Koral//IŞK & Ceyhun//ÇAKIR
+18 unsur içeren bölüm!
∆Bölüm 20: Nakavt
"O nasıl soru öyle ağabeyciğim?"
Batı'nın çok sık kullanmadığı, ancak kullandı mı da Ayça'ya kullandığı özel bir konuşma üslubu olduğunu keşfetmiştim. Şaşkınlık ile merak karışımı işitilen ses tonu aslında 'ne halt yemek istediğini biliyorum, aptala yatıyorum, aklını başına devşir' mesajı veriyordu. İşte şimdi kullandığı üslup tam olarak buydu.
Ayça da saf saf açıklamaya başladı.
"Eh, şimdi herkes eşiyle gidiyorsa ben de Urfa'ya gidiyorum demektir. Ay, ilahi ben!"
Göz ucuyla Batı'ya baktığımda yüzünde alaylı bir ifade vardı. "Hadi canım! Ben de izin veriyorum öyle mi? Yok öyle bir dünya! Benimle birlikte Denizli'ye geliyorsun Ayça!" Sesim'in ağzıma tıktığı kuru üzümler ile bir an iki kardeşin arasındaki konuşmayı kaçırdım. Konuya Ceyhun ve Hürkan da dahil olmuştu. Gül Abla'yı saymama gerek var mı? Ben de öyle düşünmüştüm...
"Batıcığım senin gözün arkada kalmasın, ben gözüm gibi bakarım Ayça'ma. Çakma sarışın falan demem yaklaştırmam." Gül Abla, ortamı yumuşatacağım derken Ceyhun'u Yeşilçam'ın Nuri Alço'su rolüne sokmuştu. Aklına parlak bir fikir gelmiş gibi kaşları havalandı, yüzü aydınlandı. "Hatta biz Ayça ile aynı odada kalırız, diğerleri ne yaparsa yapsın!"
"Venüs!"
"Gül Abla!"
Konuşma devam ederken herkes sözsüz bir şekilde belki de beraber geçirilecek olan son gecenin hatırına eski güzel günlerinden söz açtılar. Batı'nın tam bir fırlama olan çocukluğu, Burak ile Koral'ın haşerelikleri, Yiğit Yıldırım'ın dövüş geçmişi, Serdar Ateş'in inek öğrenci oluşu, Kağan'ın zararlı alışkanlıklara olan zaafı, Bahar & Gökhan çiftinin düğünü, ailenin yeni üyesi Barlas, kıdemli hamilemiz Gül ve taze hamilemiz Sesim... Kötü olan hiçbir şeyin lafı edilmedi. Bahsi geçmedi. Geçmesine müsade edilmedi. Bir kez daha içlerine katıldığım insanların içtenliklerine hayran kaldım, samimiyetlerine büründüm, sıcaklıklarıyla 'insan' olduğumu hissettim. Tabii beni kollarına alıp sıkı sıkı saran 'güzel adam'ımın katkısı yadsınamazdı. Her şey toz pembeymiş gibi, bir an fazla kaptırdım kendimi. Sevdiğim adamın kollarında uykuya dalarken yüzümde geniş bir gülüş vardı.
♧
Bir Hafta Sonra, Denizli
"Serdar nerede?"
Başımı yasladığım sert bedenden kaldırmasam da geleni tahmin etmek güç değildi.
Neredeyse bir hafta önce şu an kaldığımız bu iki katlı eski kerpiç eve gelmiştik. Batı'nın dediğine göre burası onun anneannesinin eviydi ve çocukluğunun bir döneminde her yaz buraya gelmişti. Silik anılarını anlatırken yüzünü maskelemişti ancak bu bile onun ne denli üzüldüğünü gösteren başlı başına bir işaretti. Söylediğine göre buraya yakın bir yerde de Yıldırım Kardeşlerin evi vardı. Onun biraz ötesinde de Kağan'ın. Burası aslında sevimli bir evdi bakımsızlığını saymazsak. Toplamda beş oda ve iki mutfağı vardı. Geldiğimizden beri ben Batı ile birlikte üst kattaki odalardan birinde kalıyordum. Sesim de karşımızdaki odayı almıştı. Kaldığı oda hem banyo barındırdığı hem de üst kattaki mutfağa yakın olduğu için kuzenim adına biçilmiş kaftandı. Gece atıştırmaları başlarken Pamir ve Serdar onun için mutfağa yeterli miktarda bol çeşitle doldurmuşlardı. Alt katta ise odalardan biri salon olarak kullanılıyordu. Kalan odalardan birinde Serdar tek başına kalırken diğerini Koral ve Pamir birlikte kullanıyorlardı. Banyolu odayı alan Serdar idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 1 // PENÇE (TAMAMLANDI)
FantasyKandırılmıştı. Ailesi bildiği insanlar tarafından hapsedildiği fanusun içinde korunaklı bir yaşama mahkum edilirken dünyanın nasıl bir yer olduğu, dahası kendinin ne olduğu konusunda ona yalan söylemişlerdi! Ölmeden önce her gece büyükbabasının ona...