∆Bölüm 13: Yardım

95 11 18
                                    

Multimedia:  Başak - Berin - Asu

∆Bölüm 13: Yardım

Gecenin bir yarısı, hiç de kibar olmayan bir şekilde, dürtülerek uyandırıldım.

Geçen günleri artık saymıyordum. Belki bir hafta olmuştu, belki daha fazla. Her gün düzenli olarak babamın bitmek tükenmek bilmeyen vaazları eşliğinde kahvaltı yaparak başlıyordum güne. Babamın güvenini hepten kaybettiğimi hissediyordum, sorduğum sorularımı cevaplamamasının yanı sıra bana olan inancının da yok olduğunu çekinmeden söylemişti. Buna karşın her gün Burçak ile birlikte Berin'in yanına gidiyordum iki saatliğine. Burçak bana minnettardı, daha önceleri sadece yarım saatlik olan görüş izni -her gün de değil- bir anda dörde katlanmıştı.

Günümün en iyi zamanı Berin ile oynayarak geçiyor, ardından Baran ve Kaya ile birlikte öğle yemeğini yiyordum. Kaya gün geçtikçe çöküyordu. Henüz birkaç gün olmadan göz altları kararmaya ve yüzü çökmeye başlamıştı ve etrafta ruh gibi dolanıyordu. Ona Sesim'in yerini soracak iki fırsat yakalamıştım. Lakin birincisinde Baran yakalamıştı diğerinde de Bahadır Ağabey'in dönüşüne denk geldiğinden bir şey diyememiştim.

Tüm bu zaman boyunca anneme ulaşamamıştım.

İlk gün aramıştım ancak çağrımı yanıtlamamıştı. Sonrasında ise hattı tamamen kapalıydı. Onun için endişelenip babama söylemiştim ancak annemle konuştuğundan bahsedip beni başından savmıştı.

Bugün de yine boş geçirdiğim günlere attığım bir çentiğin sonrasında rutinimi tamamlayıp yeni alışkanlığımla kapımın kilidini çevirmiştim. O halde odama kim girebilmişti ki? Uyku sersemliğim üzerimdeyken ağzıma kapanan el ile bir anda alarma geçtim, tam çığlık atacakken tanıdık o sesi işittim. "Bağırma, benim. Elimi çekiyorum şimdi."

"Burada ne işin var? Hem nasıl girebildin?" Burasıyla ilgili bildiğim tek şey güvenliğinin üst düzey bir hapishaneden farksız olmasıydı. Elektrik verilen teller, köpek telleri, kızılötesi ışınlarla set çekilen sınır çizgisi... "Sadece cevap ver. O dingil yüzünden mi kilitliyorsun kapını?"

"Hangi dingil?"

Sıkıntıyla nefes verdi. "Hangi dingil olacak, Baran dingili." Başımı yavaşça salladım. Beni öpmesinin ardından birkaç girişimde daha bulunmuştu. İlkine hazırlıksız yakalansam da diğerlerinde amacına ulaşamamıştı. Anlamadığım babam hem bana değer verip hem de nasıl onu hala yanında tutuyordu. "Ayakkabılarını giy. Şunu da." deyip ceketimi yatağa attı. Şifonyerin üzerindeki telefonumu şortun arka cebine koydum ardından ceketi giyip önünü çektim. Uzun adımlarla açık olan pencereye gitti. "Ben önden gidiyorum, seni yakalarım. İnebilirsin değil mi?"

"Ağaçtan mı? Bizi anında görürler Kaya! Hem bu ne gizem?"

"Açıklama yapacağım karakeçi. Ama önce buradan sıvışmalıyız. Ağaçlar uzun süredir budanmıyor. Yarın bahçıvan gelecek, bu gece son şansın hem..."

"Hem ne?"

"Acele et işte!" Kaya çevik bir şekilde ağaca geçtiğinde onun yardımıyla ben de çıktım. Gecenin bir yarısı bin bir dikkatle indiğimde Kaya beni tutarak yumuşak iniş yapmamı sağladı. "Nereye gidiyoruz?"

"Bekle."

Bu onun son uyarısıydı. Daha sonrasında ona uyarak peşine takıldım. İlk duvarda beton ile köpek tellerinin arasındaki dar boşluktan geçmemiz gerekmişti. Bu en iç sınır olduğu için yeterli özen gösterilmemiş gibiydi. Lakin boşluk o kadar dardı ki etime batıp derimde kesiklere neden olmuştu. Kaldı ki Kaya benden daha yapılı olduğu için daha çok incinmişti. Sonrasında köpeklerin koruduğu bir alan vardı. Köpekler Kaya'yı biliyordu, bu nedenle belki de geçişi en zor olan kısmı böylesine kolay geçmiştik.

BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 1  // PENÇE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin