∆Bölüm 14: Batan Güneş

90 13 9
                                    

+18 içeren bölüm!

∆Bölüm 14: Batan Güneş

"Yalancı!"

Şaşkın bakışlarımız Hakan'a kaymıştı. Çatılan kaşları, öfkeyle kızaran yüzü ve belirginleşen damarları aslında her şeyi açıklamıştı. Annemin oğlu, kardeşim, ağabeyim Hakan'dı. Bir saniye sonraysa yoktu. Gözlerimi açıp kapamamıştım bile. Ama bir saniyeden daha kısa sürede ortadan kaybolmuştu. Sadece Hakan da değil, Gökhan, Burak ve yanında oturan adam, Batı, Tezer... Kısaca sürünün tüm üyeleri. "Nereye kayboldular?" Sonra Öykü'nün yokluğunu da fark ettim. "Öykü ve Kaya nerede?"

Leyla kollarını bana dolarken sarılışına karşılık vermedim. "Serdar Ağabey, onları bırakacak. Diğerleri de biraz takılacaklar işte."

"Onlar yaptı değil mi?" dediğimde anlamadığını ifade etti. "Bir şekilde ortadan kayboldular. Bizi dondurdular, değil mi?" Leyla "Onun gibi bir şey." dedikten sonra Ayça'ya teslim edildik. Annem, ben, Ayça ve Asu birlikte giderken Asu ile annem sohbet etmeye başlamışlardı bile. Asu'nun tavırlarındaki çekingenlik, annemin yakın bir zamanda torun sahibi olacağının şokunu kısa sürede atması, çok geçmeden ilerlettikleri samimiyetleri beni benden almıştı cidden. Annem, birkaç dakikada öyle benimsemişti ki Asu'yu sanırım kıskançlıktan çatırdayan kemiklerimin sesi her yerden duyulabilirdi.

Ayça, anneme odasını gösterdikten sonra ikili salonda muhabbetlerine devam edeceklerini söylemişlerdi. Hala aklım almıyordu, nasıl bu kadar çabuk kaynaşabilmişlerdi?

İkisi aşağı inerken ben kasılmış bir şekilde Ayça'yı takip ederek peşinden ilerliyordum. Ayça koridordaki dolaplardan iki tane örtü çıkarıp birini bana verdi. Battaniyeyi omuzlarıma alırken birlikte terasa çıktık. Bir süre sessiz geceyi izledik birlikte. Ayça hiçbir imada bulunmamıştı. Hiçbir yorum yapmamış, aksine hep olduğu gibi nazik davranmıştı.

"Beni öldürmek istemiyorsun anlaşılan." Sessizliği bozan ben olmuştum. Her ne kadar huzur verse de şu an sadece beni geriyordu aramızdaki bu sessizlik. "Neden seni sorumlu tutayım ki olanlardan? Benden sadece birkaç yaş büyüksün Kamer, ne gibi bir suçun olabilir ki?" dediğinde neden diğerlerinin de bu şekilde düşünmediğini merak etmiştim.

"Yine de onun kızıyım..."dedim. "Batı ilk öğrendiğinde beni uçurumdan aşağı fırlatmak istediğini söylemişti." derken yüreğime bir ağırlık konmuş gibi hissettim. Çok ağırdı. Çok baskındı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ben, onu sevdiğimi söylemiştim. Sevginin yüceliğinden bahsedip beni postalamıştı. Günler sonra karşılaştığımızda da beni kollarına alıp ilan-ı aşk etmişti. Üstelik son kısımdan o kadar da emin değildim. Kalbimi, duygularımı incitmişti. Hem, belki de haklıydı. Sevgi zaman isterdi. Emek isterdi. Fedakarlık isterdi. Ben Batı'yı doğru düzgün tanımıyordum bile.

Ayça yüzüme baktı sanki dediklerimi sorgular gibi. "Ağabeyim... Batı dedi bunu öyle mi?" Sesi titredi, şaşkınlığı büyüktü. Başımı yukarı aşağı salladım. "Sanırım ayrıldığınız gündü. Gökhan Ağabeylerin evinde buluşmuştuk. Pamir, nette sörf yaparken senin doğum gününe ait bir fotoğraf görmüş. Sen, Ahenk, annen ve birkaç kişi daha vardı işte." dediğinde hangi fotoğraftan bahsettiğini anlamıştım. Bu seneki doğum günümde babamın yurt dışında olmasını bekliyordum. Önemli bir ihalesi vardı ve hediyemi önceden verip iki hafta kadar erken ayrılmıştı. Doğum günümde ise Sesim'in zorlamalarıyla evden çıkmış ve benim için hazırlanan sürpriz doğum günü partisiyle karşılaşmıştım. Elbette her şey babamın planıydı. O anı hatırlayınca gülümsememe engel olamadım.

"Kağan Ağabey ile ağabeyim sıkı bir kavgaya giriştiler. Ağabeyim barut gibiydi. Bağıra çağıra sana aşık olduğunu, tılsımını sana verdiğini ve sana asla ama asla dokunamayacaklarını söylerken görmeliydin. O kadar etkileyiciydi ki eminim o anı görsen ona bir kez daha aşık olurdun." Yüzünde büyük bir gülüş oluşmuştu. "Belki de görmemem daha iyiydi."

BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 1  // PENÇE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin