim ve boğazım acıyordu.
"1 gün daha kalacaksın. Yarın çıkacaksın. Ve yanından bir saniye bile ayrılmayacağım."
"Neden?" diye sordum. Şaşırmıştım. Çok şaşırmıştım. Amacı neydi çok merak ediyordum.
"Sana olanların benim yüzümden olduğunu düşünüyorum. Sana engel olabilirdim. Ama tenezzür etmedim." iç çekti. "Pişmanım. Keşke engel olabilseydim. Ve o Utku... Hakkettiği şeyi alacak." dedi ve kafasını öbür tarafa çevirdi.
Haklı olabilirdi. Ama ben vazgeçmezdim. Sevdiğimden vazgeçmezdim. Ama bunu söylememe gerek yoktu. Böyle düşünmesi daha iyiydi.
'Hakettiği şeyi alacak'
Bu cümle beynimin içinde yankılanıyordu. Utku'nun hak ettiği şey neydi?
Tamer ne kadar ileri gidebilir ki? Öldürmesinin imkanı yoktu. Tamer böyle bir insan değildi.
Ayrıca 2 hafta sonra paketim gelecekti. 2 haftaya toparlanmalıydım.
-
Tamer'in evi. Şuan Tamer'in evindeydim. Tamer çok fazla ısrar etmişti. Bana bakacak kimse olmadığı içinde beni yalnız bırakmak istememişti.
Yine kendime zarar verebileceğimi düşünüyordu. Anlıyordum. Bende öyle düşünürdüm.
"Dışardan birşey ister misin?" diye sordu şevkatle.
"Hayır, teşekkürler." dedim ve uyuma çalışmaya devam ettim. 2 saatir uyumaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Ellerim çok acıyordu.
O malum gündem beri 3 gün geçmişti. Kendime gelmek istiyordum. Ellerim biraz düzelse ve ayaklarım yere basılabilecek kadar düzelse dışarı çıkıp gezeceğim. Ama şuan bu imkansız.
Doktorlar iyileşmemin 2 haftayı bulacağını söylediler. Ama bilmiyolar ki ben paket taşıyacağım.
Tamer'le birlikte anılarımızı konuştuk. Onunda söylecek pek anısı yoktu. Annesi ve babası yokmuş. Hiçbir akrabasıda yokmuş. Benimde olmadığını söylediğimde şaşırmıştı.
Anılarımızın hepsi aynıydı. Ve bana önemli birşey söylemişti.
O da bir çalılıkta uyanmış ve hiçbir şey hatırlamıyormuş.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paket
Teen FictionHer ay bir kere gelen tehlikeli bir paket, bir o kadar da tehlikeli teslimat ve zifiri karanlığın kollarına düşmüş güçsüz, saf bir güzellik. Ve tabikide tarifsiz bir aşk. O karanlık yolda yürümek tek kişinin omuzlarında olmamalı. Herkes yardımı ve...