∆Bölüm 10: Kurt
Bahar YILMAZ (YILDIRIM)
Mart 2008, İzmir
Bahar gürültüyle çalan kapıya uyandığında saat henüz sabaha karşı üçe geliyordu. Ders çalışırken çalışma masasında uyuyakalmıştı anlaşılan. Kalkıp gerinirken boynunun ve başının ağrıdığını fark etti, saçlarını kurutmamıştı elbette. Bundan olmalıydı. Dış kapıya yaklaşmış tam kapıyı açmak için uzanacaktı ki kükreyen adamı duydu. "Siktirtme belanı da aç şu kapıyı lan! Bahar, ulan oruspu!" Bahar ürkerek geriye sıçradı. Eğer şimdi kapıyı açarsa bu adam onu becere becere öldürürdü. Eğer açmazsa daha çok sinirlenir ve becere becere öldürmeden önce de evire çevire döverdi. "Orada olduğunu biliyorum seni kevaşe!"
Bahar bir iki nefes egzersizi yapıp soğukkanlılığını korumaya çalıştı. Odasına koşar adım gidip kapısını kilitledi. Hoş, Guru dış kapıyı açtıktan sonra bu kapıyı kırması işten bile değildi ama Bahar'ın niyeti de zaten uzaklaşması değil zaman kazanmaktı. Panosundaki numarayı alıp önce evinin adresini mesaj attı. Ardından kim olduğundan bihaber olduğu Gökhan Yıldırım'ı aradı. Evet, gecenin üçünde açma ihtimali düşüktü ama başka arayabileceği kimse gelmiyordu aklına.
Bahar endişeyle tırnaklarını kemirirken telefon açıldı. "Kimsiniz?" Boğuk ve uykulu gelen sese minnettardı. "Ben... şey... Aynı okuldayız, ben Bahar Yılmaz." Daha genç kızın cümlesi bitmeden dış kapının kırılma sesi geldi. "Bahar?" Has... Bu o Gökhan'dı.
"Sana mesaj attığım adrese hemen gelebilir misin? Polis'i de ara. Ben... Lütfen!" O sırada Guru adını böğürmüştü ve telefonun karşısındaki adam tarafından tek bir soru bile sorulmadan kapatılması onu ikileme sokmuştu. Ya adam vakit kaybetmemek için çoktan hazırlanmaya başlamıştı ya da onu takmayıp uykusuna devam ediyordu. Bugünkü ters cevabından sonra ikinci ihtimal daha yüksekti. Kapısı gürültüyle devrilirken karşısında deliye dönmüş bir adet Guru buldu. Genç adam öfkeyle ona doğru yürürken sanki aralarında azalan her mesafeyle korkusunun artmasından büyük bir haz alıyor gibiydi. Guru, öfkeyle ona doğru yürürken aralarında azalan her mesafeyle Bahar'ın korkusunun artmasından büyük bir haz alıyordu. Sertçe Bahar'ın saçlarını kavrayıp onu odanın diğer köşesine fırlatırken Bahar son anda sendeleyip düşmeseydi büyük ihtimalle duvardan kazınacak hale gelecekti.
Guru bacaklarını iki yana açıp kızın üstüne oturdu. "Kim o piç kurusu?" diye bağırdı eliyle kızın çenesini tutarken. Bahar adı gibi biliyordu ki o parmakların her birinin izi yüzüne kazınmıştı. "Kimden bahsettiğini bilmiyorum!" dedi Bahar kurtulmak için kıvranırken. Guru genç kızın üstüne eğildi. "Bebeğim, yalanlarını o güzel kıçına monte etmemi istemiyorsan bana doğruyu söyle!" Kızın çenesini sertçe bırakırken tekrar bağırdı. "Çetin seni o puştla Alsancak'ta görmüş! Yoksa benim altımdan çıkıp ona mı koşuyordun? Beni başkalarıyla bir mi idare ediyordun yoksa, ha?"
Guru o cevap vermeyince bir tokat geçirdi yüzüne. Bahar ise içinden Gökhan'ın çabuk olması için yalvarıyordu. Öbür yandan Guru zaten Gökhan yüzünden bu kadar öfkelenmişken Gökhan'ı aramakta hata yaptığını düşünüyordu. Guru her zaman övündüğü gibi iyi bir dövüşçüydü. Tayland Boksunun yanı sıra geçtiği yıllarda Wushu'ya da başlamıştı. Evet, Gökhan için üzülse yeriydi.
Guru hızını alamamış gibi genç kızın bedeninin çeşitli yerlerine tekme atarken Bahar gözlerini kapatmış ve cenin şeklini almıştı. Aldığı bir darbenin ardından hemen bir sonrakine kendini hazırlıyorken bir anda tüm o darbeler kesildi. Gürültüler hala vardı ve apartman sakinleri neden hala buraya doluşmamıştı bilmiyordu yahut polisler mi gelmişti? Neden hiç siren sesi duymuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 1 // PENÇE (TAMAMLANDI)
FantasyKandırılmıştı. Ailesi bildiği insanlar tarafından hapsedildiği fanusun içinde korunaklı bir yaşama mahkum edilirken dünyanın nasıl bir yer olduğu, dahası kendinin ne olduğu konusunda ona yalan söylemişlerdi! Ölmeden önce her gece büyükbabasının ona...