Raslantı

371 6 0
                                    

Aşka ayıracak vaktim yok mu? Aslında haklı bu kadar iş arasında ama sana birşey söyliyim mi? En son böyle dediğimde günlerce aşk acısı çektiğim çocukta olmuştu . Yine sinirim bozuldu o şerefsiz yüzünden hep. Aslında o çocuktan sonra ilk sevgi duyduğum insan Çınar. O kadar ergence seyler yapmıştım ki o çocuk yüzünden .Aşkın kör kuyusunda krndimi bulamıyordum sessizce gelecek bir ışık bir umut bekliyordum .En sonunda karşıma Çınar çıktı.Kalbim ilk defa tekrardan böyle atıyor bütün dünyanın sesini kısıp sadece ona bakarak zaman harcayabiliyordum. İlk başta Çınar ne kadar seviyormuş gibi gözüksede platonik bir aşk gibi gizliden sevmek istiyordum. Tekrar acı çekmemek için. Kalbim tekrar bunu kaldırmazdı. Sevmek yorucu birşey ruhunun en az 10 yıl yaşlanması demek. İnsanlara kahkaha atarken bile içimin yanmasının ne demek olduğunu kim bilebilirdi ki. Küçüktüm çünkü aşk için küçüktüm, küçücük kalbim bu tür işleri kaldıramayacak kadar küçük. Madem başladım devam edeyim. Yaklaşık 12 yaşlarında bir çocuk sevdim. Adını vermek istemiyorum çünkü adını bile söylemek bana acı veriyordu. İlk başta platonik sevmiştim ama benim gibi küçük defterlerime resmini çizecek kadar saçma. Onunla bir kere bile o güne kadar konuşmamıştık sadece hayallerimde yaşıyordu. Bir gün kantine gitmiştik - aslında onun için- o sırada onu izliyordum ve gözlerimi ona dikmiş bakarken giderek bana yaklaştığını hissetmeyecek kadar aşık bakıyordum. Yanıma geldiğinde aramızda 30 cm vardı. Bana baktı ve bir süre sadece baktı. Bense olayın şaşkınlığından gözüne spot tutulmuş hayvanlar gibi kalmıştım. Bana sadece 1 cümle kurdu ve bütün hayatım değişti.

"Bana niye bakıyorsun "

Çocuk beynimle bile ona saatlerce açıklama yapabilirdim ama ben sadece :

" Şey galiba ııı sen şey galiba seni yani sana bakıyorum çünkü... Seni seviyorum "

Evet tam bir rezillik hala kendimden nefret ediyorum. Bu sözüme sadece ibne bir sırıtışla cevap vermişti bense domatesten daha kırmızı olduğuma emindim. Aslında beni duyan herkes bana gülmüştü. Bir hafta alay konusu oldum ve dışarı bile çıkamadım. Okul çıkışlarında sınıfta beş dakika daha bekliyordum. Yine geç çıktığım bir gün oda nasıl bir şanssa geç çıkmış yanıma geldi ve benden özür diledi evet çok saçma sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Hayatımın ilk ve aslında en çok şey hissettiren öpücüğüydü. Cennetten bir bahçe gibiydi. Yanımdan geçip giderken ben sadece onu izledim. Öbür gün ilk teneffüste dışarı çıktım ve bana doğru yine geldi ve sana çikolata alıyım mı dedi o zaman oha çok tatlı yaa gibi saçma düşünüyordum ancak büyüdükçe çok rezil olduğumu tekrar hatırladım. İşte böyle böyle onunla iyice arkadaş olmuştuk. Ben onun gözlerinde dalıyorum oysa benim yanımda saçma saçma konuşuyordu bir gün bana çıkma teklif etti hayatımda kabul ettiğim en saçma teklif olacağına eminim. İnanın biz çok şey yaşadık. İki yıl boyunca çok şeyler yaşadık yaşamaz olaydık. Evet annemler bile biliyordu. Bana aldığı son hediye hala boynumda "forever" yazan küçük bir kolye. Bir gün onun yanına gittim öpüştük ve gözlerime baktı :

"Bebeğim sana birşey söyleyeceğim "

" Tabi söyle"

"Birazdan bir kız gelicek kim olduğunu sorarsan kuzenim olduğunu söyler misin "

" Olur da niye"

"Sen güven"

Yanımıza gerçekten bir kız geldi ve benim sevgilimin yanına yanı dediysem baya dibine oturdu ve öptü iyiki yanaktan. Neyse sonra bizi tanıştırdı onun kuzeni olduğunu söyledi beş dakika sonra annem aradı ve eve cağırdı. Ben kalktım hazırlandım ve gittim. Ancak kolyemi orda unutmuştum geri döndüm ve iyiki dönmüşüm. O orda iğrenç şeyler yaparken ben sadece kolyemi alıp ağlaya ağlaya eve döndüm. Ve senden nefret ediyorum ayrıldık duydun mu ayrıldık diye mesaj attım. Benim gitmemi beklemişti ve aynı yalanla bana başka bir kız tanıtmıştı bebeğim dedi bana ya o kolyeyi boynumdan çıkarmayışımın nedenide aslında hayatta zamanımı daha çok yemekten kurtuluş çaremdi. Ben o çocuk yüzünden tam tamına on beş gün ağladım tam on beş gün asıl benim aşka ayıracak zamanım yok. Ben o on beş günde göz yaşı damlalarım kurudu. Odamdan çıkamadım kapıyı kitledim aldığım abur cuburlarla hayatımı geçirdim. Annemler o günlerde tatile çıkmış bende yalvara yalvara evde kaldım. Bu arada attığı cevap ayrı bir muamma ;

"Bebeğim ama niye beni öpüp sonra terk mi ediyorsun "

O mesajdan sonra bilmediğim yeni küfürler öğrendim.

" Sen o kızı öperken ona bebeğim derken ben yanınızdan geçtim bana yalan söyleme adi pislik sen cehennemde ne kadar yandan az geber "

" Buluşalım mı"

"Özür dilerim ama bok ye"

İşte bunu yazdıktan sonra bi daha mesaj atmadı. En son gördüğümde yüzüme bakamıyordu . Offf valla sıkıldım. Kapı açıldı içeri giren Çınar bana baktı iyi misin diye sordu. İyi misin sorusuna cevap veremeyecek kadar yoruldum. Ama zorla kısılmış bir ses çıktı galiba iyiyim. Bana sarıldı ve boşver herşeyi gel dışarı çıkalım. Kol kola gezdik sokaklarda sonra bir grup erkek yanımızdan geçti. Aralarından biri bana baya tik bakıyordu Çınar bu farketti ama çok tepki vermedi. O çocuk yanıma gelip :

"Gece senin burda ne işin var sen İzmir'demiydin "

Cocuğa biraz dikkat edince bana acı çektiren o çocuğu gordum baya değişmişti ama o yüzü unutmam mümkün değildi. Şaşkınlığımdan sadece :

" Aaa evet şey buda Çınar "

Aklıma sadece onu tanıtmak gelmişti intikam. İyiki söyledim yüzündeki ifade değişti zaten of iğreniyorum şu çocuktan ama yakışıklı olmuş. Neyse el sıkıştılar sonra tam ayrılıyorduk numaran hala aynı mı diye sordu aslında cevap vermek istemiyordum ama hafifçe kafa salladım sonra uzaklaştık.

Çok Erken OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin