Kağan//TERAZİ & Cenk Burak//SALVO
+18 unsurlar içeren bölüm!
∆Bölüm 18: Uçurum
Leylifer Kamer PALAZ
Kıkırtılarımı hapseden dudaklarımda gülüşünü hissetim. Bana, sanki incinecekmişim gibi, parmak uçları ile dokunması hem değerli hissettiriyor hem de içimde ona olan açlığı dürtüyordu. İkimiz de ne istediğimizi biliyorduk.
İrislerinde peyda olan renkli benekler bunun bana en somut kanıtıydı. Hızlanan nabzım, sızlayan kasıklarım, kesikleşen nefeslerim ispatların en bariz olanlarıydı.
Dudaklarımız bir kere daha birleştiğinde titreyen dişlerimle yakaladığım parçayı ısırdım. Tek eli üstümdeki ıslak sutyenin kopçasını açıp tenimden uzaklaştırırken diğeri yüzümü okşuyordu. Salt tutku ya da şehvetten ziyade dokunuşundaki şefkati hissettiriyordu. Batı'nın zamanında bana vaaz verdiği, bir ton ihtiyaç listesi çıkardığı sevgi, şimdi bana bakarken gözlerinin turkuaz noktalara ev sahipliği yapmasına sebep olan sevgiydi.
Avuçlarımı yaraları iyileşmeye çoktan başlayan kaslı göğsüne yerleştirdim. Batı'nın bu öpüşü diğerlerine, daha öncekilere benzemiyordu. Çünkü ikimiz de bu öpüşmenin nerede sonlanacağını biliyorduk. İçindeki aç kurdun uyanıp ortalığı ateşe verdiği ve benim bu ateşte tutsak eden enfes bir öpücüktü bu. Dudaklarının arasına kıstırdığı dudağımı sertçe ısırdığında ağzıma metalik bir tat geldi. Bu Batı'nın gözlerinde çok daha farklı bir parıldamaya sebep olmuştu. Renksiz, billur bir ışığa... Bununla birlikte elleri hoyratlaşmış, durmadan sırtımda, çıplak göğüslerimde, belimde geziniyor; sertleşmiş kasıklarına bastırıyordu. Islak çamaşırlarımız sayesinde neredeyse tenini hissediyordum. Başımı döndüren bir duygu uçurumunda buldum kendimi. Ardından beni yakan alevlerle birlikte o uçurumdan aşağı düştüm. İçimdeki arzulu kadın uyanıyordu bu ilk deneyimle birlikte.
Tamamen teşvik edici bir inleme tıpkı bedenlerimiz gibi iç içe geçen dudaklarımızın arasından çıkarken kollarımı boynuna doladım. Sanki o uçurumdan bir daha düşecekmişim gibi sarıldım Batı'ya.
Zihnim bulanıklaştı. Dış dünyadan soyutlandım. Çok uzak bir köşede Batı'nın irileşen göğüslerim üzerinde dolaşan avuçlarını hissettim. Batı'nın dudaklarının her ateşli öpücüğünde içimdeki ateş artıyordu. Çelikten kolları beni etten bir kafese hapsetti. Batı'nın kollarının, bedeninin ve dudaklarının sıcaklığında kayboldum.
Batı geri çekilip dizlerinin üstünde yatağa oturduğunda hayal kırıklığı tüm bedenime dalga dalga yayıldı. Ama bu içimden geçen hayranlık dolu ürpertiye engel değildi. Batı'nın bronz teni bir Tanrı heykeliymişçesine sadece bir kol boyu uzağımdaydı. Durduğu pozisyonda kolundaki ve karnındaki kaslar ara ara dalgalanıyordu. Yaraları odaya ilk girdiği zamana göre daha iyi gözükse de hala çirkin varlıklarını koruyorlardı. Gözlerim tıpkı onun benim bedenime yaptığı gibi onun bedenini süzerken içimde utangaçlığa dair ufacık bir kırıntı bile yoktu. Buna karşın boğazımda düğümlenen korkuyu yutamadım. Parmaklarım ince yatak örtüsünü kavradı.
Batı, üstüme doğru eğilirken yatak onun ağırlığıyla tekrar çöktü. Gözlerim kendiliğinden kapanırken üşümeye başlayan bedenim bir an önce Batı'nın gelip kendi sıcaklığına bulamasını istedi. Bununla birlikte sevgilimin pek acelesi yok gibiydi.
Tek kolunun üstüne, yanıma, uzandı ve kulağımın altına bir öpücük kondurdu. Kısa bir an doğrulup yatağın üstündeki ince örtüyü kaldırdı. Yatağa yeniden uzandığımda tekrar eski halini aldı. Yüzümü, dudaklarımı okşayan elleri kayarak boynuma, oradan göğüslerime ve karnımın üstünde dolaşarak belime gitti. Titrek nefeslerimi duyduğunu arsızca sergilerken işaret parmaklarını kanca gibi yapıp ıslak iç çamaşırımı aşağıya çekiştirdi. Utangaçlık ilk defa baş gösterdi. Ayak parmaklarımdan saç diplerime kadar hem de. Batı eğilip hayat damarımın üstüne dudaklarını bastırdı. "Ne kadar güzel olduğunu biliyor musun?" diye fısıldadı boğuk bir sesle. Bakışları tekrar çıplak bedenimde dolaşıyordu. "Ya da seni ne kadar çok istediğimi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 1 // PENÇE (TAMAMLANDI)
FantasyKandırılmıştı. Ailesi bildiği insanlar tarafından hapsedildiği fanusun içinde korunaklı bir yaşama mahkum edilirken dünyanın nasıl bir yer olduğu, dahası kendinin ne olduğu konusunda ona yalan söylemişlerdi! Ölmeden önce her gece büyükbabasının ona...